> 1 <
Kırık Link Bildir! #273262 14-11-2007 15:50 GMT-1 saat
tanıştığımız zaman
sen dalgalanmaktaydın elvan elvan
o yüzden tam olarak
hissedemedin sen içimi
hala kulağımda çınlıyor
o alaycı kahkahan *
Sayfalar bitiyor artık,sayfalar ufalanıyor ellerimde İçimde kırılan ve dökülen ince belli bir bardak misali zaman Gerisinde bırakılmış herşey zarar, herşey ziyan Kelimelerim ardıl dağların etekleri boyunca uzanan kar taneleri misali Biraz ölü belki de,biraz da yaşayan Akşamın siyahı var ellerimde Bir sokak lambasının bakışları da üzerinde Kaçışan birkaç satır aklımda Ne zaman yakalamaya çalışsam, ucundan kenarından biraz daha eksik kalan Adı konulamamış bir nedensizlikte; her defasında yarım bırakılan
Tamamlanamayan
Nedensiz bir üç noktaya, kimsesiz bir çocuk misali kollarını hesapsız kitapsız sonuna dek açan
Yalan anıyorum ağzımda bazen söndürülmüş tüm şiirlerimi ve satırlarımı Kağıttan bir nehirim, üstümden pul pul dökülen sözlerim aslında sadece arınabilmek için Ve bazen o bildik melodilerim, defalarca virgül aralarında demlediğim Esası bir bizde daha saklı hecelerle eşlik ettirdiğim, sureti hikayelerimin
* haberin yoktu henüz cilvesinden aşkın
sarsılmıyordun hiç ay tutulmasından
o kadar taşkın o kadar açtın ki
düşmen kaçınılmazdı arzın ortasından *
Elden düşme, incecik bir parça kumaşa sarılı bir yerlerde ''aşk'' Eksilmiş ince ince tüm giysilerinden ''Çok''tan biraz ''az'' da incitilmiş
Eski bir dostun tanıdık yüzü tadında cümleler var parmak uçlarımda arsızca gezinen Saatsiz sev(iş)melerin, öznesiz yüklemleri
Biliyorsun ya adam, ben çok sev(di)m seni Dinmedi hiç bu geçitsiz yolların en dumanlı ve sahipsiz mevsimleri Oysa ki; her şeye rağmen ''ayrılıkta sevdaya dahil'' değil miydi ? Ve ayrılanlar ''hala sevgili''
Okyanus renkli dizeleriyle bir şair, en umarsız lahzalarda çıkıp geliyor işte üç nokta son'larıma
Darmaduman olmuş etrafına saçılan, ona dair her bir parça(m)
Anladım ki; dudaklarımın ucunda özlediğim birkaç hece şimdi ''sev-gi-li''
Bir rüyanın tam alnındayken öpmüştün beni Oysa ben bir yüzün fersah fersah ardından sevdim hep seni Ve biliyorsun ya adam; ''hep seni''
Aşk; her daim içimde biraz isyan Aniden; topsuz tüfeksiz meydana çıkan Her defasında; gümüş renkli bir ayrılığın gizlenmiş gövdesinde baş ve ayak olmaktan başka hiçbir işe yaramayan
''Kanatan, kanayan, mazoşist bir zevkle biraz daha kanatılan''
''Sus'' paylarıyla sindirilerek müebbet giymiş bir veda'nın, son nidaları belki de her ağır aksak adımımla birlikte sayıkladıklarım
Gözlerimin önünde duyulası aksi, saçlarımın dalgalarında unutulası sedası
Son sürat giden bir arabanın direksiyonunu bir duvar yamacına kırmak gibi Mevsimsiz bir baharda dökülen iki satırlık yaprak gibi Ondokuz yılın nihayetinde yavaş yavaş açık vermeye başlamış bir hesap gibi Belki de ucundan ve bucağından kayıp verilmiş bir ''masal'' gibi
Ve en çokta; telaşsız bir günün sabahına, acıtılmış bir gerçekle uyanmak gibi
Güzel dudaklı bir kadın, sesi açılmış bir radyoda şarkısını avaz avaz söylüyor şimdi Ruhumda o şarkıdan sana uzanmış ayak izleri Ve biliyorsun ya adam;asla söylemeyeceğim ben sana bu dizeleri:
* pişman olduğun zaman
zevke doyduğun zaman
huzur bulduğun zaman
dönebilirsin
ben yine burada olacağım
yaralarını saracağım
seni anlayacağım *
Ufkumun perdelerinde defalarca araladım ben pişman olduğun zamanı
Namelerin omzunda ağlatılan, sırılsıklam ve dibine vurmuş, cesur kelamları Belki de ilk kez; yolu ona çıkan nakaratlardan bir pay daha çıkaramıyorum içimdeki kadına
Bir üç nokta sonunda daha anlıyorum ki; aşk hala teslim olmamış bana
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu