İfade özgürlüğü teraneleri okuyan Danimarka, çifte standartın daniskasını sergiliyor. Bütün dünyayı ayağa kaldıran Hz. Muhammed’e (S.A.V.) yönelik hakaretleri içeren karikatürleri ilk kez yayınlayan Danimarka’lı Jyllands-Posten Gazetesi ve bir türlü özür dilemeyen Başbakan Rasmussen’in arkasına sığındığı ifade özgürlüğü ve demokrasi savunmasının, aslında Batı’nın tipik çifte standartçı yaklaşımını bir kez daha ortaya koydu.
Danimarka’nın yasak konuları
2 milyarı aşkın İslâm âlemini ayağa kaldıran hakaretler, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendiren Danimarka’da, aslında bu alanda birçok yasak bulunuyor. AB üyesi ‘demokratik’ Danimarka’da Yahudilik, Tibet rahibi Dalai Lama, Danimarka Kraliçesi’ni tahkir edici resim ve karikatür yayınlamak kesinlikle yasak. Nazileri övenler hakkında hemen soruşturma açılıyor. Ayrıca, cüceleri veya eşcinselleri rencide edici resim ve karikatür de yayınlanması yasak.
Bütün dünyayı ayağa kaldıran Hz. Muhammed’e yönelik hakaretleri içeren karikatürleri ilk kez yayınlayarak barut fıçısının fitili ateşleyen Danimarka’lı Jyllands-Posten Gazetesi ve bir türlü özür dilemeyen Başbakan Rasmussen’in arkasına sığındığı ifade özgürlüğü ve demokrasi savunması, aslında batının tipik çifte standartçı yaklaşımını bir kez daha ortaya koydu. Çünkü AB üyesi ‘demokratik’ Danimarka’da Yahudilik, Tibet rahibi Dalai Lama, Danimarka Kraliçesi’ni tahkir edici resim ve karikatür yayınlamak kesinlikle yasak. Ayrıca, cüceleri veya eşcinselleri rencide edici resim ve karikatürlerin de yayınlanması yasak.
2 milyara yakın İslam alemini ayağa kaldıran Danimarka’daki rezalet ve hakaretleri, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendiren Danimarka’da, aslında bu alanda birçok yasak bulunuyor. Danimarkalı Jyllands-Posten Gazetesi Editörleri ve Danimarka Başbakanı Rasmussen’in savunmasının aksine, bu ülkede ifade ve basın özgürlüğünün sınırlarını çizen birçok yasal hatta Anayasal düzenleme yer alıyor. Getirilen düzenlemeler, din, siyaset, sosyal yaşamla ilgili eleştiri ve tepkilerin ölçüsünü belirliyor. Bütün dinleri ve peygamberlerini koruyan ve gözeten hükümlerin aksine sadece İslam dini ve Hz. Muhammed (S.A.V.) ile herhangi bir düzenleme bulunmuyor.
Türkiye’nin üye olmak için yıllardır kapısında beklediği Avrupa Birliği üyesi Danimarka’da, Hz. Muhammed ve İslam’a hakaretler içeren resim veya karikatür yayınlamak ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesine rağmen Antisemitizm konusundaki yayınlar kesinlikle yasak. Yasalara göre, Yahudiler ve Yahudilik aleyhtarı resim veya karikatür yayınlanamaz.
Yine yasaların ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmediği bir başka yasak ise, Nazileri övme yasağı. Eğer bir kişi Nazileri öven yayın yapar veya resim yayınlarsa, hakkında hemen soruşturma açılıyor.
Danimarka’da yasağın sınırları o kadar kesin çizilmiş ki, örneğin soykırım da rakamları yanlış söylemek de suç. Soykırımda 6 milyon yerine 5.5 milyon kişi öldürüldü diyen hakkında hemen takibat başlatılıyor.
Irkçılığı çağrıştırıcı, teşvik edici veya nefret uyandırıcı resim veya karikatür yayınlamak da başka bir yasak. Danimarka’da Müslümanları ve peygamberlerini korumayan yasalar, eşcinselleri yasalarla koruyor. Bu ülkede, eşcinselleri tahkir edici veya dışlayıcı mahiyette karikatür veya resim yayımlamak da suç kabul ediliyor. Özürlüleri ve cüce olarak nitelendirilen boyu belli ölçüde kısa olan vatandaşları aşağılayıcı ve rencide edici yayınlar da yasak.
Demokratik olarak nitelendirilen Danimarka’nın en tepesinde bulunan ‘Kraliçe’yi tahkir edici ve rencide edici, her türlü yayın yasak. Tibetli Budist Rahip Dalai Lama hakkında da aşağılayıcı ve rencide edici yayın yapılması yasalarla yasaklanıyor.
Öte yandan karikatürleri siparişle çizdiren Jyllands-Posten Gazetesi’nin, 2003 yılında Hz. İsa’yı tasvir eden karikatürlerin Hıristiyanları rencide edeceği gerekçesiyle yayınlamadığı belirlendi. Danimarka Başbakanı Rasmussen ve Jyllands-Posten Gazetesi’nin sığındığı ifade özgürlüğünün aslında Peygamberlerine hakaret edip saldırdıkları 2 milyarı aşkın Müslümanlara karşı çifte standartçı yaklaşımı ortaya koyuyor. Dünya nüfusunun üçte birisinin büyük değer verdiği Hz. Muhammed’e yapılan bu hakaret ve saldırılar, hangi demokrasi, hangi medeniyet, hangi ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilecek sorusunu bir kez daha gündeme getiriyor?