Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Balıkesir Hutbesi

> 1 <

Milliyetçi

grup tuttuğum takım
Cezalı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 209 ileti
Yer:
İş:
Kayıt: 26-07-2007 23:16

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #269969 01-11-2007 15:55 GMT-1 saat    
BALIKESİR HUTBESİ

*MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN
7 ŞUBAT 1923 TARİHİNDE
BALIKESİR ZAĞANOS PAŞA CAMİİ'NDE YAPTIĞI KONUŞMA


*Ey Millet, Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah'ın esenliği, sevgisi ve
iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz efendimiz hazretleri, Cenabı Hak
tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir.
Temel kanunu, hepimizce bilinmektedir ki, yüce Kur'an daki mânası açık olan
ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz, son dindir. En mükemmel
dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun
düşüyor. Eğer akla, mantığa ve gerçeğe uymamış olsaydı, bununla diğer ilahi
tabiat kanunları arasında çelişki olması gerekirdi. Çünkü tüm evren
kanunlarını yapan Cenabı Hak'tır.

Arkadaşlar; Cenabı Peygamber çalışmasında iki yere, iki eve sahip
bulunuyordu. Biri kendi evi, diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini
Allah'ın evinde yapardı. Hazreti Peygamber'in mübarek yolunda bulunduğumuz
bu dakikada milletimize; milletimizin bugününe ve geleceğine ait hususları
görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde Allah'ın huzurunda bulunuyoruz. Beni
buna eriştiren Balıkesir'in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı
çok memnunum. Bu fırsat ile büyük bir sevap kazanacağımı ümit ediyorum.
Efendiler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için
yapılmamıştır. Camiler itaat ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler
yapılmasının gerekli olduğunu düşünmek yani konuşup tartışmak, danışmak için
yapılmıştır. Millet işlerinde her kişinin zihnini ayrı ayrı faaliyette
bulunması zorunludur. İşte biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz ve
bağımsızlığımız için, özellikle egemenliğimiz için neler düşündüğümüzü
meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin
düşündüklerinizi anlamak istiyorum. Milli amaçlar, milli irade yalnız bir
kişinin düşünmesinden değil, milletin bütün kişilerinin arzularının,
emellerinin sonuçlarından ibarettir. Bundan dolayı benden ne öğrenmek, ne
sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.

Hutbeler hakkında sorulan sorudan anlıyorum ki, bugünkü hutbelerin şekli,
milletimizin duygusal fikirleri ve lisanı ile medeni ihtiyaçlarıyla uygun
görülmektedir. Efendiler, hutbe demek topluma hitap etmek, yani söz söylemek
demektir. Hutbenin manası budur.

Hutbe denildiği zaman bundan birtakım kavram ve manalar çıkarılmamalıdır.
Hutbeyi söyleyen hatiptir. Yani söz söyleyen demektir. Biliyoruz ki, Hazreti
Peygamber'in hayatta olduğu mutlu dönemlerde hutbeyi kendisi söylerdi. Gerek
Peygamber Efendimiz ve gerek, dört halifenin hutbelerini okuyacak olursanız
görürsünüz ki, gerek Peygamberin, gerek dört halifenin söylediği şeyler o
günün sorunlarıdır, o günün askeri, idâri, mâli ve siyasi, sosyal
konularıdır. İslam toplumunun çoğalması ve İslam ülkeleri gerilemeye
başlayınca, Cenabı Peygamber'in ve dört halifenin hutbeyi her yerde bizzat
kendilerinin söylemelerine imkân kalmadığından halka söylemek istedikleri
şeyleri bildirmeye birtakım kişileri memur etmişlerdir. Bunlar herhalde en
büyük ve ileri gelen kişiler idi. Onlar camilerde ve meydanlarda ortaya
çıkar, halkı aydınlatmak ve doğru yolu göstermek için bir şart lâzımdı. O da
milletin lideri olan kişinin halka doğruyu söylemesi, halkı dinlemesi ve
halkı aldatmaması! Halkı genel durumdan haberdar etmek son derece önemlidir.
Çünkü, her şey açık söylendiği zaman halkın beyni faaliyet halinde bulunacak
iyi şeyleri yapacak ve milletin zararına olan şeyleri reddederek şunun veya
bunun arkasından gitmeyecektir. Ancak millete ait olan işleri milletten
gizli yaptılar. Hutbelerin halkın anlayamayacağı bir lisanda olması ve
onların da bugünün gereklerine ve ihtiyaçlarımıza temas etmemesi, Halife ve
Padişah sıfatını taşıyan despotların arkasından köle gibi gitmeye mecbur
etmek içindi. Hutbeden amaç halkın aydınlatılması ve ona yol
gösterilmesidir, başka şey değildir. Yüz, ikiyüz, hatta bin yıl önceki
hutbeleri okumak, insanları cahillik ve çağın gerisinde bırakmak demektir.
Hatiplerin normal olarak halkın günlük kullandığı dil ile konuşmaları
gereklidir. Geçen yıl Millet Meclisi'nde söylediğim bir nutukta demiştim ki
"Minberler halkın akılları, vicdanları için bir ilim irfan kaynağı, ışık
kaynağı olmuştur." Böyle olabilmek için minberlerde söylenecek sözlerin
bilinmesi ve anlaşılması, ilim ve fen gerçeklerine uygun olması lazımdır.
Hutbeyi verenlerin siyasi olayları, sosyal ve medeni olayları her gün
izlemeleri zorunludur. Bunlar bilinmediği takdirde halka yanlış aşılamalar
yapılmış olur. Bu nedenle, hutbeler tamamen Türkçe ve günün gereklerine
uygun olmalıdır. Ve olacaktır.

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


> 1 <