> 1 <
Kırık Link Bildir! #258040 13-09-2007 17:34 GMT-1 saat
59. Hükümet"in başarılı icraatı başta ABD ve AB olmak üzere Hıristiyan ve Yahudi dünyasını memnun etti...
08 Temmuz 2007 Pazar 17:49
PETKİM satışı ile altın vuruş yapan iktidar, 4.5 yıl boyunca teslimiyetçilikte sınır tanımadı
DİyarbakIr"da Kürt sorunu var diyen, Türkiye"yi etnik kimliklere bölen, eyalet hayali peşinde koşan, dış işlerini ABD"ye, iç işlerini AB"ye, ekonomiyi IMF"ye havale eden iktidar, sandığa ramak kala PETKİM"i de satarak altın vuruş yaptı. Tayyip Erdoğan Başbakanlığı"ndaki AKP hükümeti, Türk milletinin rızkından keserek fedakarlıklarla kurduğu dev işletmeleri azılı Türk düşmanları Ermeni, Rum ve Yahudilere sattı...
Ermeni, Yahudi ve Rumla bal kaymak
Tayyİp Erdoğan, 4.5 yılda 73 ülkeye 163 ziyaret yaptı. ABD"de Musevi örgütleriyle görüştü. Yahudilerin lideri Henry Kissinger"le buluştu. Papa 16. Benedikt"i uçağın kapısında karşıladı. İsrailli işadamı Sami Ofer"le gizlice buluştu. Kasap Şaron"un elini sıktı. Ermeni oyunlarına ses çıkarmadı. KKTC"yi referandumla Rumlara yem yaptı.
Haçlı armalı cüppe giydi, kep taktı
Tayyip Erdoğan, Hıristiyan değerleri temsil eden kuruluş olarak bilinen New York"taki St. John Üniversitesi"nin fahri hukuk doktoru oldu. Armalarında haç bulunan kırmızı cüppelerini giyip, siyah kepini taktı.
Vatandaşına sille tokat...
ErdoĞan, ABD ve AB"li dostlarına gösterdiği nezaketi, vatandaşlarından esirgedi. Onlara hep şöyle dedi: Terbiyesizlik yapma lan..., Ananı da al git... Vatan uğrunda kurşun atan Mehmetçiğe, Askerlik yan gelip yatma yeri değil diye seslendi. Şehitlerimizden kelle olarak bahsetti. Teröristbaşı Abdullah Öcalan"a ise sayın diye hitap etti. Cumhuriyeti savunanlara, Yahu millet istedikten sonra laiklik tabii elden gidecek diye karşı çıktı...
Kiliseler açıp Kur"an Kursu yıktılar...
İstanbul Kasımpaşa"daki Piyalepaşa Camii bahçesinde bulunan Büyük Piyale Kur"an Kursu"nu yıkma şerefi de AKP"ye nail oldu! Devlet kesesinden 1.5 milyon euro akıtarak Akdamar Kilisesi"ni restore ettirip Ermenilerin hizmetine sunan Tayyip Erdoğan, Hatay ve Antalya"da dinler bahçesi maskesi altında kilise ve havralar açtı...
AB"ye böyle teslim oldular
Tayyİp Erdoğan ve Abdullah Gül, Roma"da attıkları imzayla egemenliği Hıristiyanlara devretti.
Çuval rezaletine sessiz kaldı
Tayyİp Erdoğan, Süleymaniye"de 11 Türk askerinin başına çuval geçiren ABD"ye nota verilmesini isteyenlere, Ne notası veriyorsun? Müzik notası mı?... demişti.
AKP"nin şifrelerini kırıyoruz
22 Temmuz için meydanlara çıkınca hükümetin "muhteşem" icraatlarını anlatan AKP"liler, bu olaylardan hiç bahsetmiyor...
4.5 yıl Yahudilerle kolkola geçti
Yaptığı açıklamalarda kendini en milliyetçi olarak ilan eden Başbakan, iktidara geldiği günden bu yana yurt dışında sık sık masonik örgütlerin liderleriyle biraraya geldi
Her fırsatta Türkiye"ye olan düşmanlıklarını dile getiren bu örgütlerin Erdoğan ve AKP ile olan "derin" bağlantıları 59. Hükümet dönemine damgasını vuran konulardan biri oldu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 4,5 yıllık iktidarı döneminde 73 ülkeye 163 ziyaret gerçekleştirdi. Erdoğan"ın en fazla gittiği ülkelerin başında ise 9 kez gittiği ABD yer aldı. ABD ziyaretlerinde Yahudi örgütleriyle sık sık bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunan Erdoğan, bu örgütlerin önde gelen liderleriyle de birçok defa gizli görüşmeler gerçekleştirdi. Yahudi lobisinin düşünce kuruluşlarında da sık sık konuşmalar yapan Başbakan Erdoğan"a bu gizli görüşmelere öncülük eden isimler ise, Cüneyd Zapsu ve Egemen Bağış...
Cesaret ödülü verdiler
New York"un önde gelen Musevi kuruluşlarından Anti Defemation League, 2. Dünya Savaşı"nda Türk diplomatlarının Musevileri kurtarmasından dolayı, Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Gül"e 10 Haziran 2005"te İlgi göstermeye cesaret etmek ödülünü vermişti. Erdoğan, ödülü ADL Başkanı Abraham Foxman"nun elinden almıştı. Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Devlet Bakanı Ali Babacan ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül"ün de katıldığı törende, Musevi düşmanlığının hoş görülüp mazur gösterilemeyeceğini söyleyerek, Musevi düşmanlığı, herhangi bir inancı veya halkı küçük görme veya insanlık değerlerine layık görmeme hastalığının tek tezahürü değildir. Soykırım, ırkçılık, geçmişten bugüne kadar devam ede gelen aynı kötülüğün farklı yüzleridir demişti.
Ofer"le gizli flörtler!
Tüpraş ve Galataport ihaleleriyle gündeme oturan İsrailli işadamı Sami Ofer ile görüşmediğini kesin bir dille yalanlayan Başbakan Erdoğan geri adım atarak görüşmeyi kabul etmişti. Ofer"le ne Başbakanlık"ta ne de başka bir yerde görüşmem olmadı diyen Erdoğan, Ofer ile ilk görüşmem Davos"ta oldu açıklamasıyla Türk kamuoyunu şaşkınlığa uğratmıştı. İlk görüşmem Davos"da oldu diyerek, Ofer ile ikinci bir görüşme daha yaptığı izlenimi veren Erdoğan, soru üzerine ikinci görüşmeyi ise hatırlayamadığını söylemişti.
Bilderberg"i hiç ihmal etmediler
AKP hükümeti, dünyanın en büyük Masonik örgütlerinden biri olan Bilderber ile de ilişkilerini sıcak tuttu. Her yıl dünyanın bir ülkesinde düzenli olarak yapılan Bilderberg 2006 Toplantısı"na Başbakan Erdoğan"ın Danışmanı Egemen Bağış ve Devlet Bakanı Ali Babacan katılmıştı. Bu yıl İstanbul"da yapılan Bilderberg Toplantısı"da yine yine Bakan Babacan bulunmuştu.
"Bu adamı süpürmeyin kullanın"
Başbakan Erdoğan"ın Başdanışmanı Cüneyt Zapsu, 7 Nisan 2006"da Amerikan Enterprise Institute"de yaptığı konuşmada, Erdoğan için Bu adamı süpürmeyin, kulanın ifadesini kullanmıştı. Gelen tepkiler üzerine Zapsu kendini şöyle savunmuştu: "Down the train" kelimesi içerik olarak Sayın Başbakan"ın çabalarının boşa gitmemesidir, heba olmamamıdır. Aman Başbakan"ı gözden çıkarmayın, onu kullanın demek istemiştim.
New York"ta gizli görüşme
Başbakan Erdoğan, ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrook ile biraraya gelmişti. Kissinger ve Holbrook ile görüşme 20 Aralık 2006"da Başbakan Erdoğan"ın kaldığı New York St. Regis Oteli"de yapılmıştı. Ayrı ayrı yapılan görüşmelerde Başbakan Erdoğan"ın siyasi danışmanı Cüneyt Zapsu da bulunmuştu. Kissinger ve Holbrook"a Zapsu eşlik etmişti. Zapsu"nun ayarladığı toplantılarla ilgili sorular cevapsız bırakılmıştı. Bu arada Erdoğan 3 Kasım 2002"deki genel seçimler öncesi yaptığı ABD ziyareti sırasında eski Savunma Bakanı Yardımcısı Richard Perle ile gizli bir görüşme yaptığı ortaya çıkmıştı. Erdoğan, partisinin ABD"nin Orta Doğu politikasını desteklediğinin güvencesini vermişti.
Musevilerin göz bebeği
Tayyip Erdoğan, ABD"ye yaptığı her ziyarette mutlaka Musevi örgütlerinin temsilcileriyle buluşuyor. Erdoğan, bu ziyaretlerden birinde Amerikan-Yahudi Kongresi ile, Anti-Defamation League ve B"nai B"rith örgütü temsilcileri ile 45 dakika görüşmüştü. Musevi temsilcileri, yaptıkları açıklamalarda Erdoğan"ın fikirlerini olumlu bulduklarını belirterek, Türkiye"nin ABD ve İsrail için çok önemli olduğunu ifade etmişti. Museviler, Erdoğan"ı İsrail"le ilişkileri geliştirmesi için teşvik ettiklerini dile getirmişti.
Kur"an Kursunu dozerle yıktılar
İstanbul Kasımpaşa"daki Büyük Piyale Kuran Kursu"nu dozerlerle yıkan AKP hükümeti, devlet bütçesinden 1,5 milyon Euro ayırarak, Van Akdamar Ermeni Kilisesi"ni restore etmişti. AKP, ayrıca Hatay ve Antalya da dinler bahçesi adı altında kilise ve havralar
açmıştı. Bu arada Büyükpiyale Kuran Kursu"nun Başbakan Erdoğan"ın emriyle yıkıldığı iddia edilmişti. Kuran Kursu Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkan Vekili Salih Torun, Erdoğan"ın da bu Kuran kursunda eğitim gördüğünü ileri sürmüştü.
Van Akdamar Ermeni Kilisesi 1.5 milyon Euro"ya restore edilmişti.
Kasap Şaron"la sıcak saatler!
İsrail"in Filistin"de düzenlediği operasyonlara kızarak, Devlet terörü uygulanıyor diyen Başbakan Erdoğan, daha sonra Tel Aviv"i ziyaret etmişti. Burada Sabra-Şatila kasabı dönemin Başbakanı Ariel Şaron ile biraraya gelmişti. 2006"da ikinci bir ziyaret gerçekleştiren Erdoğan, Şaron"un beyin felci geçirerek komaya girmesinin ardından İsrail Başbakanlık koltuğuna oturan Ehud Olmert ile de görüşmüştü.
Papa"yı uçak kapısında karşıladı
Başbakan Erdoğan"ın, geçtiğimiz yıl Türkiye gelen Papa 16. Benedikt ile görüşüp görüşmeyeceği yılan hikayesine dönmüştü. Erdoğan"ın, önce Papa ile görüşmeyeceği açıklanmış, ancak daha sonra ani bir kara değişik-
liğine gidilmişti. 16"ncı Benedik"ın uçağı Esenboğa Havalimanı"na geldiği sırada ortaya çıkan Başbakan, Papa"yı sıcak bir şekilde karşılayarak, elini sıkmıştı. VIP salonuna geçen ikili basına açık bir görüşme gerçekleştirmişti.
Papaz cübbesi ile...
Hıristiyan değerleri temsil eden bir kuruluş olarak bilinen New York"taki St. John Üniversitesi Erdoğan"a fahri hukuk doktoru ünvanı vermişti. Asırlık üniversitenin armasında yer alan dinsel motifler, Hz. İsa"ya, Meryem Ana"ya ve azizlere atıfta bulunuyor. Hıristiyanlığın mukaddes değerleri vurgulanıyor. Hollanda Erasmus Üniversitesi ise Erdoğan"ı "Yılın Siyasetçisi" seçerek ödüllendirmişti.
