Kırık Link Bildir! #288784 01-03-2008 17:58 GMT-1 saat
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Çivi çiviyi söker
Sıcakladığımı söyledim, çay verdiler. "Bu ne be, isilik olacam, yıkılın" dedim, "Çivi çiviyi söker" dediler. Laf çok hoşuma gitti. Ben de hayat felsefesi olarak belirledim bunu. 35 derecenin altında bi taraflarımdan terler damlarken ve pantolonumun arkasında koyu renkli kalp silüeti oluşmuşken küçük bir rüzgarın içimi titretmesiyle karar verdim. Çiviyi çiviyle sökecem, hayat felsefem olacak bu benim.
___________________________________________________________________________________________________________________________
Sokakta kavga vardı, iyilik yapıp ayırayım dedim. Sıcakta birbirini yemesin yavrucaklar. Çiviyi çiviyle sökmek için gözüme kestirdiğim 15li yaşlardaki ergen delikanlıya kafa attım. Kavga eden ergen arkadaşlar, hormonların kendilerine verdiği asabiyet ve cesaretle bana daldılar. Zor kaçtım ellerinden, izimi kaybettirdikten sonra sokağın başında dinlenirken parçalanmış kıyafetler içinde olan beni dilenci sandılar. 7 ytl topladım yarım saat uyuyarak. Sevdim ben bu işi biraz. Sökecem o çivileri...
___________________________________________________________________________________________________________________________
Tuvaletim gelmişti. Karın ağrısından duramaz oldum. O an aklıma geldi. Çivi çiviyi söker. Tuvalet aramak yerine o an gözüme ilişen eczaneden müshil aldım. Çivi çiviyi sökecekti ve söktü. Pantolonun rengi 3 dakika içinde nasıl değişebilir öğrenmiş olduk. Etraftaki insanlar benden kaçarken ben ise bulduğum gölgede mayıştım. Esnaf rahatsız olmuş olacak ki itfaiye çağırmışlar. Beni yıkadılar. Hem temizlendim hem de serinledim. Ehehuhe çivi çiviyi söküyo gibi sanki.
___________________________________________________________________________________________________________________________
Efendi efendi yürürken arkamdan 2 tane köpek gayet aleni bir şekilde beni kovaladılar. Refleks olarak kaçtım. Sonra ben de kovalarım onları dedim. Dönüp kovalamaya başladım. Biri sokak arasına girdi, diğeri kaçmaya başladı. Durmadan koştum ve onun bana yapmak istediği gibi üstüne atlayıp bacağını ısırdım. Köpek ciyaklarken sırtımda bir yanma hissettim. Yo yo sıcaktan değil bu. Kızılcık sopalı bir kadın sırtımda sopasını kırmıştı. "Bırak ulan köpeği pis manyak" dedi bana. Aldı köpeği ve güneşin battığı yöne doğru gitti. Çiviyle çiviyi söktüm yine, köpeklerin beni kovalamasından aynı taktikle kurtuldum.
___________________________________________________________________________________________________________________________
Gayet kalabalık bir günde babamın arabasını alıp işlerimi halletmeye gittim. Normalde 10 dakikamı almayacak yolun ancak üçte birindeyim ve 2 saat 15 dakika geçti. Trafikte bir açılma hissettim ve hemen heyecanla gaza bastım, 12 cm ilerlemiştik. Freni kökleyince arkadaki tamponu indirdi. Kapının kolunu tuttum ve gözlerimi yamultarak çıkmayı planlıyordum ki çivi çiviyi sökeri bi türlü yaşam tarzı haline getiremediğimi farkettim ve kendimden utandım. Kapıyı kapadım ve geri geri gittim. Tampon düştü ama bana çarpan adam biraz ürkmüş olacak ki yer verdi. Aramız açılınca ileri gittim. Sonra geri viteste gazı kökledim. Yaklaşık 5 seferde arkadaki arabanın motorunu durdurmayı başardım. Sonra polis geldi. Millet bize b.k atıyo. Dedim şu durakta bekleyen teyze yaptı, şu zibidi de yardım etti. "Üstüme iyilik sağlık ayol" diyip kaçtı teyze elindeki poşetleri bırakarak. Çiviyle çiviyi söktüm. Polise geldi sıra. Sordu ne oldu diye. Arkamdaki arabanın sahibi şahıs pek bişey diyemedi, ben de diyemedim ama suç ona kaldı. Arkadan çarpan suçluydu çünkü. Bana da biraz ceza yazdı ama hasarı karşı tarafa vermedi polis. İkiniz de kendiniz ödeyin dedi. Eve gidince anahtardan bir daha görüşmemek üzere ayrıldım. Ama çivi çiviyi sökmüştü sonuçta. Ayrıca yaya olduğum için trafikte beklemeyecektim artık. Çivi çiviyi söker...
___________________________________________________________________________________________________________________________
Kışın, gezmenin ayrı bir maharet istediği günlerden bir gündü. Hamile penguenler gibi yürürken 20 metrede bir kaymaktan imanım gevremişti. Sinirle eve döndüm. Evden altı dümdüz yazlık ayakkabımı giydim. Bi çıktım "fiyuuuu". Sürekli kayıyorum. Bir kaç kere düştüm. Bir kaç kez de çivi çiviyi söker babında kendim atladım. Sonra düşe kalka öğrendim. Çok güzel kayarak geziyordum. Hem yorulmadım, hem eğlendim, hem de hızlı bir şekilde hareket ettim. Bir kez daha bu hayat felsefesini edindiğim için öksürdüm. Çünkü tam onu düşünürken gıcık tutmuştu.
___________________________________________________________________________________________________________________________
Eve döndüm. Ayaklarımın yazlık ayakkabılar yüzünden kızardığını anladım. Çiviyle çiviyi sökecektim. Bulduğum kovaya buz ve musluktan su doldurdum. Ayaklarımı yerleştirdim. İlk başta biraz ağrı verse de 1 saatin sonunda hiçbir şey hissetmemeye başladım. Uyuya kalmışım. Gözümü açtığımda hastanedeydim. Başım biraz dönüyordu, gözlerimi zor açıyordum. Ayaklarımda donma meydana gelmiş ve kangren olmak üzereymiş. Zor kurtarmışlar. Hemşireye kafamı kaldıramadığımı söyledim. O da "narkozdan" dedi. "O zaman biraz daha getir de ayılayım" dedim...
Çiviyi çiviyi n.h söker
___________________________________________________________________________________________________________________________
Alıntı.
Ömer Hayyam'ın dünya ve insan hallerini en kestirme yoldan anlatan bir dörtlüğü.
Yıkık bir saray bu dünya dedikleri,
Gece ve gündüz atlarının durak yeri,
Yüz cemşitten arta kalmış bir dünya bu,
Yüz behram kendinin sanmış bu gökleri.