Sabahları yağmur sesiyle uyanılan, herkesin boğazlı kazaklar giydiği,
hüzünlü yüzler taşıyan o insanların, duman altı kahvelerde kitap okuyarak
ve hep o sevdiğimiz şarkıları dinledikleri bir sahil kasabasında yaşamak istiyorum artık.
Yolda yürürken kimseyle selamlaşmamayı özledim.
Hem de çok.
Sen şimdi kırılıp üzülürken bu yazdıklarımı okurken ben çoktan gitmiş olacağım.
Oysa taa başta konuşmuştuk bunları seninle.
Gideceğimi, daha doğrusu kalamayacağımı, kimseye ve hiçbir yere ait
olamayacağımı daha ilk gün anlatmamış mıydım ben sana?
'Büyük ihtimal vedalaşmadan giderim' demiştim.
İşte şu an telefonu açmıyor oluşumun nedeni de bu vedalaşmama adeti.
Sana yazdığım ilk ve son mektup bu.
En azından artık sana hiç yazmadığımdan şikayet etmeyeceksin.
Atıl kuru bir vedalaşmadan çok daha anlamlı bir şey bırakıyorum sana giderken.
Yapacağın her şeyi olduğu gibi, şimdi soracağın soruyu da biliyorum.
Ellerini saçlarının arasından geçirip 'neden?' diye mırıldanıyorsun şuan
büyük ihtimal ve büyük ihtimal sol omzunla pencereye yaslanmış haldesin.
'Neden?'
Çünkü her şeyi bilmekten ve her gün hep aynı günü
yaşamaktan ve senin bu aynılığı hiç fark etmeyişinden yoruldum.
Geleceğin saati, bana söyleyeceğin ilk sözü,kavgalarımızın sonunu ve
o sonlardan sonra ne olacağını nereme dokunup bana nasıl sarılacağını
biliyor olmaktan çok yoruldum.
'Biz' olmaktan onur duyacağımı söylemiştim sana.
Ben 'biz olmak' kavramının benden tamamen vazgeçmek
olduğunu bilmiyordum o zamanlar.
Yine o zamanlar ben, bana asla yalan söylemeyeceğin
yalanına da çok inandırmıştım kendimi...
O zamanlar cep telefonunda 'seni boğuyorsa ayrıl o
zaman o kadından' mesajını da bulmamıştım...
O mesajı okuyunca anladım ki esas benim tek kişilik
derin ve büyük nefeslere ihtiyacım var.
O mesajı okuyunca anladım ki insan kendi eli ile
yazdığı masaldan bile mutlu sonla çıkamıyor artık...
Anladım ki sende gidecek yürek bende ise kalacak mide yok...
Seni sana ve kim bilir daha kimlere bırakıyorum.
Kendimle olmaya, yalnız kalmaya, kısacası nefes almaya gidiyorum ben.
Not: Yedek anahtar paspasın altında ve paspas da
tıpkı senin benim için olduğun gibi kapının dışında...
(Alıntıdır.)
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
No one will love you the way I do;
No one will love you;
Love you like I do; It will never be the same
aslında mektup yazmasını hiç sevmem * ama ilerde bakarsın lazım olur ** ögrenmem lazım bu işleri
sagol supergirl * ayrılık üzerine yazılmış güzel bir mektup {+} tşkler
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
Ömer Hayyam'ın dünya ve insan hallerini en kestirme yoldan anlatan bir dörtlüğü. Yıkık bir saray bu dünya dedikleri,
Gece ve gündüz atlarının durak yeri,
Yüz cemşitten arta kalmış bir dünya bu,
Yüz behram kendinin sanmış bu gökleri.