> 1 <
Kırık Link Bildir! #264458 10-10-2007 17:20 GMT-1 saat
Epey olmuş, not etmişim bir yana... Yıllar önceden kalma bir konuşma. Ne kaldıysa aklımda yazmışım.
Diyor ki notlarım: Aslında bir "yalan" avutacaktı onu. Gerçek umurunda değildi. Kalbinin beklediği tek şey biraz avutulmaktı işte. Sevdiği, onu sevmiyorsa bile seviyorum desin istiyordu. Adam belli ki hiçbir zaman istediği gibi sevmeyecekti onu. Ansızın çalmayacaktı kapısı mesela. Bir sabah çalıştığı masaya bir buket çiçek bırakılmayacaktı. "Bu şarkıyı anımsıyor musun?" diye sormayacaktı telefonun diğer ucundan. Birlikte bir yemek pişirilmeyecekti asla ve domatesler doğranırken haberlere birlikte kederlenilmeyecekti. Şefkatle okşanmayacaktı ateşlenmiş alınlar. Aşk için ertelenmeyecekti hiçbir iş...
Ve... Terk edilmeyecekti hiçbir "alışkanlık"... Sıradışı olmayacaktı bu ilişki. Bütün bunları biliyordu ama birisi ona tersini söylesin istiyordu. Biri ona "özel" olduğunu, her şeyin düzeleceğini, bütün bunların geçici olduğunu söylesin istiyordu.
Sevilmemekten eskimiş kalbi bir yalanla tadilata girsin istiyordu. Razıydı, yeter ki biri kandırsaydı onu. İyi bir şey söylesin birileri, desin ki mesela "Aslında seviyor seni. Ama gösteremiyor sevgisini. Belli edemiyor işte. Öğrenmemiş nasıl sevilir bir insan? Hepsi böyle biliyorsun. Ama ben anladım, çok seviyor seni. Sen görmedin dün, arkan dönüktü ama öyle güzel baktı ki sana... Suskunluğu içine kapanıklığından, sevgisizliğinden değil inan bana."
Böyle desin istiyor birileri.
Kandırıyorum onu.
Duymak istediklerini söylüyorum.
Bir parça teselli bulsa da, o aslında sevdiğinin yalanlarını istiyor...
Eski notlarımı okurken bunu bir yana ayırıyorum. Düşünüyorum da, gittikçe büyüyor kandırılma isteğimiz galiba...
Gerçek olduğundan daha ağır geliyor çünkü artık. Daha dayanılmaz, daha kaldırılmaz oldu... İç karartan, umutsuzluğa alıştıran, bezdiren, hani olmasa daha iyi olur bir hale geldi. İşte bu yüzden artik kimin umurundaki gerçek?
Kimin umurunda yani dayanılmaz sesli bir adamın bir ses yarışmasında ön sıralara çıkması? Kimin umurunda, ciğeri var mı yok mu bilinmez insanların köşe başlarında yol tutması? Kimin umurunda gözümüze baka baka var olanı yok diye gösterenler? Kimin umurunda her akşam yok olanı varmış gibi anlatanlar?
Geçtiğimiz günlerde Pakize Suda "Genç kızlar kandırılmak istiyor" diye yazdı. Nicedir aklımdaydı aşk ve yalan yazmak. Tam da üstüne geldi Pako'nun yazısı.
Üstelik sadece genç kızlar değil kandırılmak isteyenler...
Sıraya girdik hepimiz... "Dertli gönlümüze bir yalan daha söyleyiniz, ömrümüz mutlulukla nihayet bulsun" diye beklemekteyiz.
VAZGEÇİLMEZİMSİN.....
İnsanın içine işleyen bir ayaza ev sahipliği yapan kış sabahında, seni düşündüğümde içime yayılan sıcaklığın, dışarıdaki iki metre karı bile eritebileceğini düşünüyorsam...
Uykudan yüzümde mutlu bir gülümseme ile kalkıp benimle birlikte uyanan güne senin adını veriyorsam...
Evimin bütün duvarlarında senin yüzünü görüp, bana baktığını hissediyorsam...
Ve bu beni her gün hep aynı şekilde heyecanlandırıyorsa...
İçtiğim çayın şekeri, sigaramın dumanı, kahvaltımın her lokması sen oluyorsan...
Sokakta bana bakan her insan, yüzümdeki tarifsiz sevinci görüp hayrete düşüyorsa...
Sevdiğin şarkıyı defalarca başa alıp bıkmadan defalarca dinleyebiliyorsam...
O şarkının her sözüne seninle ilgili ayrı bir anlam yüklüyorsam...
Yüzlerce kişinin arasında bile kadehimi sadece senin şerefine kaldırıyorsam...
Başımı döndüren şeyin aslında içki değil, sana olan aşkım olduğunu biliyorsam...
Yorucu bir günün sonunda ufacık bir sözünle, bir gülüşünle uzun bir tatilden dönmüş gibi enerji doluyorsam...
Ve o enerjiyle hiç uyumadan günlerce çalışabileceğimi duyumsuyorsam...
Gün boyu saatleri, dakikaları sayıp 'Neden geçmiyor bunlar' diye hayıflanıyorsam...
