Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

Seni sevmek diYe Buna derim işte....!!!

> 1 <

Spr[q]rLL
¢ıqLk ¢ıqLıa yanLnzM

grup tuttuğum takım
Binbaşı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 2722 ileti
Yer: ҸסҜłưҜ
İş:
Kayıt: 01-08-2007 00:57

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #308990 11-07-2008 08:10 GMT-1 saat    
Seni sevmek diYe Buna derim işte....!!! )


Ey aşk hadi öğret bana bilmediklerimi, eksik kalanları..
Her seferinde canımın acımasının biraz daha azalacağını düşünürdüm hep.

Ama azalmıyor; yıllar geçtikçe daha da çoğalıyor can acısı.
Gençlik yıllarında böyle durumlarda başka şeyler düşünmeye çalışırdım. Hatta hatırlıyorum, ilk sevdiğimden ayrıldığımda daha doğrusu terk edildiğimde çok canim yanıyordu. Kendimi avutmak için bir yol bulmuştum; takvim yapraklarıyla oynuyordum. Her gün büyük bir özenle koparıyordum sayfaları, 'ooh bir gün daha eksildi ' diye. Her gün ' bugün bir dakika daha uzadı, daha geç karanlık olacak ' diye ve her geçen gün canimin acısı daha çok azalacak diye!
Ama bugün fark ettim ki herkesin çok şaşırdığı bir sürü gereksiz bilgiyi o zamanlar ögrenmisim. Takvim yaprakları ne kadar çok şey öğretirmiş meğerse bana isterseniz size Kırlangıç Fırtınası'nın ne zaman olduğunu söyleyebilirim ya da cemrelerin ne zaman düştüğünü…

Hatta zeytinyağlı biber dolması tarif edebilirim.
Öyle hafifletmiştim canimin acısını o zamanlar.

Ne iyi etmişim de âşık olmuştum.
Sonra ikinci sevgilimden ayrılmıştım. Daha doğrusu yine terk edilmiştim… Başka vücutlar istemişti cani. Çok canim yanıyordu. Kendimi avutmak için yine bir oyun bulmuştum, yazarların kronolojik sırayla kitaplarını okuyordum. Artik onu telefonla
aramamam için kendimle mücadele etmem gerekmiyordu.
O zamanlar anlamıştım insanin kendisiyle mücadelesinin ne kadar yorucu olduğunu!
Mesela onunla nasıl bir yerde karsılaşırım diye planlar yapmam gerekmiyordu.
O zamanlar anlamıştım insanin kendisiyle oynadığı oyunların ne kadar yorucu olduğunu. Ya da telefon 10 dakika içinde çalarsa beni arayan O 'dur diye bitmek tükenmek bilmeyen on dakikalar beklemem gerekmiyordu. Aslında o zamanlar anlamıştım on dakikanın bazen bir asır olduğunu. Yoldan geçen 3. araba kırmızı olursa tekrar barışacağız diye dilekler tutmam gerekmiyordu…
O zamanlar fark etmiştim trafikte ne kadar az kırmızı araba olduğunu! Ama bugün fark ettim ki, bugün çok az kişinin bildiği ve okuduğu yerli roman ve hikaye yazarlarıyla o zamanlarda tanışmıştım. Nihat Sırrı Örik, Kerime Nadir, Muazzez Tahsin Berkand, Ethem izzet Benice, Kemal Tahir, Pınar Kür, Vedat Türkali, Orhan Pamuk ve diğerleriyle…
Ve simdi fark ediyorum ki, ne kadar çok şey öğrenmişim o romanlardan, hikâyelerden, yazarlardan… Ne iyi etmişim de aşık olmuşum…
Sonra üçüncü sevgilimden ayrılmıştım, doğrusu bu kez de
terk edilmiştim. Başkasına aşık olmuştu. Yine canim çok yanıyordu.

Kendimi avutmak için bir oyun bulmuştum, aşk şiirleri okuyordum, terk edilmek üzerine.
BASKALARININ da terk edildiğini çok canlarının yandığını
görmek ve anlamak acımı hafifletiyordu sanki. İlk ben değilim
terk edilen diye düşünüyordum.
O zaman ezberlemiştim Atilla ilhan'dan ' ben sana mecburum
bilemezsin, adini mıh gibi aklımda tutuyorum ' dizelerini, o
zaman ezberlemiştim. Murathan Mungan'ın ' ölü bir yılan gibi yatıyordu
aramızda, kirli ve umutsuz geçmişim ' mısralarını ve Ahmed Arif 'ten
ve Kavafis 'ten aşk dizelerini. Simdi fark ediyorum ki ne çok şey
öğrenmişim o şiirlerden. Ve ne iyi etmiştim de ÂŞIK olmuşum…
Sonra uzunca bir dönem yeni bir aşkı yeni bir sevgiliyi
beklemeye başladım. Çok bekledim. Sabırla.

Biliyordum gelecekti bir gün.
Bu bekleme döneminde de bir oyun bulmuştum kendime.
Ne kadar tiyatro oyunu varsa gidiyordum kudurmuş gibi! Ne
kadar film varsa onlar, seyrediyordum hiç kaçırmadan. İste o
zamanlar ögrendim benden başka bir sürü ask bekleyen insan olduğunu. Ve o
zaman öğrendim beklemenin de bazen bir keyif olduğunu ve insana çok şey öğrettiğini…

Ne iyi etmişim de beklemişim aşkı…
Hep bana soruyorlar nereden biliyorsun bu kadar çok şeyi
diye, dilimin ucuna kadar geliyor, söylemek istiyorum 'ASK YÜZÜNDEN'
diye ama gülerler anlamazlar diye söylemiyorum, vazgeçiyorum. Yillar
geçtikçe azalacak sanırdım canimin acısı ama azalmıyor. Ne kadar
çok şey öğretmiş aşk bana. Hayat okulu dedikleri bu olsa gerek.
Ya da hani derler ya; okumuş ama adam olamamış diye,
sanırım okuyup da adam olamayanlar; asktan canları yanmamış
olanlar, aşkı tanımayanlar, bilmeyenler…
şimdi…..yine canim yanıyor.Ama biliyorum bu duyguyu.
Geçecek!
Fakat simdi, hemen yeni bir oyun bulmalıyım kendime.
Ey ask hadi öğret bana bilmediklerimi, eksik kalanları…

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


No one will love you the way I do;
No one will love you;
Love you like I do;
It will never be the same
> 1 <