> 1 <
Kırık Link Bildir! #321291 28-08-2008 20:46 GMT-1 saat
--------------------------------
Sual: Namazın ve diğer ibadetlerin kabul olması için belli bir şart var mıdır?
CEVAP
Namazın ve bütün ibadetlerin kabul olmaları için, önce insanın düzgün itikada [yani ehl-i sünnet itikadına] sahip olması ve ibadetlerin sahih olmaları, sonra ihlas ile yapılmaları ve helale harama dikkat etmek şarttır.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Haram cilbab [gömlek] ile kılınan namaz kabul olmaz.) [Bezzar]
(Üzerinde haramdan cilbab bulunan kimsenin ibadetlerini Allahü teâlâ kabul etmez.) [Bezzar]
(Yalnız bir lirası haramdan olan on lira ile alınmış elbise ile kılınan namaz kabul olmaz.) [İ. Ahmed]
Hazret-i Musa Tur'a giderken, yolda, namaz kılıp ağlayarak dua eden bir zata rastladı, münacâtında mezkur zatın affı için cenab-ı Hakka niyaz ettiğinde, Cenab-ı Hak, (Ya Musa! Ben o zatın namazını ve duasını kabul etmem. Zira, üstüne giymiş olduğu elbisenin bedelinde haram vardır) buyurdu. (İslam Ahlakı)
Bir kimse kazancını kumardan elde etmeye çalışsa, zamanla kumar işinde mahareti artar. Marangoz, terzi gibi helal bir meslek edinmek isteyene de işleri kolaylaştırılır. Onun için daima helal kazanç yollarını aramalıdır.
Duanın kabul edilmesi için bazı şartlar vardır. Bunlardan birisi haram lokmadan sakınmaktır.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Haramdan sakının! Midesine haram lokma girenin kırk gün duası kabul olmaz.) [Taberani]
Sad bin Ebi Vakkas hazretleri dedi ki:
- Ya Resulallah, dua buyur da, Allahü teâlâ, benim her duamı kabul etsin!
Cevabında buyurdu ki:
- Duanızın kabul olması için helal lokma yiyiniz! Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri haramdır. Sonra ellerini kaldırıp dua ederler. Böyle dua nasıl kabul olunur? [Şir'a]
Haramdan sevap beklemek
Haramdan sadaka verse, alan fakir de haramdan olduğunu bilerek, verene, Allah razı olsun dese veya Allah kabul etsin dese ve veren de, amin dese, ikisi de imanlarını kaybeder. Başka biri de âmin dese, o da kâfir olur. (Birgivi şerhi)
Haram olduğu bilinen belli mal ile cami veya başka hayır yaptırmak ve bunlara karşılık sevap beklemek küfürdür. (Redd-ül-muhtar)
Sual: İbadetlerimin kabul olmadığını sanıp gevşek davranmak uygun mudur?
CEVAP
İbadet yapmak kulluk vazifesidir. Bir kul ibadetlerinin kabul olmayacağını zannetse de ibadet yapmaya mecburdur. İbadet ederek, ibadetteki kusurlarına istiğfar edip ağlamalıdır! Bu istiğfar ve yalvarış belki ibadetlerin kabul olmasına sebep olur. İbadetler düzgün yapılınca, belki kibre, ucba sebep olur ve böylece kişi yine tehlikeye girer. Sonra ibadetlerin hepsi kabul olsa da, sayısız nimetlerin hangisinin şükrünü eda edebilir? İbadetlerine güvenmek de doğru değildir. İbadet kulun vazifesidir. Kul, vazifesinde gevşeklik göstermemelidir! (Hadika)
Sual: Bazen içimizde ibadet isteği olduğu halde, bazen de farz namazları bile istemeden kıldığımız oluyor. Bu namazlar sahih oluyor mu?
CEVAP
Evet, namaz sahih olur. Her zaman, tevbe ve istiğfar ederek Allahü teâlâya sığınmalıdır.
Sual: İmam-ı Rabbani hazretleri, 105. mektubunda, (Kalblerinde hastalık vardır) mealindeki âyette bildirilen kalb hastalığına yakalanmış olanların hiçbir ibadeti fayda vermez, belki zarar verir buyuruyor. Hasta iyi olmadıkça, gıda ona fayda vermez diyor. Kalbdeki hastalık düzelinceye kadar ibadete ara vermek mi gerekiyor?
CEVAP
Bütün ibadetler, zikirler kalbdeki hastalığı tedavi içindir. Yani hastalığın ilacıdır. Hastalığım geçene kadar ilaç kullanmamalıyım denir mi hiç?
(Haram işleyenlerin ibadetleri kabul olmaz) buyuruluyor. Haramları terk edip ibadetlere sarılmak yerine, ibadetleri bırakıp haramlara dalmalı denir mi? Kabul olmaz demek ise, ibadetleri sahih olur, fakat sevapları çok azalır demektir. Bildirilen âyet-i kerimenin mealinin tamamı şöyledir:
(Onların kalblerinde maraz [nifak, haset hastalığı] vardır. Allah da, [İslam'ı güçlü kılmasıyla onların kin ve nifak] hastalıklarını artırdı. [İnanmadıkları halde inandık diyerek] yalan söylemeleri sebebiyle onlar için elim [çok şiddetli, ebedi] bir azap vardır.) [Bekara 10]
Âyet-i kerime münafıklar, yani kâfirler için inmiştir.
Kalbin en ağır hastalığı, Allah'tan başkasına bağlanmasıdır. Neye bağlanıyorsa yani her ne Allahü teâlâya bağlanmasına engel oluyorsa mabudu o olur. Aslında onun mabudu, tapındığı şey, kendi nefsidir.
Kalb, bu şekilde değil de, ibadetleri aksatmak, haramlara düşkünlük yüzünden hasta ise, tedavisine çalışmalı. Buna kendi iradesi gücü yetmeyebilir. Bunun en kestirme tedavisi, imam-ı Rabbani hazretleri gibi büyükleri çok sevmek, onların hürmetine yardım istemektir.
Kalb, bu bağlılıklardan kurtulmadıkça, insanın kurtulması çok güç olur.
Hastalık ne ise tedavi ona göre yapılır. Hastalık inkâr ise tedavisi imandır. Hastalık cimrilik ise tedavisi cömertliktir. Hastalık yalan ise, doğru söyleyerek bu hastalıktan kurtulmaya çalışmalıdır.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu