> 1 <
Kırık Link Bildir! #311231 23-07-2008 08:56 GMT-1 saat
Film, Jules Verne'in bilim kurgu/fantezi klasiğinin genel konseptini ele alarak yer yer kitaba göndermelerde bulunsa da kendi aile macerasını oluşturuyor. Hikayenin bu versiyonunda günümüz dünyasındayız. On yıl önce kaybolan kardeşi Max'in volkanik araştırmalarını devam ettiren, mesleğine pek de tipik olmayan fizikaliteye sahip bilim adamı Trevor Anderson (Branden Fraser), yeğeni Sean ile İzlanda'da bir volkanı araştırmak için yola koyulur.
Trevor, volkanın dunyanın merkezine inen bir tüp olduğuna inanmaktadır. Bu teoriye varmasının sebebi Max'in Jules Verne'in kitabına yazdığı notlardır. Evet, filmin yegane "postmodern" yönü Jules Verne'in kitabına yapılan referanslar.
Trevor, seksi dağ rehberi Anita'nin (Hannah Asgiersson) yardımıyla dağa ulaşır ve bu noktadan sonra eğlence parkı tam gaz yola koyulur. Açıkcası filmin bilimsel açıklamalarla dolu ilk perdesi, eğlence parklarında asıl maceraya girmeden önce gosterilen tanıtım videolarını hatırlattı. Mesela Universal Stüdyoları'nda Geleceğe Dönüş atraksiyonuna girmeden once Biff'in DeLorean'ı çaldığı kısa bir video gösterilirdi. Asıl macera başlamadan bir çeşit ısınma gibi. Filmin otuz dakikalık tanıtım videosundan sonra tabii ki uzun düşüşler, roller coaster tarzı madenler, fantastik yaratıklar ve hatta bir dinozorla bitmek bilmeyen heyecenlar yaşıyor seyirci.
Bu bakımdan Dünyanın Merkezine Yolculuk'u 50'li yılların B filmlerine ve hatta bilgisayar oyunlarına benzetmek uçuk bir teori degil. Çünkü Trevor, Sean ve Anita, dünyanın merkezine indiği anda tek amaçları uzun bir yol katedip yüzeye geri çıkmak. Trevor'un kardeşi Max ile ilgili küçük bir alt konu haricinde karakterlerin bu basit amaç dışında pek bir motivasyonları ve karakter gelişimleri yok. Bu tür bir filmde amaç, bir engelden diğerine atlamak ve bu sürede seyirciyi koltuğunda zıplatmak.
Filmin aksiyon sahnelerinin epizodik yapısı, özellikle level bazlı eski usül bilgisayar oyunlarını hatırlatıyor. Sean'in manyetik taşlar arasında zıpladığı sekans, doksanların başında PClere musallat olan platform oyunlarını hatırlatmadı değil. Filmin sayısız bölümleri arasında en başarılısı, devasa balıkların kahramanlarımıza saldırdığı nehir yolculuğu. Özellikle üç boyutlu izlendiğinde balıkların sivri dişleriyle aniden kameraya zıplamaları beni de koltuğumdan zıplatmadı degil. Ayrıca su ve yağmur gibi elementler görsel bakımdan üç boyut numarasının gerçekçiliğini destekliyor.
Dunyanın Merkezine Yolculuk, Indiana Jones gibi bir blockbuster'a kıyasla orta bütçeli, çizgi filmsi efektlere sahip, kolayca unutulabilir bir macera. Açıkcası iki boyutlu izlenimde, ve özellikle DVD gibi küçük ekran formatlarında ne uzunlukta bir yaşama sahip olur bilmiyorum. Devasa böceklerin iğrenç dokunaçlarının, vahşi dev balıkların ve hatta bildiğimiz metre şeritlerinin bile gözümüze sokuldugu kamera açıları, filmin baştan üç boyutlu gosterim için çekildiğini kanıtlıyor. Bu bakımdan Dünyanın Merkezine Yolculuk'u iki boyutla izlemek, eğlence parkına gidip hızlı trenin normalden üç kat daha yavaş gideceğini öğrenmek gibi. Fakat tabii ki izlenmesi gereken, üç boyutlu gösterimi ile yazın en boş ama eğlenceli sinema deneyimlerinden biri.
Beyazperde...
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
Ulaşmak isteyen arkadaşlar mesaj atabilirler...