Hintlilerin bir darb-ı meseli vardır. Derler ki:
“Bir gün mes’ûd olmak isterseniz, yeni bir elbise giyin.
Bir sene mes’ûd olmak isterseniz, evlenin.
Bir ömür boyu mes’ûd olmak arzusunda iseniz, nâmuslu olunuz...”
Hintlilere hak vermemek mümkün değil. Hayasını kaybeden insanlığın haline baktığınız zaman bu sözün doğruluğuna insanın kalıbını basması gerekiyor.
Hayası olmayanların mes’ûd olduğu, mutlu olduğu, huzurlu olduğu görülmüş şey değildir.
Napolyon’un kızkardeşi Altes çıplak bir heykelini yaptırdığında hizmetçilerinden biri kendisine şu soruyu sorar:
- Aman Altes! Böyle çırılçıplak mı poz verdiniz?
Altes şu cevabı verir:
- Evet! Ne sakıncası var? Odam sımsıcaktı.
Hayasını yitirenler düşünme kabiliyetini de yitirirler. Altes bunun en müthiş örneğidir.
Aristo’ya sorarlar:
- Kadınlarda en çok hoşa giden şey nedir?
Aristo şu cevabı verir:
- Yüzlerinde haya neticesinde hasıl olan kızarmadır.
Kadın, çok garip bir varlık. Garipliği elinden gelen varlık. Haya duygusu ile kızartamadığı yanağını boya ile kızartmakta!
Haya perdesini kaldıranlar, alın damarını çatlatanlar, iffet örtüsünü yırtanlar insanlardan utanmazlar...
Utanmayı kaybetmiş insan, insanlığını da kaybeder. Şair ne güzel ifade etmiş:
“Gecelerin sonunda korkmuyorsan,
Her istediğini işle, utanmıyorsan.
Dünyada ve yaşayışta hayır kalmaz,
Hayayı ortadan kaldırırsan.”
Başka bir şairin söylediklerini de okuyalım. O da diyor ki:
“Bir günah eden kişi bin gün ahh etmek gerek,
Bin günahın sahibiyem bir gün ahh’ım yok benim.”
Züleyha, Yusuf aleyhisselamdan muradını almak istediğinde odada bulunan putun üstüne bir örtü örttü. Yusuf Aleyhisselâm ona:
- Örtüyü onun üzerine niçin örttün? diye sorunca Züleyha şu cevabı verdi:
- O bizi görür. Ondan utanıyorum.
Bunun üzerine Yusuf Aleyhisselâm Züleyha’ya dedi ki:
- Sen görmeyen ve duymayandan utanıyorsun. Ben de, gören-işiten ve kalblerdekini bilen Allah’tan haya ediyorum.
Efendimiz Aleyhisselâtu vesselâm buyurur ki:
“İnsanların senden görmesini sevmediğin bir işi yalnız kaldığın zaman da yapma!”
İnsan yalnız kaldığı zaman da bile onu gören Allah’tır. İnsanın sağında solunda yaptıklarını yazan melekler vardır. Bundan dolayı yalnız olduğunu sandığı zamanlar bile insanı görenler vardır. Onlardan haya etmelidir. Utanmanın gerçeği budur. Hayanın hakikisi budur.
Hayasızlık insanı rezil eder.
Şair, bu duygu için Allah’a yalvarır:
“Göster Allah’ım bu millet kurtulur tek bir mucize,
Bir utanmak hissi ver gaib hazinenden bize.”