> 1 <
Kırık Link Bildir! #305970 25-06-2008 07:25 GMT-1 saat
Fethullah Gülen hakkında 28 Şubat sürecinin ardından açılan davada önce Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi beraat kararı verdi. Ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi, beraati oybirliğiyle onadı. Son sözü dün Yargıtay Ceza Genel Kurulu söyledi. Beraate yapılan itirazı reddeden Kurul, 'suçlamaları kanıtlayacak hiçbir delil yok' tespitini paylaştı.
Fethullah Gülen hakkında 8 yıl önce hukuki açıdan tartışmalı bir şekilde açılan dava, beraatle sonuçlandı. Önce Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, ardından da Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin oybirliğiyle aldığı beraat kararı dün Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gündemine geldi. Başsavcı'nın itirazını görüşen en üst yargı mercii, Gülen'in devlet aleyhinde hiçbir faaliyeti olmadığına hükmetti. Beraat ve onama kararlarını hukuka uygun bulan Kurul, suçlamaları kanıtlayacak hiçbir delil bulunmadığının altını çizdi. Karara karşı başkaca itiraz ya da temyiz yolu bulunmuyor. Böylece, belli çevrelerin maksatlı bir şekilde gündemde tutmaya çalıştığı iddiaların doğru olmadığı yargı kararıyla da tescil edildi.
Hoşgörü ve diyalog çalışmalarının yanı sıra yurtdışındaki Türk okullarının açılmasını teşvik eden Gülen hakkındaki davayı dönemin DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel açmıştı. Önce idam istemiyle soruşturma başlatan Yüksel, daha sonra önyargılı yorumlardan oluşan bir iddianame hazırlamıştı. 'Laik devlet yapısını değiştirerek yerine dinî kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurmak' iddiasına dayanan yargılama, 8 yıl sürdü. Davanın kesin karara bağlanmasını "Olması gereken bir karar." sözleriyle değerlendiren Gülen'in avukatı Abdulkadir Aksoy, "Müvekkilimin isnat edilen suçları işlemediği yargının en üst kademesince de tespit edilmiştir." dedi.
Beraat kararında süreç, avukatlarının Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin kararına itirazı ile başladı. Avukatlar, DGM'nin 4616 sayılı kanuna dayanarak verdiği 'kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi' kararının kaldırılmasını istedi ve yeniden yargılanma talebinde bulundu. Fethullah Gülen'in yeniden yargılanma talebi kabul edildi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 5 Mayıs 2006'da Emniyet Genel Müdürlüğü'nün Gülen'in 'Terörle Mücadele Kanunu'na (TMK) aykırı sayılabilecek faaliyetinin bulunmadığı' görüşünü de dikkate alarak oybirliğiyle beraat kararı verdi. Ancak, duruşma savcısı, beraat kararına itiraz ederek temyize gitti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da tebliğnamesinde davanın zamanaşımından düşmesini istedi.
Temyiz talebini yerinde bulmayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Gülen hakkındaki beraat kararını oybirliğiyle onadı. Kararda, Gülen'in 'cebir ve şiddet kullanarak, cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, niteliklerini ve laik düzeni değiştirmek, yıkmak veya ele geçirmek için terör örgütü kurduğu ve yönettiği yolunda delil bulunmadığından mahkemenin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı' belirtildi. Bütün bunlara rağmen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, dairenin oybirliğiyle verdiği onama kararına olağanüstü kanun yolu olarak bilinen ceza genel kurulunda itiraz etti. Gülen'in eyleminin TMK'nın 7. maddesi kapsamında değil, Türk Ceza Kanunu'nun 'cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak' suçunu kapsayan 313/2-4 maddelerine aykırılık oluşturduğunu savunan Başsavcılık, suçun niteliğinin ve tarihinin doğru olarak tespit edilmesi için dosya kapsamındaki delillerin incelenmesi gerektiğini belirtti. Başsavcılık, iddianamenin hazırlandığı tarihten bugüne davanın zamanaşımı süresinin dolduğunu, zamanaşımından düşürülmesi gerektiğini savundu.
Dün toplanan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Başsavcı Yalçınkaya'nın itiraz başvurusunu karara bağlayarak sürece son noktayı koydu. Kurul, oyçokluğuyla Başsavcı'nın itiraz talebini yerinde bulmadı. Beraat kararını bozmayan kurul, Yargıtay'ın en üst karar mekanizmalarından biri. Bazı ceza daire başkanları ile dönüşümlü görev alan Yargıtay ceza daireleri üyelerinden oluşan kurulun kararları kesin hüküm taşıyor.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu üyelerinin, Gülen'le ilgili kararı alırken, Yalçınkaya'nın 'davanın çete suçuna girdiği ve zamanaşımından düşmesi' talebini tartıştığı öğrenildi. Usul tartışması sırasında başsavcılığın suçun vasfını değiştirdiği, hukuki niteliğinin değişmesi dolayısıyla da Gülen'in savunmasız şekilde yargılanmış olacağını, bunun da 'davasız yargılama ilkesine aykırı olacağına' dikkat çekildi. Ayrıca TCK'nın değişmesinden sonra bir uyarlama davası olduğu ve suç vasfının değişmeyeceği vurgulandı. Üyelerin çoğunluğu başsavcılığın yetkisini aştığını belirterek, başsavcılığın 9. Ceza Dairesi'nin onama kararının kabulü ya da reddi dışında zamanaşımından düşmesi gibi bir talepte bulunamayacağını savundu. Tartışmanın ardından oylamaya geçildi. 16 üyenin çoğunluk oyuyla talep reddedildi.
Somut olmayan delillerle dava açılmıştı
Dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Nuh Mete Yüksel, 31 Ağustos 2000'de somut hiçbir delile dayanmayan ve önyargılı yorumlardan oluşan 79 sayfalık bir iddianameyle dava açmıştı. Yüksel, Gülen hakkında önce idam istemiyle soruşturma başlatmış, sonuç alamayınca TMK'nın 7. maddesinin 1. fıkrasından dava açmıştı. Yüksel, 'Laik devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup, bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak' iddiasıyla Gülen hakkında 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası talep etmişti. Savcı Yüksel'in açtığı dava, hukuk çevrelerinde 28 Şubat sürecinin devamında açılan davalar kapsamında değerlendirilmişti.
Öncülük ettiği hizmetler hep takdir gördü
Fethullah Gülen'in öncülük ettiği hizmetler toplumun birçok kesimden destek gördü. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, başbakanlar Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit ile siyasi parti temsilcilerinin Gülen'in teşvik ettiği hizmetlerle ilgili açıklamaları, mahkemeye savunma olarak sunulmuştu. 16 Ekim 2000'te başlayan yargılama 10 Mart 2003'de mahkemenin hükmün verilmesini 5 yıl erteleyen kararıyla son bulmuştu. Gülen'in avukatları, müvekkillerinin 5 yıl boyunca dava tehdidi altında bırakıldığı gerekçesiyle davanın beraatle sonuçlandırılması için itirazda bulunmuştu.
[KARAR, ADALETİN TECELLİSİDİR]
Eski Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel: Başsavcı, AK Parti davasında hangi saiklerle davrandıysa Gülen davasında da öyle davrandı. Başsavcı, çok istisna olarak başvurulan bir kanun yoluna başvurmuştu. Oybirliğiyle çıkan daire kararları nadiren temyiz edilir. Tebliğnamede hukukun dolambaçlı yollarından o kadar fazla dolaşılıyor ki adeta hukuk katlediliyor. Hukuk bir hayli zorlanmış, ince hesapların içerisine girilmiştir. 7 yargıcın hangi gerekçeyle muhalif kaldığını merak ediyorum doğrusu.
Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Avukat Sinan Kılıçkaya: Fethullah Gülen hakkında devam eden hukuki süreç son bulmuştur. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın sonucu değiştirmeyecek ancak kamu vicdanında istifham oluşturma gayretiyle yapmış olduğu itiraz Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararıyla sonuçsuz kalmıştır. Başsavcı'nın, Gülen hakkında olağanüstü kanun yoluna başvurmasındaki amacının hukuktan çok gündemde bulunan kapatma davasına etkide bulunmak, delil oluşturmak olduğu bu kararla beraber açığa çıkmıştır. Olağanüstü yoldan beklenen olağanüstü mucize gerçekleşmemiştir.
Hukukçular Derneği Başkanı Kamil Uğur Yaralı: Yargıtay Başsavcısı, bir davayı Ceza Genel Kurulu'na götürebilir. Ancak bu, istisnaen kullanılan bir yoldur. Başsavcı'nın olaylara ve insanlara bakış açısını bildiğimiz için, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin onama kararından sonra, Fethullah Gülen'in davasını Ceza Genel Kurulu'na taşıması 'sadece görevini yapmış' cümlesiyle açıklanamaz. Başsavcı, Gülen'in davasını takipte müthiş bir hassasiyet gösterirken, aynı hassasiyeti yolsuzluk davalarında neden göstermiyor?
Fethullah Gülen'in avukatı Abdulkadir Aksoy: Yargılama süresince haksız delillerin geçersizliği ispatlanmış ve bir kısım marjinal gruplarca oluşturulduğu sübut bulmuştur. Bu nedenle yargılama sonunda yerel mahkemece beraat kararı verilmiştir. Karar da Yargıtay'ca hukukun gereği olarak onanmış. Onama kararına yapılan haksız başvuru ise Genel Kurul tarafından reddedilmiştir. Böylece müvekkilimin isnad edilen suçları işlemediği, yargının en üst kademesince de tespit edilerek hüküm altına alınmıştır.
Eski başsavcı Reşat Petek: Fethullah Gülen hakkındaki yargı yolu kesin olarak kapandı. Usul hukuku anlamında artık yargılama bitmiş oldu. Aynı eylemlerden dolayı tekrar dava açılamaz. Başsavcılık herhalde davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürecek değil.
- Zaman -
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu