Dünya'nın en üst düzey uzay çalışma ve araştırmalarının yürütüldüğü nasa oldukça cüretkar bir göreve imza atmaya hazırlanıyor. 400 yıldan uzun bir süredir araştırmacılar güneşi sadece uzaktan incelemekle yetiniyorlar. Ancak nasa güneşe giderek bu durumu değiştirmeyi planlıyor. Nasa güneşe göndereceği ısıya dayanıklı bir uzay aracı vasıtası ile solar rüzgarlar ve güneşi çevreleyen manyetik alanlar hakkında ilk elden bilgi edinmeyi hedefliyor. Henüz geliştirilme aşamasında olan uzay aracının 2015 yılına kadar fırlatılması planlanıyor. 1400 derece ve üzeri ısıya dayanabileck
olan keşif aracı güneşe 7 milyon km kadar yaklaşacak. Bu mesafeden güneş dünyadan görülebildiğinden 23 kez daha büyük görülecek. Enerjisini sıvı soğutmalı iki güneş panelinden alacak olan uzay aracı, güneşin yakıcı etkisini artırdığı bölgelerden emniyetli bölgelere geçişi sağlayacak bir oto kontrol sistemi ile donatılacak. 7 yıl sürmesi beklenen görev süresince insanoğlu için gizemini korumaya devam eden iki önemli sorunun cevabı da bulunmaya çalışılacak. Bunlardan birincisi Corona olarak adlandırılan güneşin dış atmosferi. Eğer güneşin yüzeyine bir termometre koyarsanız ölçeceğiniz sıcaklık ortalama 6000 derece olcaktır. Normalde beklenen termometrenin yüzeyden uzaklaştıkça ısınında azalacak olmasıdır. Oysa tam tersine artmaktadır. güneşin dış atmosferinde ölçülen sıcaklık 1 milyon dereceden fazladır. Bu fenomen ilk kez saptandığı 60 yıl öncesinden bugüne gizemini korumaya devam etmektedir. Cevap bulunması hedeflenen ikinci sorunsal ise solar rüzgarlar. Miyonlarca kilometrelik hızlarla ifade edilebilecek olan bu rüzgarların etkileri güneş sisteminin her tarafından hissediliyor. Ancak bu rüzgarlar güneşin yüzeyinde değil tıpkı bir önceki örnekte olduğu gibi güneşin dış atmosferinde meydana geliyor. Bilim adamları güneşin yüzeyi ile dış atmosfer arasında olan bir şeyin solar rüzgarların bu inanılmaz hızlara ulaşmasını sağladığını düşünüyorlar ve bu görevin sonunda buna neyin yol açtığı sorusunun da cevabını alabilmiş olmayı umuyorlar.
Ömer Hayyam'ın dünya ve insan hallerini en kestirme yoldan anlatan bir dörtlüğü. Yıkık bir saray bu dünya dedikleri,
Gece ve gündüz atlarının durak yeri,
Yüz cemşitten arta kalmış bir dünya bu,
Yüz behram kendinin sanmış bu gökleri.