> 1 <
Spr[q]rLL
¢ıqLk ¢ıqLıa yanLnzM
Binbaşı
2722 ileti
Yer: ҸסҜłưҜ
İş:
Kayıt: 01-08-2007 00:57
İş:
Kayıt: 01-08-2007 00:57
Kırık Link Bildir! #303974 05-06-2008 09:16 GMT-1 saat
El değmemiş alfabeler buluyorum
Sana ne desem az şimdi
Biliyorum
Çünkü seni yazmak bir bakıma geceye güneş katmaktır
Nasıl gün dökümü yapılır ki bir mucizenin
Gözlerinin dünü bugünü nasıl anlatılır
Ama denemeli tekrar
Kelimelerle birleşip kadere muhalif olunmalı
Hep merak etmişimdir
Tanrı bir gün yazdıkları için telif hakkı talep edecek mi bizden?
Evet hileli bu soru ve yanıtsız
Kış aylarından sayılma gayretindeki bir Ekimdi
Takvimler ise kararlıydı güzü göstermekte
Hatayı kabullenmek gerekti
İlk gözyaşın Akdeniz'in avucuna düştüğünde
Değişti yanık tenli şehrinin anatomisi
Hüzün hâkimdi artık haritaların güneyinde
Kabir meleğinin iki(z) düşünden biriydin sen
Adım yazılmalıydı senin isim bilekliğine
Göz bebeklerimiz beşik kertilmiş
Ve efsunlu esmerliğin
Tarihime kazınmış olacaktı böylece
Anlıyor musun?
Bisiklet özlemiydi çocukluğun
O küçücük ellerinle
Mandalina ağacına adaklar asarken
Yaşama dair bütün umudun
Parmaklarının arasından kaydı
Sen inatla sadık kaldın hikâyene
Baban en sevdiğin masal kahramanıydı
Uçan balonlarla kapıdan içeri girdiğinde
Eteklerin zil çalardı hani
Anımsıyor musun?
Hayatın kıyısından geçerken
Ayaküstü bozgunlara uğruyordun
Köşene çekildin sonra
Daima kaybeden tarafta yer almayı seçtiğinden
Mağlubiyeti benimsediğini sanmıştı Tanrı
Oysa kaderinin şah damarına hepatit bulaşsa da
Yaraların sırasıyla kanardı
Kutsal tapınağına hain saldırılar düzenlenirken
Belki darbelerle sendeledin ama
Harcına özgürlük kattığın duvarların asla yıkılmadı
Aksıyor musun?
Ben, uçurumun kenarına tutunan o yeşil uçurtma
Kurşungeçirmez yüreğim
İpin ucunu kaçırmış bir sevday(l)a oyalanırken
Ne koparsam kardı göğün gönlünden
Gökyüzümdeki her fert kardeşti
Yoksa rüzgârla bu kadar iyi anlaşabilir miydi saçlarım
Buluttan nem kapar mıydı gözlerim
Alnımda soluklanır mıydı yıldızlar ya da
Haklıydın yaşadıklarımız bizi bir araya getirmişti
İyisiyle kötüsüyle
Tanıştığımızda ikimiz de hayli vakitsizdik
İlmekleri çözülmüş eldivenler gibiydi
Sık dokunulmamış yalnızlıklarımız
Birbirine seyir halindeki iki isli şehirdeydik
Kim ne bilsin kaç misli kederdeydik
Aynı cümlenin öğeleri olmamız bile muhtemel değilken
İmkânsızlığa yol verdik birlikte
Benzetmeler yavan dursa da üzerinde
Ellerim vazgeçmezdi seni şiirleştirmekten
Sesli harflerimle uyandırırdım sessiz güzelliğini
Günaydınlaşırdık keşfettiğim dille
Dudak payı bırakılmamış aşklardandı bizimki
Gülüşlerimizin sıcaklığında demlenirdi çayımız
Ağlıyor musun?
Adam;
Cennet bahçelerinde gezinen tek zebaniyim
Aklım fikrim Arafta!
Seninle dolu dolu bir sensizlikteyim
Keza yokluğun da sana ait
Şimdi bu kıyamet senaryosunda
Sensizlik.Benim.Ahir.Zaman.Sevgilim
Kadın;
Gel de benim gözlerimle bak kendine
Beni içinde koyduğun yeri göster
Yerimi bileyim!
Adam;
Tetiğine kazayla basılmış bir kurşunsun sen
Ya da yayın daha fazla tutamadığı bir ok
Zararı yok! Ben ölürüm
Hem ne götürür ki ecel benden
Olsa olsa kimsesizliğimi yitiririm en çok
Pervasız bir şubat gecesinde
Güneş karanlıktan önünü göremezken
Işığın kaynağına inmiştik biz seninle
Omuzlarımızda biriken yağmurların eşliğinde
Bir yağmış bir dinmiştik
Aynalar hafızalarını tazelerken
Vücutlarımızı saran mum kokulu gölgelere
Bir dokunup bin ah işitmiştik
Sen ve ben
O mucizevî şubat gecesinde
Ete kemiğe bürünmüştük!
alıntıdır
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
No one will love you the way I do;
No one will love you;
Love you like I do;
It will never be the same
No one will love you;
Love you like I do;
It will never be the same