Milleti aşağıladı argoda tavan yaptı
Gaflarıyla tanınan Erdoğan, 4,5 yıllık iktidarı döneminde işçisinden memuruna, askerinden emeklisine kadar bir çok kişiye ağza alınmayacak sözler söyledi. İşte onlardan bazıları:
Şehitlere "kelle" Öcalan"a ise "sayın" diye hitap etti!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
14 Ocak 2000"de konuk olduğu Avustralya"nın SBS Radyosu"nda bölücü terör örgütü lideri Apo için iki kez Sayın Öcalan, şehitler için de kelle ifadesini kullanmıştı.
Nitekim bakın şimdi ANAP"ın Genel Başkanı Mesut Yılmaz"ın söylediklerini 15-20 yıldır biz söylüyoruz. 15-20 yıl önce söylediklerimizin adımını sayın Mesut Yılmaz da atmış olsaydı ve parlamentoda böyle ortak bir mücadele verilmiş olsaydı, belki Güneydoğu"da bugünkü geldiğimiz noktaya gelinmeyecekti. Siz köpeklerin çektiği kızakların üstünde hamile kadınların taşındığı bir Doğu"da Güneydoğu"da o insanları inandıramazsınız. Kaldı ki ben şunu da söyleyeyim: Arkadaşımız Suudi Arabistan"dan filan ifadeler kullanıyor. Benim 4,5-5 yıllık görev süremi takip etmiş olsaydı; böyle bir kokunun izleniminin dahi olmadığını görürdü. Bir diğeri de sayın Öcalan düşüncelerin değil, şuanda almış olduğu kellelerin hesabını veriyor. Bense düşüncemden dolayı 4 ay hapis yattım aramızdaki fark bu ve çok büyük bir fark.
Askerlik yatma yeri değildir
Başbakan Erdoğan, 2006 yılında Balıkesir"de TOKİ konutları toplu açılış ve temel atma töreninde, Şehit cenazesi görmek istemiyoruz diye tepki gösteren vatandaşlara, askerliğin yan gelip yatma yeri olmadığını söylemesi, büyük yankı uyandırmıştı. Erdoğan, büyük tepki toplayan konuşmasında özetle şunları söylemişti: Askerlik yan gelip yatma yeri değil canım kardeşim. Terör bir beladır. Bu mücadeleyi uzun soluklu olarak yapacağız. Sorumluluk mevkinde olan hiç kimse şehit canezeleri ile karşılaşmak istemez. Bu-nun istismar edilmesi çok üzücü.
Çuvala ses çıkarmadı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 4 Temmuz 2003"te Irak"ın Süleymaniye kentinde 11 Türk askerinin ABD askerlerince gözaltına alınıp başlarına çuval geçirilmesine sessiz kalmıştı. Erdoğan, krizle ilgili şunları söylemişti:
Bir olay olduğunda pat diye onun üzerine atlanmaz. Atalarımız tecrübenin neticesinde bunu dile getirmişler. Bize, öfkeyle kalkarak değil, olgunlukla kalkarak ve olgunlukla kararlarımızı almak yakışır. Bu göçebe devlet olmamamızın bize verdiği olgunluktur. Biz asırları aşmış, kökü binlerce yılı aşmış bir tarihten geliyoruz. Bunun bir deneyimi var. Öyle kalkıp nota verecek misiniz? Ne notası veriyorsun? Onu söyledim... Müzik notası mı? Olayı teşhis edeceksin, derinliğine teşhis edeceksin, anlayacak, bileceksiniz, ha verilmesi neyse ondan sonra verirsin. İki tane ortak arasında dargınlık olduğu zaman, bu dargınlığı nasıl gideririz, ona çalışılır. Ortak, "yanlış yapıldı"diye ortaklığı bozmaz. Ama bizde maalesef bakıyorsunuz muhalefet hemen kendine göre; şöyle böyle. Yok, bu iktidar bu oyunlara gelmez.
