> 1 <
Mert_Yilmaz
Seek & Destroy
Binbaşı
2412 ileti
Yer: Isparta
İş: Öğrenci
Kayıt: 21-06-2006 14:55
İş: Öğrenci
Kayıt: 21-06-2006 14:55
Kırık Link Bildir! #325158 06-10-2008 06:12 GMT-1 saat
Arcade ve Simülasyon Yarış oyunlarının doğasından gelen bu iki ayrım, bu türde herhangi bir oyun çıktığında ilk bahsedilecek mevzulardan biridir. Yarış oyunları öncelikle sınıflandırılmalıdır; ne kadar gerçekçi ya da ne kadar eğlenceli oldukları konusunda dem vurulması gerekir. Aslında bu türün yapımcılarının belli bir kitle seçmek için onlarca haklı nedenleri var. Çünkü hem simülasyon severlere hem de arcade severlere hitap edebilecek bir yarış oyunu ortaya koymak her babayiğidin harcı değil. Ancak söz konusu yapımcı Codemasters ise yılların tecrübesi ile bize bir şeyleri işaret ediyor: GRID !
Codemasters yıllardır devam ettirdiği Race Driver serisi ile (TOCA / PRO) yarış tutkunlarının gönlünü her zaman çalmayı başardı. Ancak gerek Colin McRae serisi, gerekse TOC A serisi olsun açık bir şekilde simülasyon tarzını temsil ediyorlardı. Colin McRae: DiRT'te simülasyon üzerine ilk eser miktarda arcade tohumlarını serpiştiren firma GRID ile bunları biraz daha büyütmüş. Ancak hemen korkmayın, oyun ne NFS kadar arcade, ne de TOCA kadar simülasyon kokuyor. Codemasters GRID ile aradaki ince çizgiyi tutturmayı başaran bir klasik sunuyor bizlere.
Bu gerçekten bir DÜNYA
Oyunun DiRT benzeri üç boyutlu hazırlanmış menüsünden GRID WORLD'ü seçiyoruz, bir yarışçı olmak istediğimizi onaylayarak işe başlıyoruz. Bu hikaye kısmında gelen teklifler ile değişik disiplinde birkaç yarış kazanarak kendimizi ispat etmemiz gerekiyor. Hazır olarak sunulan araçlar ve verilen basit görevler ile kontrollere alıştırma amaçlı konulmuş bir nevi tutorial olarak nitelendirebiliriz bu bölümü. Ancak bu noktada bahsedilmesi gereken birkaç husus var. Oyun kutudan çıkan hali ile kontrollerine alışması biraz zaman alan bir arcade türü. Ve eğer siz fazlasıyla simülasyon seviyorsanız yarışa girilen son menüden araç destek birimlerini (Fren destek, Dönüş destek vs.)kapatmanız gerekiyor. Hatta eğer çelik gibi sinirlere sahipseniz Pro Mode'u aktif edebilirsiniz. Böylece yarışları restart edemeyecek, kendinizi paralayacaksınız. Yani oyunun ne kadar arcade, ne kadar simülasyon olacağı size kalmış. Unutmadan; NFS sever büyük kitlenin simülatik (!) ayarları kurcalamaması salık verilir. Sizler için oyun zaten fazlasıyla simülasyon.
Bu ilk yarışlarda verilen görevleri tamamladıktan sonra (ki yaklaşık 6-7 yarış yeterli. 1000′e yakın Reputation puanı elde etmemiz gerekiyor) gerçek GRID dünyası önümüze seriliyor; Avrupa, ABD ve Japonya olarak gruplandırılmış yaklaşık 50 turnuva, 42 araç, bonus olarak sezon sonlarında karşımıza çıkan oldukça uzun Le Mans yarışları ve daha niceleri. Takım özelliklerimizi ayarladıktan sonra gerçek bir yarışçı olmak için lastik yakmaya başlıyoruz. Avrupa kısmı genellikle tanıdık pistlerde yapılan GT-Touring disiplinindeki yarışları içeriyor. İstanbul Park, Nurburgring, Spa ve daha nicelerinde genellikle Avrupa menşeli araçlar ile yarışlara katılıyoruz. Bazen podyumu görebilmek için terlerken, bazen sadece kendi sınıfımızda (örneğin GTR2) lider olmamız gerekiyor. Oyunun ABD kısmı sokak yarışlarına odaklanmış. San Francisco, Detroit gibi eyaletlerin tozunu attırıyoruz (hatta demolition derby desem?). Muscle Car olarak tabir edilen güçlü ancak hantal klasik Amerikan araçları (Mustang, Viper) bu kısmın favorileri. Japonya yarışları ise genel olarak illegal ya da underground olarak tanımlayabileceğimiz yarışlara ev sahipliği yapıyor; drift ve NFS: Carbon'da karşımıza çıkan konvoy kovalamacaları (Pro Touge) gibi. Yine Japon klasikleri burada bizi taşıyor: Nissan 350Z ya da Subaru Impreza.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
Yeniklasor <3