Oğlum kapıya bak dedi kadın. Çocuk da otomatiğe basmadan evvel apartman kapısında kim olduğunu görmek için diafona uzandı. Ekranda kapişonlu bir serseri fuck you! fuck you diye bağırıyor, ağzından salyalar akıtıyordu. Bir yandan da iki elinin orta parmaklarını kameraya doğru uzatıyordu. Çocuk bu olanlara bir anlam veremedi. Annesini çağırdı. Annesi gelip de ekrandaki serseriyi görünce biran panik oldu. Korumacı bir güdüyle çocuğuna sarıldı. Kocasına intikal ettirdi durumu;
İsmaiill koş gel buraya
Zihinsel tutarsızlık ve hasar nedeniyle erken emekli edilen SAT komandosu İsmail de şaşırdı bu duruma. Ne zamandır eli kaşınıyor, pataklayacak birisini arıyordu. Öfkesi de burnundaydı, spor salonunda şişirdiği kaslarına kan ve adrenalin pompalandı. Dolap da sakladığı beyzbol sopasını eline aldı.
Serseri fuck you! diye bağırmaya devam ediyor ve ısrarla zile basıyordu. Aç kapıyı aç dedi karısına İsmail.Kadın kapıyı açtı. Bir yandan da sanki çocuğu fazladan çikolata istermiş gibi bir ifadeyle ah İsmoş ah demişti. Serserinin beynini dağıtmaya giden bir adam gibi değil de lunaparka çarpışan araba kapmaya giden bir çocuk gibi hevesliydi İsmail. Spor ayakkabılarının topuklarına basıp fırladı kapıdan.
Kimse tutmasındı artık İsmail'i kimse tutmasındı!
***
Dün gece kardeşim evde yalnız olacaktı. O yalnız olduğu zamanlar onu korkutmayı çok seviyorum. Bir keresinde balkon demirlerinden 3. kata kadar tırmanıp, onun ders çalıştığı odanın penceresine uzanıp, (masası tam pencerenin önündeydi) tak tak tak diye ısrarla cama vurmuşluğum da var. Evden çığlık sesleri geldi. Annem abindir kızım kesin abindir diye sakinleştirmeye çalışmıştı kardeşimi. Sonra babamın sesini duydum EŞŞOLEŞEK NERDESİN LAN diye bağırdı camı açıp. Ben o sırada aşağıya inmiştim tekrar. O kadar korkmuştum ki babamdan, gece arkadaşımda kalmıştım.
Ertesi günkü sorgumda babam ısrarla dün gece neredeydin diye sordu. Vallahi (tövbe tövbee) eve hiç gelmedim, şahidim var diye cevap vermiştim de yememişti. Yer mi o be, he heeyt kaçın kurrasıdır benim babam.
İşte bu küçüklükten kalan pis bir alışkanlığımdır kardeşimi korkutmak. Halen de yapıyorum. En sevdiğim numara mesela o eve geldiğinde bir yere saklanıyorum. O kapıdan abii diyor, ben cevap vermiyorum. Sonra evde kimse yok sanıyor. Ben de küçük küçük sesler çıkarıyorum, işgilleniyor. Bunu en son yaptığımda nasıl olsa tuvalete gelir diyerek banyoya saklandım. Kardeşim banyoya gelip de ışığı açtığında ben ağzımı diş macunuyla köpürtmüş gülüyordum. Kıpırtısız. O kadar çok kormuştu ki rengi attı. Amaan dedim, bir tanecik kardeşim, seni gönderene kurban olayım falan... Sarıldım öptüm hemen. Sonrasında bana dediki diş macunu ile yaptığım salya ve sapık gülüş o kadar korkunçmuşki, hayvan kostümüyle çığlıklar atsam bu kadar korkmazmış.
İşte dediğim gibi ben kardeşimi korkutmayı çok severim. Artık eğlence olsun diye yapıyorum, o da bütün numaralarımı biliyor. İkimizde gülelim diye aptalca şeyler yapıyorum. Dün gece işte eve vardığımda kapişonumu kapatıp zile bastım. Bir yandan da orta parmaklarımla hareket çekip ingiliz punklar gibi fuck you (fok yu) diye bağırıyorum. Açılmıyor kapı. "Lan" dedim, "yoksa yedi mi bu aptal numarayı kardeşim..."
Zile ısrarla, ve daha da azgın bir şekilde bağırıyorum. Sonra kapı açıldı neyse. O arada belki evde yoktur diye anahtarımı da hazırlamıştım oysa. Bir kere daha beni bekletmesin diya anahtarımla kapıyı açıp giriş katındaki dairemize girdim. Tam o sırada da üst kattan patırtılar geldi, ne olduğuna anlam veremedim.
Baktım kardeşim içeride televizyon seyrediyor, bir yandan cips yiyor. Neden açmadın kapıyı eşşek kişi diye sordum. Sen kapıyı çalmadın ki yahu dedi. Şaşırdım bu işe. Allah allahh, dedim.
Kapişonlu montumu çıkarıp portmantoya astım. O sırada kapı çaldı. Açtım kapıyı. Üst komşum İsmail abiydi. Kendisi delinin önde gidenidir, vakit bulunca anlatırım maceralarını.
Elinde beyzbol sapası vardı ve burnundan soluyordu. Naber kerem, dedi. Sağol dedim de nedir bu telaş, hayırdır İşte anlattı bana ayak üstü bir serseri kapılarını çalmış da küfür etmiş falan. Betim benzim attı bir an. E, nerde peki herif dedim. Kaçtı herhalde dedi. Amman dedim İsmail abi, gel yakalayım da tekrar dadanmasın. Ayakkabalarımı giydim hemen. Kovalayacağız ya it oğlu iti.
Çok yağmur yağıyor üstüne bir şey giyseydin dedi İsmail abi. Kapişonlu montum kapının arkasında sallanıyor. Bir yutkundum şöyle.
Bir şey olmaz abi bize, delikanlıyız bize
"EVELALLAH BE KOÇUM" deyip sırtıma bir şaplak attı. Ciğerlerim patladı sandım. Bir yandan da böyle acayip deli bir gülücük yerleşti yüzüne. O şaplağı sopayla hem de kafama kafama yemekte vardı deyip, halime şükür ettim.
Dur bir daha edeyim.
Şükür yarabbim, şükür...
Alıntıdır.