Dağlar
Bakamam ki bulut sarmış başına
Adın hasret sanın gurbet ağlarım
Kazma vursam geçit vermez döşüne
Döşün hasret başın gurbet ağlarım
Yolun yoktu aşırdılar tependen
Bağrın delip hız aldılar yapından
Gözyaşları eksik olmaz kapından
Önün hasret ardın gurbet ağlarım
Yâri giden gurbet eder yüzünü
Ağıt yakar çalar dertli sazını
Sitem eder söyler acı sözünü
Sazın hasret sözün gurbet ağlarım
Keremleri kapı kulun eylettin
Köroğlu'nu Çamlı Belde yaylattın
Kederini Pir Sultan'a söylettin
Türkün hasret şarkın gurbet ağlarım
Lale sümbül rengin alır allanır
Kurdu kuşu karnı doyar dillenir
Bağrı yanan rüzgârında yellenir
Alın hasret yelin gurbet ağlarım
Gün girmezmiş yerli yersiz sözüne
Aslan inmiş bir zamanlar düzüne
Ceylan mı var köle olsun nazına
Nazın hasret düzün gurbet ağlarım
Eşkıyayı sır küpüne kararsın
Fethedilmez kale gibi durursun
Göğsün açar her cana süt verirsin
Sütün hasret aşın gurbet ağlarım
Kanın aktı of demedin dövüşte
Yiğitliğin tescillendi savaşta
Vakur gölgen güven verir barışta
Alpın hasret cismin gurbet ağlarım
Hıncın olmaz bağrın açıp delene
Elin kalkmaz saçlarını yolana
Sesin çıkmaz mücevherin alana
İşin hasret gücün gurbet ağlarım
Suçun neydi yaktılar genç yaşını
Kor ettiler taze bahar düşünü
Neye yarar başa vursam taşını
Taşın hasret düşün gurbet ağlarım
Bele beni sırla dolu şanına
Erdemoğlu şahit olsun anına
Cümle âlem konup göçsün hanına
Dünün hasret günün gurbet ağlarım