Faziletliydik: Kimsenin malina, mulkune goz dikmezdik. Kimsenin namusuna yan bakmazdik. Hirsizlik nedir bilmez, dilenciligi meslek edinmez, kimseyi de kucumsemezdik.
Durusttuk: Bir zamanlar Londra Ticaret Odasi’nin en gorunur yerinde su mealde bir tavsiye levhasi asiliydi: "Turklerle alisveris et, yanilmazsin."
Itibarliydik: Bir zamanlar Hollanda Ticaret Odasi’nin toplantilarinda oylar esit cikinca Osmanlilarla alisverisi olan tuccarin oyu iki sayilir, onun dedigi olurdu.
Cevreciydik: Kurak gunlerde ucretle adamlar tutup sokaktaki ulu agaclari sulatir, gocmen kuslarin yorgunluk atmasi icin sacak altlarina kus saraylari yapardik.Bunlara oyle cok ornek var ki, saymakla bitmez.
Harama el surmezdik: Fransiz muellif Motray, 1700’lerdeki halimizi soyle anlatiyor:"Turk dukkânlarinda hicbir zaman tek meteligim kaybolmamistir. Ne zaman bir sey unutsam, hic tanimadigim dukkâncilar arkamdan adam kosturmuslar, hatta birkac kere Beyoglu’ndaki ikametgâhima kadar gelmislerdir.
"Medeni idik: Ingiliz sefiri Sor James Porter ise, 1740’larin Turkiye’si icin sunları soyluyor:
"Gerek Istanbul’da, gerekse imparatorlugun diger sehirlerinde hukum suren emniyet ve asayis, hicbir tereddude imkân birakmayacak sekilde isbat etmektedir ki, Turkler cok medeni insanlardir.
"Dosdogruyduk: Fransiz generallerden Comte de Bonneval ise, su hukmu Haksizlik, murabahacilik, inhisarcilik ve hirsizlik gibi suclar,Turkler arasinda mechuldur... Oyle bir durustluk gosterirler ki,insan cok defa Turklerin dogruluklarina hayran kalir."
Hirsizlik nedir bilmezdik: Fransiz muellif Dr. Brayer, 1830’larin Istanbul’unu getiriyor onumuze:
"Evlerin kapisinin soyle boyle kapatildigi ve dukkânlarin cogunlukla umumî ahlâka itimaden acik birakildigi Istanbul’da her sene azami bes-alti hirsizlik vak’asi gorulur."
Ubicini Dr. Brayer’i soyle dogruluyor:
"Bu muazzam payitahtta dukkâncilar, namaz saatlerinde dukkânlarini acik birakip camiye gittikleri ve geceleri evlerin kapisi basit bir mandalla kapatildigi halde, senede dort hirsizlik vakasi bile olmaz.Ahalisi sirf Hiristiyan olan Galata ile Beyoglu’nda ise hirsizlik ve cinayet vak’alari olmadan gun gecmez."
Naziktik: Edmondo de Amicis isimli Italyan gezgini, yine 1880’lerin "biz"ini anlatiyor bize:"Istanbul Turk halki Avrupa’nin en nazik ve en kibar insanlaridir.Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi nadirattan isitilir. O kadar musamahakârdirlar ki; ibadet saatlerinde bile camilerini gezebilir, bizim kiliselerde gordugunuz kolayligin cok fazlasini gorursunuz."
Cihana ornektik: Turkiye Seyahatnâmesi’yle meshur Du Loir’un 1650’lerdeki hukmu soyle:"Hic suphesiz ki, ahlâk bakimindan Turk siyasetiyle medeni hayati butun cihana ornek olabilecek vaziyettedir."
Sefkatimiz yalnizca insana yonelik degildi, hayvanlari, hatta bitkileri bile kapsiyordu.
Hayata karsi saygiliydik: Bu konuda dilerseniz Elisee Recus’u dinleyelim, bize 1880’lerdeki halimizi anlatsin: "Turklerdeki iyilik duygusu hayvanlari dahi kucaklamistir. Bircok koyde esekler haftada iki gun izinli sayilir... Turklerle Rumlarin karisIk olarak yasadigi koylerde ise bir evin hangi tarafa ait oldugunu kolaylikla anlayabilirsiniz. Eger evin bacasinda leylekler yuva yapmissa, bilin ki o ev bir Turk evidir." (Kucuk Asya, c. 9)
Hayirseverdik: Comte de Marsigli’yi tekrar dinleyelim:
"Yazin Istanbul’dan Sofya’ya giderken daglardan anayol uzerine inmis koylulerin yolculara bedava ayran dagittiklarina sahit oldum." Ayni muellif, ceddimizin hayirseverlikte fazla ileri gittikleri kanaatindedir. Soyle diyor: "Fakat sunu da itiraf etmeliyim ki, bu dindarane hareketlerinde biraz fazla ileri gitmektedirler. Iyiliklerini yalniz insan cinsine hasretmekle kalmayip, hayvanlara ve hatta bitkilere bile tesmilederler."Bu tespiti, Islâm ve Turk dusmani avukat Guer misallendiriyor:
"Turk sefkati hayvanlara bile samildir" dedikten sonra su ornegi zikrediyor:
"Hayvanlari beslemek icin vakiflar ve ucretli adamlari vardir. Bu adamlar sokak baslarinda sahipsiz kopeklere ve kedilere et dagitirlar... Sokaktaki agaclarin kurakliktan kurumasini onlemek icin bir fakire para verip sulatacak kadar kacik Muslumanlara bile rastlamak mumkundur..."
"Kacik"ligin kaynagini da veriyor adam:
"Bircoklari da sirf azad etmek icin kusbazlardan kus satin alirlar.Bunu yapan bir Turk’e bir gun yaptigi isin neye yaradigini sordum.Kucumseyerek bakti ve su cevabi verdi: Allah’in rizasini tahsileyarar."
Galiba gecmisimizden uzaklasmak bize cok pahaliya patladi.Yahya Kemal Beyatli’nin bir tespitiyle yazimizi noktalayalim:
"Eski Turklerin bir dini hayatlari vardi, dini hayatlari oldugu icin de cok seyleri vardi; yeni Turklerin de dini hayatlari oldugunda cok seyleri olacak."