> 1 <
Kırık Link Bildir! #275581 03-12-2007 13:49 GMT-1 saat
İlk çağlarda güreş, elbette bir tür boğuşmadır. Orta Asya devirlerinde Türkler arasında yapılan güreş müsabakalarında güreşin sporculardan birinin ölümü halinde sona erdiği bilinmektedir. Manas Destanı'nda kaydedilen güreşler bu gerçeği aydınlığa kavuşturmaktadır.
Kaşgarlı XI. Asır DLT'de Çalış ve Çelme kelimesinin karşılığı olarak Güreş (küreş) diye tanımlanmıştır. Aynı sayfada çalışçı kelimesi Güreşçi olarak açıklanmıştır (Kaşgarlı, 1985). Bu büyük yazar eserinin bir başka yerinde Kız ila küreşme kısrak ile yarışma (Kaşgarlı, 1985) diye bir deyişle örnekleme yapmaktadır.
Aynı dönemlere (XI. Asır) tekabül eden ve temel eserlerden biri olan KB'de Yusuf Has Hacip; Güreş sözcüğünün karşılığı olarak Küreşmek = Boğuşmak olarak vurgulamaktadır (Yusuf Has Hacip, 1979).
Bu iki temel eserlerden yarım asır sonra (1127 - 1144) yazılmış olan ME.'de de El-Havarizmi güreşe küreş derken bu sporun bu isim altında Oğuz, Kıpçak ve diğer Karahanlı Türk'lerinin severek yaptıklarını vurgulamaktadır (El-Havarizmi, 1993).
Günümüz Orta ve diğer Asya Türk toplumlarından Azeriler gülaş, Başkurtlar köraş; Kazaklar küres; Kırgızlar küröş; Özbekler kuraş; Tatarlar köraş /küreş; Türkmenler göreş; Uygurlar'ın küraş/küreş (KTLS., 1992) dedikleri görülmektedir. Diğer Türk'lerden Gagouzlar küreş; Yakutlar, Sakalar, Tuvalar ve Hakaslar ise küraş demektedirler (BRSMSTS., 1988)
Yukarıda da görüleceği gibi güreş sözcüğü bütün Türk toplumlarında birbirine benzer ya da aynı şekilde telaffuz ediliyor. Bilindiği gibi Anadolu'da da güreş sözcüğü halk arasında güleş ya da küleş (Afşin, 1988) diye telaffuz edilmektedir. Görülen o ki, eski ve yeni bütün Türk toplumlarında bu sözcüğün kökeninin kür olduğudur.
Kür sözcüğü eski Türk yazıtlarında (Orhun ve Yenisey) da sık sık geçmektedir ve manası güçlü, sarsılmaz, kuvvetli anlamına gelmektedir (Orhun, 1987). Eş ise eski ve yeni Türkçe'de arkadaş anlamına gelmektedir. Kür-eş-mek ME:'de kendisine denk başka biriyle aynı mücadeleyi paylaşmak ve yarışmak anlamına gelmektedir (El-Havarizmi, 1993; Kahraman, 1989). Sımakov, bu konuyu daha sade şekilde şöyle yorumlar. Türkler de 7. ve 8. Asırlarda güçlü kuvvetli kişilerin karşılıklı eşleşerek at üzerinde ve yerde saatlerce kür-eş yaparlardı (Sımakov, 1984) demektedir.
Her toplumun kültür hayatında farklı boyutlarda görülen güreş sporu, Türk spor geleneğinde çok zengin bir yere sahiptir. Buna rağmen eski Türk toplumları daha ziyade göçebe hayatı yaşadıklarından, konuyla ilgili MÖ. Somut belgelere ulaşmak oldukça zordur. Belli bir coğrafyada değil üç kıtaya yayılmış olan Türkler hakkında tarihi vesikalar daha ziyade yabancı müelliflerden faydalanılarak aydınlatılmaya çalışılmaktadır (Safran, 1993).
Güreş ve türleriyle ilgili ilk vesikalar da, Çin kaynaklarından tasvir edilebilmektedir. Hanname, Can Çiyan Teskeresi'nde Türkistan'ın güreşini açıklamakta olup, güreş kelimesini jiao Çu şeklinde iki karakter ile ifade etmektedir. Aynı eser güreşlerin yapıldığı esnada güreşçilerin başlarında ve üzerlerinde giysilerin olduğunu ve halk arasında sevilerek yapıldığını vurgulamaktadır (Almas, 1986).
M.Ö. Türk güreşleriyle ilgili ilk belgeler yeni Çin kaynaklarında ve vesikalarında görülmektedir. 1983 yılında Barçuk (Maralbaşı)'un Cona Tim harabelerinde; Çin Fen Bilimleri Akademisi, Arkeoloji Araştırmaları Bölümü'nün 1955 - 1957 yıllarında Şien (Congen) şehri civarındaki Şonglinten isimli bölgede Han sülalesi dönemine ait 140 numaralı özel bir mezarda bulunan kap ve heykellerde Türk güreşlerinin ilk figürleri tasvir edilmektedir (Şinjan Daşü, 1982; Rahman, 1996).
İlk Türk güreşlerini, ilk Batı medeniyeti güreşlerinden ayıran birçok özellik bulunmaktadır. Bunlardan birisi Türkler de namahrem yerlerinin her zaman giyimli ve kapalı olmasına rağmen Batılıların çırılçıplak güreştikleri net olarak görülmektedir (Umminger, 1990; Minkowski, 1963 ). Diğer bir ayırıcı özellik ise geleneksel tarzda yapılan Türk güreşlerinin hepsinde müzik bulunmaktadır. Diğer toplumlarda bu gelenek sadece İranlılarda vardır ki bu da bunlara IX. Asırlarda Türklerden geçmiş olduğu bildirilir (Lvov, 1989).
Ancak şu ana kadar tespit edilen belge ve bulguların hiç birisi, Türk güreş geleneğinin zengin boyutlarını yansıtmamaktadır. Çünkü güreş, atlı (binicilik) sporlarından sonra Türk'lerin sosyal yapı ve yaşayışlarının her safhasında görülebilen diğer bir spordur (Türkmen, 1996; Rahman , 1996; Almas, 1986; BRSMSTS, 1988).
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
#275590 03-12-2007 14:50 GMT-1 saat
önemli konuyu paylaşmısısn bizinle eğine sağlık
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu