Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

böyle hristiyanlarda var hakkını vermek lazım...

> 1 <

crazy_31

grup tuttuğum takım
Yarbay Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 1126 ileti
Yer: miyim yemem
İş: siz güçsüz
Kayıt: 17-03-2006 14:34

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #35682 19-05-2006 16:26 GMT-1 saat    
İngiliz yüzbaşı Fred Burnaby’nin At Sırtında Anadolu isimli kitabı Ruslarla yapılan 93 Harbi’nin bir yıl öncesine, yani seferberlik günlerine rastlıyor. 1876 yılına.
İstiyorum ki, İngiliz yüzbaşının ekibine dahil olup o yılların Anadolu’sunu birlikte gezelim.
Yüzbaşıya bu geziyi yaptıran en önemli etken, Avrupa basınında çıkan haberlerdir. Haberlere göre, Türkler, Anadolu’da Ermeni ve Rumları kesmekte, onları diri diri kazığa oturtmakta, kadınlarına tecavüz etmekte, çocuklarına el koymaktadır. Fakat gittiği yerlerde gördükleri, bu haberlerin yalan olduğunu ortaya çıkarır. Çünkü, “Türklerle hıristiyanlar arasında büyük bir uyum söz konusu”dur.
Mesela Sivas’a vardığında, tamamen Ermenilerden oluşan Dudusa köyünü ziyaret eder: “Sivas’tan Erzurum’a yürüyen bir redif taburunun Dudusa yakınlarında Ermeni kadınlara tecavüz ettiğini duymuştum. Dudusa’ya geldiğimde, hikayenin doğruluğunu soruşturdum. Anadolu’daki sözde hıristiyanların bana aktardıkları pek çok olay gibi bu da uydurma çıktı.”
Gezi ilerledikçe, İngiliz yüzbaşının Türklerle ilgili olumsuz fikirleri değişmeye başlar. Artık, hıristiyanları suçlayıcı satırlar da kaleme almaktadır: “Divriği’de ticaret canlı değildi. Ermeniler, kasaba halkının gereksinim duyabileceği birkaç şeyi fahiş fiyatlarla satıyorlardı. Ayrıca hıristiyanların çoğu tefeciydi. Borç paraya gereksinim duyan herhangi bir Müslüman, Ermeni vatandaşına çok yüksek oranda faiz ödemek zorunda kalıyordu. Ziyaret ettiğim hemen hemen her bölgede, hıristiyanların tefecilik yaparak para kazandıklarını gördüm. Kimi yerlerde, eski Türk aileleri tamamen mahvolmuşlardı. Bu ailelerin soyundan gelenler, tefeci Ermenilerin açtığı davalar nedeniyle hapis yatıyordu.”
Yine, Anadolu’daki misyonerlik faaliyetlerinin çok eskiye dayandığını ortaya koyar: “Erzincan’da üç Amerikalı misyoner ziyaretime geldi. Bir kaç yıldır Anadolu’da yaşamaktaydılar, Ermenilerden bazılarına mezheplerini değiştirtmeyi başarmışlardı, ancak tek bir Müslüman’ı dahi inancını değiştirmeye ikna edememişler.”
Gittiği yerlerde hapishaneleri de ziyaret eder. Ve her hapishanede, kalpazanlık suçundan yatan bir kaç Ermeniyi mutlaka görür.
İngiliz yüzbaşı, gittiği yerlerde, şehrin ileri gelenleriyle görüşür, ev sohbetlerine katılır. Mesela Sivrihisar’da, Hacı Tevfik Efendi, kendisine şu gerçeği söyler: “Yalnız anlamadığım bir şey var. O da sizin gazeteleriniz hep katledilen Bulgar kadınlar ve çocuklarla ilgili haberler yayınladığı, neden Bulgarlar tarafından katledilen Türk kadınları ya da burunları kesilen, Hersek’teki asilerce kötürüm edilen askerlerimiz hakkında hiçbir zaman ayrıntıya girmediğidir. Bir Türk de en az bir hıristiyan kadar burnuna değer verir.”
İngiliz yüzbaşının, bu gerçek karşısında söyleyecek bir şeyi yoktur.
Kitapta, savaş öncesi Müslüman Türk halkının haleti ruhiyesini, o döneme ait gelenek ve göreneklerini az da olsa görmek, anlamak mümkün. Mesela, Tokat’ta, bazı erkekler, “askere alınmadıkları, savaşa gidecek kardeşlerini yalnız bırakacakları” için ağlarlar. Yine Tokat’ta, Rusların elinden canlarını zor kurtarıp buralara yerleşen Çerkezlerle görüşür. Ruslar, “boş bir ev, kötü bir kiracıdan daha iyidir” politikasını uygulayıp Kafkasya’daki Çerkezleri topraklarından sürmüşlerdir. İngiliz yüzbaşı, Çerkezlerin liderine sorar: “Savaş çıkarsa hepiniz cepheye gidecek misiniz?”
Ve Çerkezlerin cevabı: “Evet, içimizde eli ayağı tutan herkes gidecek...”
Yozgat’ta iki katlı bir çarşı inşaatını gezer. Mühendis, çarşıyı iki katlı yapmak istiyormuş ve bunun için, şehir halkını ikna etmek zorunda kalmış. Tüccarlar, çarşının iki katlı olmasına karşı çıkıyor ve “Babalarımız hep bir katla yetindiler, biz niye yetinmeyelim ki” diyorlarmış.
Yine Yozgat’ta, evi yanan bir imamı ziyaret eder. Gerisini kitaptan okuyalım:
“Umarım fazla mal kaybınız olmamıştır.”
“Her şeyim yandı. Ama önemli değil. Allah acıdı bana. Ahali bana yardım için para topladı. Evim yakında onarılıp eski haline dönecek. Peki sizin papazlardan birinin evi yansa ne yapar?”
“Evi genellikle sigortalıdır. Bir şirkete her yıl az miktarda bir para öder ve sonra, eğer bina yangın nedeniyle yok olursa, onun adına yeniden inşa edilir.”
“O kadar para vermesinin ne anlamı var” dedi Müslüman. “Niye Allah’a güvenmiyor? Ben öyle yaptım. Bak, yeni evim bana bedavaya gelecek. Allah büyüktür. Allah tektir! Muhammed de Allah’ın peygamberidir!”
“Fakat ben kısmete, kadere inandığınızı sanıyordum” diye belirttim.
“Kader büyüktür, ama Allah ondan da büyüktür” yanıtını verdi.
İngiliz yüzbaşı, nihayet doğuya gelir. Bölge, Kürtleri ve Ermenileri Osmanlı aleyhine kışkırtmaya çalışan Rus ajanlarıyla ve Amerikan misyonerleriyle doludur.
Erzurum, Van, Kars, Ardahan ve Batum’u gezer. Tarihi eserleri inceler. Türklerin tarihi eserlere olan ilgisizliği, onun da dikkatini çeker: “Eski zaman kalıntılarına duyulan merak, Türklerin yapısına ters düşüyor. Türkler, şimdiki zaman için yaşarlar. Geçmişte olanlar, olup bitmiştir.”
Ve dönüş hazırlıkları başladığında, İngiliz yüzbaşı, katledildiği söylenen Hıristiyanlardan çok, katledilen Müslümanlarla ilgilenir. Bir nevi, kendi halkını, basınını, kilisesini sorgular: “Paramparça edilmiş hamile Çerkez kadınlar! Rus askerlerince kasaplık et gibi doğranan Çerkez çocuklar! İngiliz beyefendilerinin gözünde bunların hiç mi önemi yok? Çok sert bir dil kullanarak Türkleri uydurma gaddarlıkla suçlayan İngiliz Kilisesi’ne üye iki din adamı için hiçbir şey ifade etmiyor mu bu?”

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


crazy_31:
...neyleyim KIRMIZI deyince, BEYAZ demeyen yari..

Legolas

grup tuttuğum takım
Binbaşı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 1652 ileti
Yer: Efeler Diyarı
İş: öğrenci
Kayıt: 14-03-2006 14:45

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
#36143 20-05-2006 05:19 GMT-1 saat    
Saol hepsini okuyamadım

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


> 1 <