Ve hep seninle buluşacağımız anı bekliyorsam...
Kitap okurken seni düşünmekten kendimi alamayıp aynı satırı defalarca tekrar ediyorsam...
Sonra sana bunu anlattığımda birlikte ne kadar güleceğimizi düşünüp keyifleniyorsam...
Seninle ilgili planlar yapıyorsam...
Sadece varsayımlara dayalı olsa bile o planları mükemmelleştirmek için her ayrıntının üzerinde dakikalarca düşünüyorsam...
İzlediğim filmdeki başrol oyuncularının yerine kendimizi koyup 'Biz olsaydık böyle yapardık' diyorsam...
Yüzyıllardır sevgililerin kullandıkları klasik sözcüklerin benim duygularımı anlatmaya yetmediğini fark ediyorsam...
Yine de bunları söylemekten hiç ama hiç bıkmıyorsam...
Aşkımın coşkusunu sana yansıttığımda senin de bana aynı coşkuyla karşılık vereceğini biliyorsam...
Kahkahanın en güzelini seninle atacağımı, yemeğin en güzelini seninle yiyeceğimi, içkinin en keyiflisini seninle içeceğimi düşünüyorsam...
'Hayatının en anlamlı şeyi ne' diye sorduklarında tereddüt bile etmeden senin adını verebiliyorsam...
Sen benim için vazgeçilmez olmuşsun demektir...
KAN KIRMIZIGÜLLER....
bağlantıyı göster (facebook ile) bağlantıyı göster (klasik üye girişi ile)
O gün yine sınıfta onu izliyordu. O kadar güzel gülüyordu ki ona gülüm demeye bile kıyamıyordu uzun süre seyretti gül yüzünü içinde çağlayanlar akıyor güller açıyordu ona baktıkça.
Bir anda arsız bir kahkaha ile kendine geldi neydi onları böylesine iştahlandıran anlamamıştı.
Pek konuşmazdı zaten dinlemeyi tercih etti. Gülünün doğum günü partisi varmış bu gece tüm sınıf davetliymiş. İçlerinden biriyle dans bile edecekmiş. Duyunca sevinç kapladı içini neredeyse ölecekti heyecandan fakat birde şart vardı. En güzel kırmızı gülü getiren dans edecekti gül yüzlüyle. Tamamdı gülleri iyi tanırdı dillerinden anlardı kırmızı en gizli asığıyım demek değil miydi? Evet, evet gizli aşkını bulmak için planlamıştı bu oyunu.
bağlantıyı göster (facebook ile) bağlantıyı göster (klasik üye girişi ile)
Zil çalar çalmaz dışarı attı kendini. Ancak dışarı çıkıp beyaz örtünün üzerinde yürümeye başlayınca farkına vardı. Bir metre karin yağdığı havanın buz kestiği havada nerden bulacaktı taze kırmızı gülü. Yinede bir umut diyerek gezdi şehirdeki tüm çiçekçileri deli misim sen diyordu gittiği her kapı bu mevsimde mi? Kendide biliyordu ama ne yapsın. İçi titredi yine ona dokunamayacak gül kokusunu alamayacaktı. İçi hasretle kavrulurken takatinin kalmadığını hissetti yanından geçtiği gül ağacının dibine kıvrıldı yaprak bile yoktu dallarda masumca bakıp yalvarmaya başladı ne olur ne olur bir gonca aç ki kokusunu alıp ellerine dokunabileyim diyordu. Bu yakarışları gözyaşları takip ediyordu. Birden saatine takıldı gözü parti çoktan başlamıştı kim bilir kimin kollarındaydı simdi. Pencereden görme umuduyla kafasını kaldırdı ve içi ürperdi aman Allah'ım gül açmış gülüm için açmış derken kuruyan gözleri tekrar doldu gül açmıştı fakat beyazdı. Beyaz saflığı simgelerdi ama nasıl anlatacaktı bunu gülüne o kırmızı istiyordu bu kez umutsuzca eğdi başını. Gülün hemen yanında ki çatıya bülbül konmuş onları izliyordu. Genç adamın ağzından bir gül dedi bülbül güle gül gülmedi gitti gül bülbüle bülbül güle yar olmadı gitti dizeleri dökülüyorken birkaç damla kan damladı önüne tekrar kafasını kaldırdığında o acı dolu sevgi dolu fedakarlığı gördü bülbül dayanamamış feda etmişti canini kanıyla kızartmıştı gülü.
İtinayla kopardı gülü ve koşarak gülünün evine doğru ilerledi geç kalmamalıydı bülbül için yetişmeliydi.
Eve geldiğinde ürkerek çaldı kapıyı gülü açtı ve gülümsedi hemen gülü uzattı benimle dans eder misin dedi ve yanında duran zengin arkadaşını fark etti. Kız maalesef en güzel gülü o getirdi dedi ve elinde ki altın gülü gösterdi.
Boynu yine büküldü genç adamın ağzından yine şu sözler döküldü, bir gül dedi, bülbül güle gül gülmedi gitti gül bülbüle bülbül güle yar olmadı gitti.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu