> 1 <
Kırık Link Bildir! #284756 05-02-2008 01:14 GMT-1 saat
Hz Muhammaed Mustafa s.a.v. Efendimizi,
her ciheti ile anlatmamız elbette mümkün degildir.
Peygember Efendimizin, putlara tapan,
kendi öz evladını diri diri gömebilen,
her türlü kötülügü kılı kıpırdamadan işleye bilen bir toplulugu,
Allah cc ve Rasülünün emri ve yasaklarına riayette kıl kadar taviz vermeyen
bir cemiyet haline getirmekte takip ettigi usulleri,
maddeler halinde izah etmeye çalışalım.
Ancak takdir edersiniz ki,onu bir yönüyle dahi olsa,
kamilen anlatmak mümkün degildir.
Bunun için izahlarımız,
belki de sahili olmayan denizden bir damla olacaktır.
1- Her şeyden evvel sevgili Peygamberimiz s.a.v. talim ve terbiyede
son derece müşfik ve merhametli idi.
Huzurunda bulunan herkese deger verirdi.
Ashab-ı Kiramdan Muaviye Bin Hakem Es- Sülemi şöyle anlatıyor;
Ben Rasülüllah Efendimiz ile beraber namaz kılıyordum.
Cemaatten biri hapşırınca "Yerhamükallah" dedim.
Cemaatten bana fena şekilde baktılar.
Ben de " Vay evladını kaybeden annemin haline ! Helak oldum" dedim.
Cemaat ellerini dizlerine vurarak beni susturmaya çalışıyorlardı.
Bende sustum. Peygamberimiz namazı bitirince beni çagırdı.
Annem babam ona feda olsun !
Ondan önce de ondan sonra da ögretmek cihetinden,
daha güzelini görmedim.
Beni ne azarladı, ne dövdü, ne de kötü söyledi.
"(Sadece) Bu namazdır (Ey Muaviye) namazın için de
insan kelamından birşey konuşulmaz.
O ancak Tesbih, tekbir ve Kur'an- ı Kerim okumaktan ibarettir."
Buyurdu.
2- Agır agır konuşur, mühim kelimeleri ve cümleleri tekrarlar,
konuşmasını bıkkınlık verecek kadar uzatmazdı.
Mübarek dili sussa, hali ile irşad ve terbiye ederdi.
Hz Aişe validemiz;
"Rasülüllah a.s. sizin konuştugunuz gibi peş peşe ve çabuk konuşmazdı.
Açık, seçik ve dinleyenlerin hıfz edecegi şekilde (agır agır) konuşurdu" buyurmuşlardır.
3-Mukteza-ı hale münasip, vaziyete uygunşekilde konuşur, herkeze her şeyi anlatmazdı.
Ebu Hüreyre r.a. şöyle buyurur;
"Ben Rasülüllah'dan iki kap (dolusu ilim) ögrendim.
Onlardan birini (herkese) yaydım. Digerini ise yayıp (açıklasaydım)
şu bogaz kesilirdi.
4- Bazen karşılıklı sual cevap tarzında konuşur, muhatabı
akli muhakemeye sevk eder, mukayese,teşbih, mizah,
tergip ve terhip ile talim buyurur, ögretir;
zaman zaman da imtihan ederdi.
5- Sözlerini yemin ve tekrar ile kuvvetlendirir,
mühim şeyleri söyleyeceginde oturuşunu ve tavrını degiştirir,
bazen bir nidayı tekrar ederek, muhatabı ikaz eder,
bazen muhatabın elini tutup anlatırdı.
Bir Hadis-i Şerifde:
Vallahi iman etmiş olamaz.Vallahi iman etmiş olamaz.
Vallahi iman etmiş olamaz.
Ya Rasülallah ! (Kim iman etmiş olamaz?) denilince;
Şerrinden komşusunun emin olmadıgı kimse, buyurdu.
Peygamber Efendimiz a.s. üç defa:
Ben size günahın en büyügünü haber vereyim mi? buyurdu.
"YaRasülallah haber ver", dedik.
Peygamber Efendimiz A.s.;
Allah cc ' ye şirk koşmak,ana baba ya eza etmek.Peygamberimiz a.s. bunları söylerken bir şeye dayanmış vaziyette idi.
Hemen dogruldu ve oturdu.
Dikkat ediniz !Bir de yalan söz ve yalan yere şahidliktir, buyurdular.
Ve son cümleyi tekrar etmeye devam ettiler.Hatta sukut etmeyecek,
(son cümleyi tekrar etmeye devam edecek) zannettik.
6-Peygamberimiz a.s. zaman zaman, öfkelenir,
vaziyet bunu icap ettigi için ashabını bu yolla talim ve terbiye ederdi.
Ebu Hüreyre r.a. şöyle anlatır;
Peygamberimiz a.s. yanımıza geldi.Biz kader mevzuunda konuşuyorduk.
Peygamberimiz a.s. öfkelendi.(Mübarek) yüzleri kızardı.
Hatta yüzü nar tanesi yarılmış gibi bir hale geldi ve buyurdu ki:
Sizler bunun ile mi emir olundunuz? veya ben size bunun için mi gönderildim?
Sizden evvelkiler (Beni İsrail) bu iş hakkında münazaa ettikleri için helak oldular. Ben kader Mevzuunda münakaşa etmemenizi size vacip kılmıştım.
7-Kendisine verilen teblig vazifesini yerine getirmekte
bütün gayretini ortaya koyardı. Bu hususta hiç bir güç ona mani olamamıştır.
İşte Ahir zaman Nebisinin talim ve terbiye usulünden
sayabildigimiz bir kaç madde. Ve işte vazifesi peygamber vazifesi olanların
örnek alacagı usuller.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu