> 1 <
Kırık Link Bildir! #306969 05-07-2008 14:17 GMT-1 saat
Timsah'ın yönetmeni Greg McLean ise korku/gerilim türlerinde parlak işlere imza atıyor ve kim bilir, Hollywood'la görüşmelerine çoktan başlamıştır bile. Yönetmen Wolf Creek ile klasik "yoldan çıkan ve kaybolan, sadistin kucağına düşen gençler" hikayesini, gerçekçi bir şekilde ele almış ve dikkat çekmeyi başarmıştı. Timsah da 40 yıldır izlediğimiz "insanları tehdit eden vahşi hayvan" alt türünün makul bir örneğini sunuyor.
Bekmambetov ve McLean'in farkı ise filmlerini ayrı ayrı değerlendirmeyi zorunlu kılıyor. Rus yönetmenin bilim kurgu, fantezi, korku ve hatta absürd kırması filmleri Night Watch'un gelişinden beri eleştirmenleri ve izleyicileri ikiye böldü. Onu Rus sinemasının ciddiye alınması gereksiz, haşarı oğlanı olarak kabul edenler için filmler, başka filmlerden alınma sahnelerden oluşan ticari bir kolaj gibiydi. Üstelik karışık olay örgüsüyle, nasıl anlattığı ne anlattığını fena halde eziyordu. Yönetmenin Rusya dönemine bu şekilde bakanların Wanted'ı da vasat, hatta aksiyon müsveddesi bulacağına eminim. Wanted o gözle en fazla "Matrix Kulübü" gibi duruyor hakikaten.
Fakat, Rusya dönemi filmlerinin avangard aksiyon denemeleri olduğunu düşünenler de var. Çünkü "Watch" serisi bilinen aksiyon klişelerini, akıl almaz teknik beceriyle ve komik detaylarla süslüyor. Yani Bekmambetov bir arabanın bir binaya tırmanıp daireye pencereden girişini gösterirken, öncelikle bir aksiyon şovu yapıyor; fakat bu sahneler kesinlikle kendini beğenmiş bir ego gösterisi gibi durmuyor. Çünkü yönetmen bu parlak çekimi absürd (hatta irrasyonel) bağlamından koparmadan gösteriyor bize. Bu anlamda yönetmenin çizgi roman sayfalarından alıştığımız sınır tanımaz, yer çekimsiz aksiyon sahnelerini beyazperdede en gerçekçi (ve komik) şekilde uygulayan yönetmen olduğunu söyleyebiliriz (çizgi romancı yapımcılar aradığı yönetmeni buldu).
Şüphesiz, bir aksiyon filmi çekerken gerekli teknik beceriden yoksunsanız ve buna rağmen denemekten çekinmediyseniz, izleyicinin gülmesine aldırış etmemeniz gerekir (Yeşilçam'ın kulakları çınladı). Fakat sıkı bir aksiyon filmi çekmek istiyorsunuz, gerekli teknik beceriye ve yaratıcılığa da sahipsiniz ve ayrıca sahnelerin keyifli olmasını da istiyorsanız; işte o zaman Bekmambetov olmanız gerekir. Yönetmen de bu ironik yaklaşımı Quentin Tarantino'dan aldı aslında ve Wanted ile onun gözüne girdiğine de eminiz (ironik tür sinemasında iki zirve).
Wanted, Dövüş Kulübü'nün mutsuz kahramanını, Matrix'in seçilmiş kişiyi bekleyen yeraltı grubuyla tanıştırıyor ve ondan bir süper kahraman yaratıyor. Buraya kadar gerçekten hikaye izleyiciye bir tür referans avcılığı yaptırıyor. Sıradan hayatını geride bırakarak heyecanlı bir dünyaya adım atan ve bir tür süper kahramana dönüşen kahraman aslında klasik Hollywood şablonu. Fakat filmin bu dönüşümün ardından yaptığı u-dönüşü, kaynak çizgi romanın da katkısıyla oldukça önemli. Çünkü bir anda bildiğimiz, öğrendiğimiz her şeyin yalan olduğunu, kötüleri yok eden suikastçilerin farklı bir amaç peşinde olduğunu öğreniyoruz ve iyilerle kötüler yer değiştiriyor.
Aslında detaylarını açık etmek istemediğim bu senaryo dönüşü, filmin etkilendiği (hatta çaldığı çırptığı) filmlerin anti tezine dönüşmesine yol açıyor. Bu durum ise Wanted'ın sadece iyi yazılmış ve çekilmiş bir aksiyon filmi olmadığını, yer aldığı türü (veya türleri) yenilediğini de gösteriyor. Hatta Wesley'in gündelik yaşam distopyasından kurtulmadığını, başka bir distopyaya adım atmış olduğunu söyleyebiliriz. Filmin nihilist tavrı Wesley'i bir kahraman değil, profesyonel bir paranoyak yapıyor.
Yani, Timur Bekmambetov bir kez daha hem aksiyon severlere hem de aksiyon sinemasının klişelerinden, klasik hikaye yapılarından sıkılanlara istediklerini veriyor aslında. Timsah'ın Avustralyalı yönetmeni gibi klasik bir tür filmine imza atmıyor. Fakat McLean'in Timsah filmi, akla başka deniz canavarı filmlerini getirse de, gerçekçi karakterleri ve gerilim yaratma becerisiyle ciddi ciddi iyi bir çalışma olarak anılmayı da hak ediyor. Karizmatik (Plazma/LCD) televizyonlar satan dükkanlarda sürekli dönen bir takım DVD'ler vardır, dünyanın en güzel köşelerini gösteren belgeseller. İşte Timsah kitsch (new age) bir müzik eşliğinde Avustralya manzaralarıyla başlıyor ve hikayelerini yanında getiren bir grup tekne turistini doğanın vahşi yönüyle karşı karşıya getiriyor. Kim ne derse desin, yönetmen bir kez daha "temiz" bir iş çıkarmış.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
Ulaşmak isteyen arkadaşlar mesaj atabilirler...