> 1 <
Kırık Link Bildir! #278308 30-12-2007 10:45 GMT-1 saat
Öcalan'ın AİHM savunması Sümer Rahip Devletinden Halk Cumhuriyetine Doğru Özgür İnsan Savunması adı altında 2 ciltlik bir kitap haline getirildi. Öcalan, kitabın 300 sayfalık bölümünde İslam'ı ve Müslümanları karalıyor. Ve sonunda ağzındaki baklayı çıkartarak, Keşke Asya'da Hıristiyanlık egemen olsaydı özlemi içinde olduğunu ortaya koyarak, Hıristiyan Batı'ya şu mesajı veriyor: Hıristiyanların emrindeyim. İşte o kitaptan Öcalan gerçeği:
SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN PKK'YA, ÖCALAN GERÇEĞİ
İmralı canavarı Abdullah öcalan'ın Marksist-Leninist bir görüşe sahip olduğu çok kez yazıldı çizildi.. Bu görüşte olan bir insanın, İslam'ın yanı sıra Hıristiyanlığa ve Museviliğe bakışı da aynı olur diye düşünüyor insan.. Peki öcalan'da da öyle mi acaba?!?
öcalan'ın 2001 yılında avukatları aracılığı ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gönderdiği sayfalar dolusu savunması, Sümer Rahip Devletinden Halk Cumhuriyetine Doğru özgür İnsan Savunması adı altında 2 ciltlik bir kitap haline getirildi. Kitap, öcalan'la ilgili merak duyulan bu soruya çok açık cevap veriyor. Marksist-Leninist görüşteki öcalan, kitabın 300 sayfalık bölümünde İslam'ı ve Müslümanları karalıyor da karalıyor. Evrim teorisine inanan öcalan, Allah'ın Arabistan tasarımı olduğu, Allah'ın 99 isminin Sümer kavramlarından ileri geldiği, Hz. Peygamber'in Hz. Hatice ile parası için evlendiği, İslamiyet'in feodalizm ihracatçısı olduğu, Namazın tiyatro olduğu, Camilerin tiyatro salonlarına dönüştürülmesi gerektiği, İslam'ın 'savaşçı bir din' olduğu, İslam'ın Kürtleri ezdiği gibi sapıkça ve iftira nitelikli görüşlerini aktarıyor. Aynı öcalan, Hıristiyanlık konusunda ise ağzındaki baklayı çıkartarak, Keşke Asya'da Hıristiyanlık egemen olsaydı özlemi içinde olduğunu ortaya koyarak, Hıristiyan Batı'ya şu mesajı veriyor: Hıristiyanların emrindeyim.
SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN HALK CUMHURİYETİNE
Piyasada bulunması hayli güç olan bu kitabın önsözü de öcalan tarafından yazılmış. Kitapta öcalan, İslam'a, Hz. Peygamber'e ve başörtülülere yönelik ağır hakaretleri ile tanınan Sümerolog İlmiye çığ gibi tarih ve uygarlık çözümlemelerinde referans olarak Sümer uygarlığını alıyor. Sorunun çözümünü bu çözümlemenin yol göstermesine bağlıyor.
EVRİM TEORİSİNİ BENİMSİYOR
Savunmasının yani kitabın başında ilk devletli toplum olan Sümerleri tanımanın kendimizi ve günümüzü tanımak olduğunu söyleyen öcalan, devletli toplumlar için önkoşul olarak gösterdiği devletleşmeden önceki toplumsal varlıklardan bahsederken, evrim teorisine inancını şöyle ortaya koyuyor: Evrim kuramının antropolojiye uygulanmasıyla, ilkel primatların insanların ilk maymunsu ataları- 60 milyon yıl önce oluştukları, 20 milyon yıl önce de iklimsel koşullar sonucu Doğu Afrika'da ilkel araçlarla iki ayağı üstüne yürüyen türün gelişme gösterdiği kanıtlanmaktadır.
"İNSAN GELİŞKİN HAYVAN TOPLULUKLARININ DüZEYİNİ YAŞIYORDU!"
öcalan'ın, Evrim Teorisi'ne inancını ortaya koyan diğer bazı ifadeleri de şöyle: Toplumsallaşma sürecinin kendi başına dünya gezegenimizin insan eliyle gerçekleşen en temel olgu olduğu bilimce kabul görmektedir. Genelde insan dışı tüm canlı varlıklarda süren doğal evrim süreci, insan toplumunda kendi kavrama ve ifadesiyle bilinçlice sürdürülmektedir. İnsan türünün Homo Sapiens türünde günümüzün dil yapısına yol açan kavrama sürecindeki sıçrama, iradeli toplum oluşumlarına sıçratma imkanı vermiştir. Yabanıl toplum aşamasında insan grupları bir nevi gelişkin hayvan topluluklarının düzeyini yaşıyordu
SAPIKLIK DİZ BOYU : ALLAH, ARABİSTAN TASARIMI
ALLAH'IN İSİMLERİNİ SÜMER'E DAYANDIRIYOR!
Evrim teorisine inanan ve toplumsallaşma sürecinin başında insanın gelişkin hayvan topluluklarının düzeyini yaşadığını ileri süren teröristbaşı öcalan, Allah'ın varlığını inkar ediyor. öcalan, AİHM'e yaptığı savunmada; Tanrı fikri, izafiyet teorisinin ilkel bir ön aşamasıdır diyor. öcalan'ın o ifadeleri şöyle: Tanrı fikrini basit totemik putlaştırma olarak görmek istemediğim ve öyle değerlendirmediğim gibi, yüceleşen, gökleşen ve giderek tekleşen tanrı fikrinin evrensel düzenin, günümüzde özel ve genel izafiyet teorisinin sembolik ve bilimsel olmayan ilkel bir ön aşaması olarak yorumlanmasının daha doğru olacağı kanısındayım.
ALLAH, ARABİSTAN TASARIMI
Bir Arabistan yarımadası tasarımı olarak Allah, yaklaşık Mö 2000'lerde bir ideolojik kimlik olarak bütün Semitik kabilelerin zihninde yer edinmektedir diyen öcalan, Ayette geçer; Ebabil kuşlarının Habeş ordusunu attığı taşlarla perişan etme öyküsü, aslında kabile güçlerinin at ve kılıçla savaşmalarının dinsel anlatımıdır iddiasında.
99 TANRI SIFATI SüMER KAVRAMLARINDAN İLERİ GELİYOR
Allah'ın 99 isminin; Sümerlerin tarihsel gelişmeye temel katkıları olarak gösterdiği yazının icadı, matematik ve takvim, devlet kurumu, yasalar, şehircilik, tapınak, kutsal aile, yazılı edebiyat gibi kavramlardan ileri geldiğini iddia ediyor. Abdullah öcalan'ın skandal görüşleri şöyle: çok sayıda kavram, kurum ve sistem, bu öğelere(yazı, matematik, aile, devlet, tapınak ) ilave edilebilir. Ama bu kısa tablo bile uygarlığın ana gövdesi ve kaynağının esasta oluştuğunu çarpıcı olarak ortaya koymaktadır. Daha sonra ilave edilenler, sınırlı ve niceliksel boyutludur; ayrıntılı bölmeler ve geliştirme faaliyetleridir. Sümerlerin kullandıkları ve çok sevdikleri bir deyimleri vardır. Buna 'me', yani 'yasa', uygarlık özellikleri demek de mümkündür. Yani gerçekleştirdikleri icatlarının farkındadırlar ve kutsal 'me'ler, 'yasa'lar olarak adlandırılmakta ve kavramlaştırılmaktadır. Şimdiye kadar bunlardan 104 tanesi sayılmış. Bu sayı daha da artacağa benzemektedir. Doksan dokuz tanrı sıfatı, bu Sümer kavramlarından ileri gelmektedir
CENNET: ÜTOPYA
Teröristbaşı Adem ile Havva'nın yaşamı gibi olayları da ütopya olarak nitelendiriyor: İlk ütopya ve destanlar Sümer kaynaklıdır. Cennet ütopyası, Adem ile Havva'nın yaşamı, cennetten kovulması, ilk Habil- Kabil kardeş kavgası ve Gılgameş'in yarı tanrı-insan kişilikli destanı yazılı olarak günümüze kadar ulaşmışlardır.
NAMAZ TİYATRODUR!
İmralı mahkumu öcalan'ın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yaptığı ilginç savunmadan alıntılarla; İslam'a ve Müslümanlara bakışını bütün çıplaklığı ile gözler önüne sermeye devam ediyoruz. önceki bölümümüzde Doksan dokuz tanrı sıfatı, Sümer kavramlarından ileri gelmektedir diyen öcalan'ın, ibadet ve camilerimize ilişkin iddiaları da yenilir yutulur cinsten değil. Teröristbaşı, farz olan namazın aslının tiyatro olduğunu iddia ediyor.
CAMİLER TİYATRO SALONU YAPILSIN
AİHM yaptığı savunmadan aktarıyoruz: Ayet ve sünnet yorumlamalarını bu temelde geliştirmek gerekir. Bununla kuru ve düzen propagandasını yapan vaaz düzenlerini kast etmiyoruz. Köklü bir reform öngörüyoruz. Camiler ve benzeri yerler o yörenin bilim sanat merkezleri rolünü oynayabilmekte, soylu tiyatro eserleri oynatılabilmektedir. Unutmamak gerekir ki namazın kendisi de ilk drama oyunlarının daha sonraki biçimidir. Namazın kendisi de genel anlamda bir tiyatrodur. Tekrarlıyorum; orucun, namazın, kurbanın, bayramların kaynağı araştırılsın. O zaman görülecektir ki, kökenleri halkların önemli mevsimsel zamanlarda yaptıkları gösterilerdir. İbadetler bu gösterilerin, tiyatronun ilk biçimlerinin daha sonra ihtiyaçlara göre dönüşmüş biçimleridir. Dönemine göre bir sosyalleşme tedbiri olan namaz, oruç, kurban ve dua törenlerinin hepsi bu temelde dönüştürülmelidir. O zaman doğuşunda bütün dinlerin kaynağındaki anlam daha iyi gerçekleşmiş olur. Bunun da en iyi yolu başta camiler olmak üzere, kutsal yerlerin halkın eğitildiği akademi ve tiyatro gibi sanatsal bir işleve kavuşturulmasıdır.
KURBAN KESİLMESİN, ORUÇ SINIRLANDIRILSIN
Arabistan'da halen 'kıble' denilen namazda yön anlayışı tanrıçaya bağlılığın bir izini teşkil etmektedir diyen öcalan'ın, farz olan kurban ve oruca ilişkin düşünceleri ise şöyle: Tam bir vahşet halini alan kurban yerine, parasıyla yoksullara ve daha hayırlı işlere fon oluşturmak yararlı olacaktır. Oruç sınırlı olarak ve nefsi terbiye amacıyla uygulanmalıdır. Velhasıl tüm ibadet uygulamaları çağın ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmelidir.
İslam doğduğu dönemin somut koşullarıyla ortadaki dinsel düşüncenin birliğini ifade etmektedir. İbadet biçimleri ise, yeni kişiliklerini güçlendirmekten başka bir anlam taşımamaktadır.
VE FİTNE: PARASI İÇİN EVLENDİ
Teröristbaşı AİHM savunmasında, Hıristiyan Batı alemine el sallamaya devam ederek, insanlığı hakka ve hakikate sevk edip dünya ve ahiret saadetlerini sağlamak üzere Allah Teâlâ tarafından gönderilen peygamberlerin sonuncusu ve alemlerin rahmeti olan Peygamber Efendimiz ve eşi Hz. Hatice'ye dil uzatmayı da ihmal etmiyor.
öcalan'ın fitne niteliğindeki ifadeleri şöyle: Hatice olmadan Muhammed'in peygamberleşmesi mümkün görünmemektedir. Yaşça Muhammed'den büyük ve ticaret kervanına sahip olacak kadar zengin ve güçlüdür. Bu durumun kadını hor gören ve kız çocuklarını diri diri ölüme terk edecek kadar erkek egemenlikli Mekke toplumunda Hatice'nin ciddi bir çelişki teşkil edeceği açıktır. Kendi başına bu azgın toplumla baş edemeyeceğine göre, Muhammed'le ilişkileri ve evliliği çok anlamlı olmaktadır. Sevginin de ötesinde Mekke resmi toplumuna karşı bir ideolojik ve politik çekirdeğin ilk nüvesi gibidir. ölünceye kadar Muhammed'in başka kadınla evlenmemesi, saygının ötesinde Hatice'nin maddi ve manevi gücüyle bağlantılıdır.
KUR'AN'A HAKARET
30 bin insanımızın ölümünden sorumlu eli kanlı terörist öcalan, Allah'ın 99 isminde olduğu gibi kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'le ilgili de dehşet verici değerlendirmelerde bulunuyor: İdeolojik kimlik düzeyinde gerçekleştirilen, Sümer mitolojisinin üçüncü büyük versiyonu, dönüşüm geçirmiş biçimidir. İslam dogmatizminin hangi lanetli çıkarlara büyük maske yapıldığını açıklığa kavuşturmak, temel bilimsel görevimiz olmaktadır.
KUTSAL KİTAPLAR BİR EDEBİ KAYNAK HALİNE GETİRİLMELİ
öcalan, bütün kutsal kitapların bir edebi kaynak haline getirilmesi de istiyor: Hem çok geciktirilen dindeki reformasyonu sonuçlandırmak, hem de daha önemli olan özgür bireye yol açmak için, dini dogmayı tümüyle çözen hamleyi başarmalıyız. Bunun yolu bütün kutsal kitapları bir edebi kaynak olarak değerlendirmek, sosyolojik ve ahlaki çözümlemelerle özgür bir ahlaka doğru dönüşümden geçirmektir. Bireye dayatılan bir dogma olmaktan kesin çıkarmak gerekir.
İSLAMİYET'E SALDIRI: İSLAMİYET FEODALİZM İHRACATÇISIDIR
Türkiye'de Kürt halkının kurtuluşu için mücadele ettiğini savunan Abdullah öcalan, Hıristiyan Batı'da olduğu gibi İslam'ın 'savaşçı bir din' olduğunu iddia ediyor.
Amiyane tabirle İslamiyet en iyi feodalizm ihracatçısıdır diyen öcalan, şöyle devam ediyor: Zaten tüccar, esnaf ve çiftçi dini olması da bu rolünü kışkırtmaktadır. Cihad anlayışının bu kadar yüceltilmesi ve bir işgalden başka bir anlamı olmayan fetih yöntemlerinin kutsanması, ölürse şehit olma ve doğrudan cennete gitme, gazi olarak kalırsa ganimetten en çok pay alma, bu feodalizm ihracatçılığıyla yakından ilgilidir.
İSLAM HALEN BİR MUAMMADIR
öcalan tüyler ürperten görüşlerini açıklamaya devam ediyor: Hıristiyanlığın gücü tüm köleci tortuları temizleyemeden İslamiyet çıkışı gerçekleşecektir. İslamiyet de tıpkı Hıristiyanlık gibi daha gecikmiş olarak, aynı tek tanrılı dinlerin izinde, özellikle Asuri kökenli Nestori rahipleriyle Yahudi kabilelerin etkisi altında, bedevi Arapların son büyük patlaması olarak şekillenerek Muhammet şahsında son peygamberini yaratmış ve tarihin güçlü kaldıraçlarından biri rolünü oynamıştır. Halen İslam'ın ne tür bir kişilik yarattığı anlaşılamamaktadır. Daha çok askeri yönü ağır basan bir eylem dini olarak anlatılmakta, ideolojik ve sosyal kimliği ise karanlıkta kalmaktadır. Ne kadar tersi iddia edilse de, İslam halen bir muammadır.
"GÜNÜMÜZÜN ALLAH'I BİLİMİN ÖZÜDÜR"
Bazıları 'Allah nerede kaldı' diyebilir. Onlara da şunu baştan beri söylüyorum; Sümer rahiplerinin tasarladıkları düşünce kimlikleri olarak sosyal gelişmeyle sürekli gelişmişlerdir. İbrahim'in 'EL'i güçlenmesi gereken kabilesidir. Musa'nın Yehova'sı birleşmesi gereken İsrail, Yahudi kavmidir. İsa'nın Rabbi, o dönemin ezilenlerinin ilkel din ve vicdan sentezidir. Muhammed'in Allah'ı ana kabilelerin birleşerek güçlenmesi ihtiyacını ifade eder. Bedevi kabilelerinin ortak tasavvurudur, birleşmiş Arap kabile gücüdür. Her topluluk kendini güçlendirdiği oranda, kendi Allah'ını yeniden tasarlamaktan geri durmamıştır. Tarihsel ve toplumsal gerçeklik budur. Günümüzün Allah'ı ise bilimin özüdür.
SONUNDA AĞZINDAKİ BAKLAYI ÇIKARIYOR
Marks ve Hegel hayranı olan öcalan, Musevilik ve Hıristiyanlığı İslam'dan üstün tutuyor. İslam'ın Kürtleri ezdiğini ileri sürüyor.
İslam'a, Kur'an'a, Hz. Peygamber'e ilişkin görüşlerini aktardığımız teröristbaşı öcalan'ın, İslam düşmanı olan komünist ideolojinin kurucusu Marks ve Hegel hayranlığı dikkat çekiyor. öcalan AİHM savunmasında aynen şöyle diyor: Şüphesiz tarihin doğru yorumlanmasında Marks ve Hegel'in yöntem anlayışları büyük önem taşır, bunlar geçerliliklerini de yitirmiş olmaktan hâlâ uzaktır.
MUSEVİLİK VE HIRİSTİYANLIĞI İSLAM'DAN ÜSTÜN TUTUYOR
öcalan Musevilik ve Hıristiyanlığı da İslam'dan üstün tutuyor: Yahudi ve Hıristiyanlık sürekli değişim geçirmişlerdir. Onların elindeki reform süreklidir. Bilimin kesin öncülüğü altında gelişmektedir. Bundan da ne kadar kazançlı çıktıkları bilinmektedir. İslamiyet başta olmak üzere benzer konumda olan geleneklerde ise, bir kelime değişikliği halen en büyük günah diye işlenebilmektedir. Bu durum zihni yapıyı korkunç bir biçimde tutsak etme oyunudur. Tarihte yaratıcı peygamberler de dahil hiç kimse ve dönem için din bu denli yozlaştırma aracı olmamıştır. Din bu biçimiyle kutsallık adına tarihinin en gerici ve lanetli konumuna düşürülmüştür.
KEŞKE ASYA'DA HIRİSTİYANLIK EGEMEN OLSAYDI
Abdullah öcalan, Keşke Asya'da Hıristiyanlık egemen olsaydı şeklindeki sözleriyle de İslam düşmanlığının nedeninin ipuçlarını veriyor: Avrupa'da olduğu gibi Asya'da da daha aydın bir kilise ile Hıristiyanlık kurumlaşıp egemen olsaydı, acaba tarih nasıl gelişirdi? önce Mani'nin, ardından Süryani rahiplerinin önderlik ettikleri aydınlanma ve yeniden uygarlaşma şansını yitirmekle Mezopotamya'nın çok şeyi yitirdiğine insanın inanası geliyor.
İSLAM KÜRTLERİ EZİYOR
Ortadoğu'nun zihniyet yapısına musallat olan temelsiz ütopyacılığın parçalanması gerekir. Ortadoğu kültüründe çok güçlü olan dogma ve ütopya gericiliğini kırmadan, rönesansı gerçekleştirmek mümkün değildir diyen öcalan, AİHM savunmasının dinlerle ilgili ifadelerinin sonlarına İslam'ın Kürtleri ezdiği yönündeki iddiasıyla da gerçek niyetini tüm çıplaklığı ile ortaya koyuyor: İslam dini ve milliyetçilik Araplar, Farslar ve Türkleri millilik ve ulus olarak güçlendirip devletleştirirken, Kürtlerin asimilasyonunda ve ezilmelerinde temel rol oynamıştır.
(Ferit Ağaoğlu - habervaktim)
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu