Kırık Link Bildir! #35998 19-05-2006 21:33 GMT-1 saat
>Bir gün Napolyon düşman askerlerinden kaçarken, bir bakkal dükkanına
>girmiş. Bakkala hemen kendisini saklamasını emretmiş. Bakkal da Napolyon’u
>müsait bir yere saklayıp, biraz sonra gelen düşmanları da ‘Az evvel biri
>koşarak şu tarafa kaçtı.’ diye savuşturmuş. Nihayet biraz sonra Napolyon’un
>muhafızları yetişmişler. Bakkal ömründe bir daha karşılaşamayacağı
>Napolyon’a sormuş: ‘Efendim, af buyurun ama merak ettim, ölümle bu denli
>burun buruna gelmek nasıl bir duygu?’ Napolyon birden öfkelenmiş. ‘Sen kim
>oluyorsun da benimle böyle dalga geçercesine konuşabiliyorsun?’ diye
>bağırmış. Hemen askerlerine, adamcağızı kurşuna
>dizmelerini emretmiş. Askerler bakkalın gözünü bağlayıp, karşısına
>dizilmişler. Mermiler namlulara sürülmüş, artık ‘ateş’ emri verilecek...
>Adamcağız içinden ‘Ah, ne yaptın sen? Şimdi ölüp gideceksin diye
>düşünürken, arkadan bir çift el uzanmış, gözündeki bağı açmış. Karşısında
>Napolyon varmış. Tek cümleyle cevaplamış Napolyon: ‘İşte böyle bir duygu!’
>
Yaşayarak öğrenmek, bedeli en yüksek öğrenme biçimidir.