Ananı da al git...
Başbakan Erdoğan, 2006 yılında Mersin"de tartıştığı Mustafa Kemal Öncel isimli vatandaşı, Lan terbiyesizlik yapma diye azarlamıştı.
Başbakan, 11 Şubat 2006 tarihinde Mersin"de tartıştığı Mustafa Kemal Öncel adlı bir vatandaşa Ananı da al git demişti. Erdoğan, partisinin Merkez İlçe Kongresi"nin yapıldığı salona gelişinde, kendisine Çiftçinin hali ne olacak? Hangi yüzle geliyor buraya diye bağıran vatandaşı yanına çağırmıştı. Erdoğan ve Mustafa Kemal Öncel adlı vatandaş arasında geçen diyalog şöyle gelişmişti:
* Başbakan: Böyle bağırılmaz ki, terbiyesizlik yapma.
* Kemal Öncel: Terbiyesizlik yapmıyorum. Lütfen bana hakaret etmeyin.
* Başbakan: Artistlik yapma.
* Kemal Öncel: Artistlik yapmıyorum, ben sanatçı değilim.
* Başbakan: İyi bir sanatçısın.
* Kemal Öncel: Tarım bakanımızın anayasayı ihlal ettiğini biliyor musunuz?
* Başbakan: Lan terbiyesizlik yapma.
* Kemal Öncel: Lan mı?
* Başbakan: Evet.
* Kemal Öncel: Lan mı? Canın sağ olsun.
* Başbakan: Şu anda çiftçiye ne verildiğinin farkında mısın?
* Kemal Öncel: Ne zaman?
* Başbakan: Şimdi.
* Kemal Öncel: Benim mahsulüm öldükten sonra mı? 2 senedir anamız ağlıyor.
* Başbakan: Hadi ananı al git buradan.
Öncel, bu diyaloğun bitmesinin ardından polisler tarafından götürülürken de şunları söylemişti:
* Lan diye hitap etme. Ayıp be! Kim vuruyor, kim vuruyor? Kolum ameliyatlı. "Sayın Başbakan"diye hitap ettim, "lan"diye hitap etti. Benim karşıma çıkacak güce sahip değil, hangi yüzle geldi buraya? Benim adım Mustafa Kemal Öncel. Takip edin, beni takip edin. Halkın sesi oldum.
Gözaltına alınan çiftçi Mustafa Kemal Öncel, serbest bırakıldıktan sonra yaptığı açıklamada, Nezaket kuralları çerçevesinde gittim, elini sıktım. Kıpkırmızı kesilmişti ve sinirli bir şekilde bana hakaret etti. Başbakan"la konuşurken korumaları ayağımı tekmeliyordu. Ayaklarımı mahvettiler, şu anda ayakta duramıyorum.
Erdoğan, Mersin"de bir çiftçiyi işte bu terbiyesiz ifadeyle azarlamıştı
Bunlar da geçmişteki incileri...
YÖK Başkanı Erdoğan Teziç"e:
* (Kafasını göstererek) Burası basmıyor. Hayatta iki koyun gütmediği ve hayatı yaşamadığı için kavrayamıyor.
* Erdoğan, 25 Mart 2006 günü AKP Grubu"nda konuşurken dinleyici sıralarından bir yurttaş sesini yükseltti. Sayın Başbakan oğlum yıllardır işsiz. Başbakan da hazır cevap ve bildik uslübuyla cevap vermekte gecikmedi: Senin oğlun da işsiz kalsın.
* Erzurumlu çiftçiye.
* Yahu bu millet, yatıp kalkıp size mi çalışacak?
* Cumhurbaşkanının imam hatipli olacağı günler yakındır. (05.02.1996 - Akit)
* Sen ne mutlu Türküm diyene dersen o da ne mutlu Kürdüm diyene der.
* Elhamdülillah şeriatçıyız. (21.11.1994 - Milliyet)
* Ben İstanbul"un imamıyım. (08.01.1995 - Hürriyet)
* İmamlar da nikah kıysın. (09.05.1995 - Milliyet)
* Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye. Yahu millet istedikten sonra laiklik tabii elden gidecek !
* Bize göre demokrasi amaç değil, ancak bir araçtır. Hangi sisteme gitmek istiyorsanız, bu düzenlerin seçiminde bir araçtır. Türkiye, kendisine din olarak Kemalizmi almış, başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir. Oysa en üst belirleyici İslam"ın ilkeleridir. Her şey ona göre belirlenir. (İkinci Cumhuriyet Tartışmaları kitabındaki söyleşisinden.)
* Hem laik, hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın, ya laik. İkisi bir arada olunca ters mıknatıslanma yapar. Mümkün değil, ikisi bir arada olamaz. Bizim öyle bir sorunumuz yok.
KİMİSİ GAZETECİLERE ŞEY ETTİ (!), KİMİSİ DE SİDİK YARIŞTIRDI...
Bakanlar da Erdoğan"dan geri kalmadı
Başbakan Erdoğan"ın yanısıra, kabinedeki diğer bakanlar ve AKP milletvekilleri de gaf üstüne gaf yaptılar. TBMM kürsüsünde ve diğer toplantılarda şimdiye kadar hiç duyulmamış argo ifadeler ve küfürler dile getirildi. İşte o ifadelerden bazıları:
Milleti kara toprağa layık gördülerİşbaşına geldiği dönemden bu yana Türk tarımını bitme noktasına getiren AKP hükümeti şeker pancarından tütüne, fındıktan, buğdaya Türk çiftçisini tatmin edemedi. Hükümetin eski Tarım Bakanı Sami Güçlü,"nün 2003 yılı Haziran"ında Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi ve Ceyhan Ziraat Odaları Başkanları"nın düzenledikleri basın toplantısında buğday taban fiyatını az bulan
çiftçilere ettiği laf ise hafızalara kazındı: İnsanoğlunun gözünü ne az ne de çok, ancak biravuç kara toprak doyurur Amerikan Cargill"şirketinin Bursa"daki tesislerine yasal kolaylık sağlayan AKP yönetimi siparişle yasalar çıkarırken Türk çiftçisinin alınteriyle kazandığı ürünleri heba edildi. FİSKOBİRLİK yönetimi ile ipleri geren hükümete fındık üreticileri mitinglerle seslerini duyurmaya çalışmışlardı.
"Babalar gibi satarım"
Muhalefetin istifaya çağırdığı ve kaçak villa, mısır ithalatı, Galataport, Tüpraş"taki hisse satışı gibi birçok tartışmalı konunun odağında yeralan AKP"nin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan"ın Petkim özelleştirmesine ilişkin Babalar gibi satarım sözleri tarihe geçti. Unakıtan aynı ifadeyi Tekel"in satışı için de sarfetti. Unakıtan, özelleştirmeyle ilgili Satışa çıkıyoruz, parayı veren düdüğü çalar, Karlı karsız ne varsa satacağız sözlerini de rahatlıkla kullandı. ABD"li spekülatör George Soros"un sıcak paraya kısıtlama getirilsin önerisine Unakıtan"dan gelen cevap da siyasi literatürdeki yerini aldı: Sıcak paradan korkmayın. Senin faizlerin yüksekse mama dağıtıyorsan, gelecek onlar da gagalayacak
Alıp da götürmeyecekler ki!
Bankaların satılması ve özelleştirmeye ilişkin eleştirilerle ilgili 27. 02.2007"de konuşan aynı Unakıtan şunları söylemişti: Yabancı sermaye gelip, bir şeyler satın almayıp da ne yapacak. Sen de o parayla başka bir şey kur, yatırım yap. Bankasını, şirketini satan adamlar iş adamları. Bunları satıp da üstünde oturmayacaklar. Teşebbüs kabiliyetini kanıtlamış insanlarımız bunlar. Her halde başka yatırım yapacak. Turşusunu kuracak değil ya. Bankayı sırtına alıp ben bunu Yunanistan"a götüreyim diyeni gördün mü?..
Arınç hiç susmadıTBMM Başkanı Bülent Arınç, zaman zaman "düzeyli" tartışmalara katkıda bulunmayı ihmal etmedi. Meclis Başkanı Arınç, Nisan 2004"te düzenlediği basın toplantısında 23 Nisan resepsiyonu davetiyesine eşinin adını neden yazmadığını soran bir gazeteciye Şeyini şey ettiğimin şeyi! Niye tekrar soruyorsun canım kardeşim diye çıkıştı. Arınç, Nisan 2006"da da "katı laiklik" uygulamasıyla sosyal hayatın cezaevine çevrildiği yönünde sözler sarfetti.
"Ağzınız bozuk sayın bakan"
Meclis"te Enerji Bakanlığı bütçesi görüşülürken, Bakan Hilmi Güler"in açtığı seviyeli diyalog da tutanaklara şöyle yansıdı: Hilmi Güler: Doğalgaz anlaşmalarıyla ilgili bilgi notunu kitapçık halinde yarın hepinizin kutularına koyacağız. CHP: Ne kutusu? Hilmi Güler: İsterseniz elinize verelim; arzu ederseniz elinize veririm. (..) Her yıl 4 milyar dolar denize gidiyor beyler, bu sidik yarışından dolayı, affedersiniz... ANAP: Bugün ağzınız çok bozuk sayın bakan; kutuya koydun, ele verdin!..
"AB Hıristiyan kulübüdür" demişlerdi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül"ün Avrupa Birliği konusunda söyledikleri ile yaptıkları birbiriyle asla örtüşmedi. Refah Partisi döneminde Avrupa Birliği"ne Hıristiyan kulübüdür diyerek karşı çıkan Erdoğan, 2004 Aralık ayında müzakerelere başlarsak, 200 yıllık modernleşme sürecini AB üyeliğiyle tamamlamak istiyoruz" diyerek şaşırttı. Abdullah Gül, Refah Partisi milletvekili olduğu 1995 yılında meclis kürsüsünde şöyle konuşuyordu: Bu Meclis"te Avrupa"daki birçok kuruluşa giden milletvekili arkadaşlarım var. Orada Türkiye"nin karşılaştığı tavrı hepimiz biliyoruz. Nasıl tek taraflı bakıldığını, nasıl ikiyüzlü bakıldığını, Türkiye"nin nasıl aşağılandığını görüyor ve utanıyoruz
Dün öyle bugün böyle
Avrupa Birliği"ne bu kadar karşı olan Gül, şimdi AB yanlısı oldu. 95"in AB karşıtı bir anda döndü. AB"nin en büyük savunucusu haline geldi. Gül 1995"te aynı konuşmada: Arkadaşlar Avrupa Parlamentosu"ndaki müzakereleri takip edin. Türkiye oralarda nasıl rencide edilecek ve Türkiye oralarda nasıl kötü durumlara düşürülecek. Göreceksiniz derken, hükümetin hâlâ görüşme ısrarını sürdürmesi ve masada kalması da anlaşılır gibi değil.
ABD ile gizli pazarlık yaptılar
22 Eylül 2003 tarihinde AKP hükü-meti"nin ABD ile Dubai"de gizli bir anlaşma yaptığı ortaya atılmış, 1 milyar dolar hibe ya da 8.5 milyar dolar kredi çekilebileceği üzerinde durulan ilgili anlaşmaya göre Türkiye"nin Amerika"dan izin almadan Irak"a yönelik herhangi bir hareket yapmama şartı konulduğu iddia edilmişti. Türk Dışişleri Bakanlığı 3 Temmuz 2007 tarihindeki açıklamasında CHP lideri Baykal"ın dile getirdiği, anlaşmayı doğrulamıştı. Bölücü terör örgütüne lojistik destek vermekten çekinmeyen trajik müttefikimiz Amerika ile yapılan anlaşmada Devlet Bakanı Ali Babacan"ın imzası olduğu da gündem edilmişti.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu