> 1 <
Kırık Link Bildir! #284653 04-02-2008 12:42 GMT-1 saat
İslâmın şefkat güneşi dünyayı aydınlatmadan önce kadınlar çok perişan haldeydiler. Başta Araplar olmak üzere, insanlık kız çocuklarını ve kadınlarını çok hor görürdü. Onları bir insan olarak kabul etmez, bir eşya gibi de er biçer, alıp satarlardı. Arapların yanında kadının hiçbir sosyal hakkı yoktu. Onları şefkat ve merhametten yoksun kıldıkları gibi, mal ve mirastan da uzak tutarlardı.
Peygamberimizin bütün insanlı ı kuşatan şefkat ve merhameti kısa zamanda kadınlar üzerinde de görülmeye başladı. Onları insanların ayakları altında ezilmekten kurtararak o kadar yüceltti ki, "Cennet anaların ayakları altındadır" buyurarak, Cennete girmeyi annelerin rızalarıyla eş tuttu.
Kadınlara iyilik yapmanın, onlara şefkatli davranmanın, imanın bir alâmeti oldu unu beyan ederek bu meseleye büyük önem verdi.
"Kim Allah'a ve âhiret gününe iman etmişse, komşusuna eziyet etmesin. Kadınlara da iyili i tavsiye ediniz. Çünkü onlar kaburga kemi inden yaratılmıştır. Kaburganın en e ri tarafı da üst tarafıdır. Onu do rultmak istersen kırarsın. Oldu u gibi bıraktı ın takdirde de daima e ri kalır. Bunun için, kadınlara her zaman iyili i tavsiye edin" mealindeki hadis-i şerifle Peygamberimiz, kadınların hem maddî yapılarını, hem de ruhsal durumlarını ifade ederek, onlara anlayışlı davranmayı, kusur ve e riliklerine tahammül edip sabır gösterilmesini tavsiye etti.
Peygamberimiz bizlere bu tavsiyeyi yaparken, kendisi de söylediklerini en güzel şekilde uyguluyordu. Bir ihtiyaçları olur veya bir şey ö renmek isterlerse mü'min kadınları reddetmez, ihtiyaçlarını karşılar, sorularına cevap verir, erkeklerle hiçbir ayırım gözetmezdi.
Peygamberimizin etrafında her zaman erkek Sahabîler toplanıyor, sohbetinde bulunuyorlardı. Fakat mü'min kadınlar bu nimetten mahrumdular. İçlerinden bir temsilci seçtiler, Peygamberimize gönderdiler ve bir gününü de kendilerine ayırmasını istediler.
Peygamberimiz bu teklifi kabul etti ve hanımların dileklerini yerine getirerek, bir gününü de onlarla sohbet için ayırdı.
Peygamberimiz özellikle yaşlı kadınların kalplerini kırmaz, hatıralarını hoş tutardı. Davet ettikleri zaman reddetmezdi.
Bir seferinde Hz. Enes'in büyükannesi Peygamberimizi yeme e davet etti. Peygamberimiz de daveti kabul ederek evlerine gitti. Kadınca ızı sevindirmek için de ona namaz kıldırmak istedi. Kendisi imamlı a geçti, Hz. Enes, büyükannesi ve kölelerinin meydana getirdi i bir cemaate iki rekât namaz kıldırdı.
Yola çıkıldı ında kafilede kadınlar varsa Peygamberimiz onların rahat etmesi için her türlü tedbiri alırdı.
Bir sefer esnasında Enceşe adında Habeşistanlı güzel sesli bir köle, vezinli ve kafiyeli şiirleri makamla söylüyordu. Böylece develer daha hızlı yürüyordu. Develerin hızlı bir şekilde yürümesi üzerine kadınların rahatsız oldu unu fark eden Peygamber Efendimiz Enceşe'yi ikaz etti:
"Ey Enceşe, cam şişelerin hayvanlarını yavaş sür!"
Kadınlar zayıf ve nazik oldukları için Peygamberimiz onları cama benzetmişti. Onların incinmesine, acı duymalarına gönlü razı olmuyordu.
Peygamberimiz kendi hanımlarına da çok nazik davranır, hiçbir şekilde kalplerini kırmazdı. Başta Hz. Âişe validemiz olmak üzere bütün hanımları, Peygamberimizin evde çok sakin, halim ve mütevazı oldu unu söyleyerek, onu her yönüyle mükemmel bir aile reisi, merhametli bir koca, şefkatli bir baba olarak anlatırlar.
"Sizin en hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olandır. Ben kadınlara iyi davranma bakımından sizin en hayırlınızım" buyuran Peygamberimiz, kadınlara anlayışlı davranmayı tavsiye etmektedir.
Peygamberimiz ev işlerinde de hanımlarına yardımda bulunurdu. Koyunları sa ması, ev süpürmesi, elbisesini ve ayakkabılarım tamir etmesi, deveyi yemlemesi, çocuklarla ilgilenip ihtiyaçlarını görmesi, hep onun bu merhamet ve şefkatinin neticesi de il midir?
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu