Kırık Link Bildir! #249224 25-08-2007 10:58 GMT-1 saat
Bulutlu bir pazartesi akşamıydı.Her yer çok sessizdi sessizliği bozan tek şey rüzgarın hışırtısı ve nöbet tutan askerlerin ayak sesleriydi.Alay karargahında otururken birden telsizden bir haber geldi.Benden Askerleri bir araya toplayıp sarı alarm durumuna getirmem istendi.Ben her bölükten çağırdığım komutanlarla ani bir toplantı yaparken kimisi yeni uyanmış kimiside hiç uyumayan askerler alay bahçesinde toplanmaya başlamışlardı.Toplantımızın konusu telsizden gelen haberdi.Bizden Sakarya çevresine kadar ilerlememiz isteniyordu.Yaklaşık yarım saatlik bir toplantının ardından yola koyulduk.Hava kapalı idi her an yağmur bastıracakmış gibiydi.4-5 saat içerisinde Sakarya çevresinde 4 alayın bulunduğu ve komutanlığını yarbay Niko Aleksandrapoulos 'un yaptığı birliğe ulaştık toplamda 21000 kişi olmuştuk.işin aslını orada öğrendim.Türkler Kuva-i Milliye yi kurmuş Topladığı askerlerler ile bize saldıracaklardı.Ama biz önlemimizi erken almıştık.21000 askeri düzenledikten sonra Sakarya nehrine kadar ilerleyişimiz sürdü.
O an gelmişti.Türk askeri ile çatışacağımız o korkunç saatler gelmişti.Yalnız savaştan önce siperlerde hazır beklerken ağlayan bir asker dikkatimi çekti.Niye ağlıyorsun Asker dedim.Bana aynen; Komutanım bir zamanlar dost arkadaş olarak yaşadığım kişilerle savaşacağım daha kötüsü ekmeğini yediğim toprakları işgal edicem zoruma gidiyor komutanım işe bu yüzden ağlıyorum dedi.Sesimi bile çıkartmadan oradan ayrıldım.Ama benim için o an önemli olan orada Türkleri yenip Savaşı kazanmaktı.Derken İlerden silah sesleri gelmeye başladı.Bizde karşılık verdik.Onlar bizden sayıca üstünlerdi fakat yapacak bir şey yoktu telsiz ile durumu merkeze bildirdik ama destek ulaşana kadar savaşı kaybedebilirdik.Askerler bir bir ölüyordu.Daha fazla kayıp vermemek için askerlere geri emrini verdim.üzerimize saldıranlar sanki 1.Dünya savaşından yenik çıkan bir devlet değilde bütün gücü yerinde olan askeri gücü üst düzey bir devletti sanki.Sakarya nehrinden geri geçtikten sonra 4. alay civarına kadar geldik.yaklaşık 4000 kişi kalmıştık.Karagaha durum raporu ilettik.savaştan geri çekildiğimizi ve ağır kayıpların yanı sıra cephanelerimizin eksikliğinide bildirmiştik.Aslında benim kafamı kurcalayan konu bu ordunun komutanı kimdi.Kim bu milleti bu kadar şahlandırabilmiş milliyetçilik duygusunu ruhlarına kadar işletmişti.Daha sonra komutanlarının Bizleri Kurtuluş savaşında madara eden M.Kemal olduğunu öğrendim.