Kırık Link Bildir! #324033 22-09-2008 13:45 GMT-1 saat
Cultures 2: Gates of Asgard
Bir film vardı Vikingler'le ilgili, Eric The Viking'ti ismi. Bilmem hatırladınız mı? Vikingler'le ilgili olarak izlediğim en komik filmdi (belki de Vikingler'le ilgili izlediğim tek filmin bu olması da bunda etken olabilir). Hikayesi de ne tesadüftür ki oyununumuzun hikayesi ile bağdaşıyor, filmde de, oyunda da Asgard'ın Kapıları'na ulaşmaya çalışanları görüyoruz. Peki bu Kapılar neden bu kadar önemli? Çünkü burası Vikingler'in öteki dünya olarak kabul ettikleri, tanrıların yaşadığı yerin kapısı. Oyunumuz da bu Kapılar üzerine kurulu, amacımız oraya ulaşmak; sakin bir şekilde yaşadığımız Greenland Sahili'ndeki köyümüzde, kara bir günde herşey değişir, bir kehanette bulunulur ki bu kehanet hayra alamet değildir, o yüzden pılı pırtıyı toplayıp ayrılırız yeşil topraklarımızdan.
Oyun isimden de anlaşılacağı üzere bir devam oyunu. Cultures'ı bilenler, o oyundaki sevimli mi sevimli grafikleri hatırlarlar. Rüzgarla dalgalanan çimler, hışır hışır ağaçlar, ortalıkta gezinen bilimum börtü böcek ve hayvanlar çok şirin olan karakter animasyonlarıyla birleşince ortaya pek güzel bir ortam çıkmıştı. Kimi zaman sadece adamların hareketlerini bile izlediğim olmuştu; mesela büyümekte olan çocukların oyunları seyre değerdi.
Bunları niye anlattım? Çünkü bunların hepsi bu oyunda da var. Peki aynı güzellikte mi? Evet. Niye? Çünkü oyunun motoru aynı motor, yani küçük bazlı değişikliklerin yanında motorda bir yenilik yok. Bunun hem güzel hem de kötü yanları var. İyi kısmı; oyun hala aynı güzellikte. Kötü kısmı, oyun hala aynı güzellikte, yani bir değişiklik yok. Çoğu zaman (belki de herzaman) kendinizi birinci oyunu oynuyor sanabilirsiniz, değişikliker var ama bu yeni bir oyunda olması gerektiği kadar değil.
Değişikliklerle başlamışken devam edelim. Oyunda yeni binalar, yeni teknolojiler var elbet. Bir de değişik birşey var, yenilik olarak illa hep bina eklenecek diye birşeyin olmaması. Şöyle ki; birinci oyunda sıradan bir adama bir iş alanı seçtiğinizde o adam için bir tente kurup, topladıklarını oraya getirmesini sağlıyordunuz, böylece materyaller ayakaltında gezmiyordu ama ikinci oyunda bir adamınızın ilk anda tenteye sahip olması gibi birşey sözkonusu değil. İlk başta bir level atlayacak, atladıktan sonra yeni işi için bina kurma hakkına sahip oluyorsunuz ve o işin birinci level'ı için başka bir adam atadığınızda materyali o binaya getirebiliyor.
Örnekleyelim; ilk anda oduncunuza bina yaratamıyorsunuz, belirlediğiniz yere odunları yığıyor, level atlayıp carpenter (marangoz) olduğunda bir bina kurabiliyorsunuz. Marangozunuza odun taşıması için başka bir adamı oduncu olarak görevlendirdiğinizde, o da bu binayı kullanabiliyor, odunları ortalık yere saçmıyor, oraya götürüyor. Yanlız burada hemen şu soruna değinelim, oyunda haritayı döndürmek gibi bir seçeneğimiz olmadığı için kimi zaman göremediğiniz yerlerde eşya, silah, hatta adam kalabiliyor. Bu gibi şeylerin binaların arkasında veya ormanın içinde görünmesini sağlayacak bir özellik olmadığı için kimi zaman ormanda kaybolan (veya kaybolmayan) bir adamınızı bulmak için elekle eler gibi ormanı mouse ile tarıyorsunuz. Feci birşey. Gerçi bir süre sonra o adamınızın hareketsizlikten canı sıkılıp benim canım sıkıldı diyerek bir uyarı gönderiyor ve yerini gösteriyor ama siz o adamın kaybolduğunun bile farkında değilseniz ne mutlu ona.