> 1 <
Kırık Link Bildir! #325291 07-10-2008 20:12 GMT-1 saat
-------------------------
Sual: (Delilini bilmeden bir âlime, bir mezhebe tâbi olmak caiz değildir, haramdır, batıldır) diyorlar. Cahil bir kimse, delilden ne anlar ki?
CEVAP
M. Hadimi hazretleri buyuruyor ki:
Dindeki dört delil, müctehidler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin bildirdiği hükümdür; çünkü bizler, âyet ve hadisten hüküm çıkaramayız. Mezhebin bir hükmü, âyete, hadise uymuyor gibi görünse de yanlış değildir; çünkü ayet ve hadis ictihad isteyebilir, başka bir ayet veya hadisle değişmiş olabilir veya bilmediğimiz bir tevili vardır. (Berika s. 94)
Resulullahın getirdiklerinin hepsine, hikmetlerini, delillerini anlamasak bile, iman ve tasdik etmemiz gerektiği gibi, mezhep imamlarımızdan gelen bilgilere de, delillerini anlamasak bile, iman ve tasdik etmemiz gerekir.
Tabiin, Eshab-ı kiramı taklit ederler, delillerini hiç sormazlardı. Bilmeyenin bilenden sorması dinin emridir. Bir âyet meali:
(Bilmiyorsanız, zikir ehline sorun.) [Nahl 43].
Seferde birinin başına bir taş isabet etti ve başını yaralayıp kemiğini kırdı. Uyurken de ihtilam oldu. Arkadaşlarına, (Teyemmüm edebilir miyim?) diye sordu. Onlar da, (Hayır, su varken teyemmüm olmaz) dediler. O da gusledince öldü. Durumu Resulullaha anlattıklarında buyurdu ki:
(Bilmiyorlarsa sorsaydılar ya; cahilliğin ilâcı sormaktır, ona teyemmüm etmek kâfi gelirdi. Yarasına da bir bez parçası koyar, üzerine mesheder ve vücudunun öteki kısımlarını da yıkardı.) [Ebu Davud]
Bu hadis-i şerif de, yukarıda bildirilen âyet-i kerime de, bilenlere sorulmasını, onlara tâbi olunmasını emrediyor. Bir âyet meali de şöyledir:
(Bunun hükmünü peygambere ve ülül-emre sorsalardı, öğrenirlerdi.) [Nisa 83]
Âyet-i kerimede geçen ülül-emrin âlim demek olduğu tefsirlerde yazılıdır.
Üç hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Ülül-emr, fıkıh âlimleridir.) [Darimi]
(Âlimlere tâbi olun!) [Deylemi]
(Bilmediklerinizi salih âlimlerden sorup öğrenin!) [Taberani]
Sual: Biz Hanefiyiz, Hanefi'de hadise aykırı bir hüküm görürsek ne yapmalıyız?
CEVAP
Kitaplarda diyor ki:
Hadise aykırı bir hüküm varsa hadisle amel edilir. Ancak bu söz nazari olarak böyledir. Mezhep imamları hadis-i şerife aykırı olarak söz söylemezler. Onlar âlimdir. Kafadan rastgele konuşmazlar.
Mesela hadis-i şerifte, (Fatihasız namaz olmaz) buyuruluyor. Halbuki görünüşte Hanefi mezhebinin âlimleri bu hadis-i şerife aykırı olarak imam arkasında fatiha okumayı yasaklıyorlar. Tahrimen mekruhtur, harama yakındır diyorlar. Şimdi biz hadisle amel edeceğiz diye imam-ı a'zamın ictihadını kabul etmeyecek miyiz? O zaman mezhepsiz oluruz.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Namazda kıraat farzdır ve hadis-i şerifte (Fatihasız namaz olmaz) buyuruluyor. Neden Hanefilerin, hakiki kıraati [cemaatin hepsinin okumasını] bırakıp, kıraati hükmiye [İmamın okuyup, cemaatin susmasına] karar vermelerinin sebebini tam anlayamadım.
İmam arkasında sükut etmeye dair açık bir delil bulamadım. Buna rağmen, mezhebime uyarak imam arkasında Fatiha okumadım. Çünkü, delili zayıf diye, mezhebimin hükmü ile amel etmemenin ilhad olduğunu biliyordum. Mezhepsiz olmamak için Hanefi mezhebinin hükmüne uyarak imam arkasında Fatiha okumadım. Nihayet Allahü teâlâ, mezhebe uymanın bereketi ile, Hanefi mezhebinde imama uyan cemaatin kıraati terk etmelerindeki hakikati izhar eyledi. İmam, sanki cemaatin dilinden okuyor. Bu şuna benzer: Bir köy halkı, köyün ortak bir meselesi için, köylünün tamamı kaymakama gitmez. Birkaç kişilik bir heyet seçerler. Bu heyetin hep bir ağızdan meseleyi anlatmaları da doğru olmaz. İçlerinden birini, temsilci seçerler. Temsilci, istekler aynı olduğu için, hepsinin dili ile ihtiyaçlarını arz eder. Kendilerine temsilci kabul ettikleri bu kimse, onların adına konuşur. Seçilen bu temsilcinin hepsinin adına ihtiyaçlarını arz etmesi şeklinde olan, cemaatin hükmi konuşması, onların hakiki konuşmalarından daha iyidir. İmam ile cemaatin hâli de böyledir. (Mebde ve Mead f.30)
İmam-ı a'zam hazretlerinin, (Cemaatle namaz kılarken, imama uyanlar, Fatiha ve zammı sure okumaz) dediğini duyanlardan on kişi, Hazret-i imamın huzuruna gelip derler ki:
- İmamın okumasını kâfi görüp, cemaate Kur'an okutmadığını işittik. Halbuki, Fatihasız namaz olmaz. Elimizde bunu ispat eden kuvvetli deliller vardır. Hakkın ortaya çıkması için tartışmaya geldik.
Hazret-i imam der ki:
- Ben bir kişi, siz on kişisiniz, hepinizle aynı anda nasıl tartışayım?
- Nasıl tartışmak istiyorsunuz?
- İçinizden en bilgili, âlim olanı seçin, onunla konuşayım. O, kendi ile birlikte hepinizin adına konuşsun.
- Teklifiniz uygun...
- O beni yenerse, hepiniz beni yenmiş olacaksınız, ben onu yenersem, hepiniz yenilmiş olacaksınız. Kabul mü?
- Peki kabul ettik.
- Tartışmayı ben kazandım.
- Nasıl olur, daha başlamadık bile...
- Siz, seçtiğiniz âlimin hepinizin adına konuşmasını kabul etmediniz mi?
- Evet...
- Ben de, sizin kabul ettiğinizi kabul ediyor, aynı şeyi söylüyorum. Herkesin tâbi olduğu imam, kendi adına ve ona uyup, imam kabul edenler adına Kur'an-ı kerim okur, cemaat okumaz. Anlaşamadığımız bir nokta kaldı mı?
On kişi hakkı kabul etmek zorunda kaldılar.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Mezhebin hükmüne aykırı diye bir hadis-i şeriflerle amel etmek, bize caiz olmaz. Mezhebimizin hükmüne aykırı gibi görülen hadis-i şerifler, âlimlerin sözlerini reddetmek için delil ve senet olamaz. Bir Hanefinin, imam arkasında Fatiha okuması mezhepten çıkmaktır, ilhad'dır. (Mektubat m.312, Mebde ve Mead 31)
Dört mezhepten birine uymayan Ehl-i sünnetten ayrılır, sapık veya kâfir olur. (Tahtavi)
Kifaye kitabında buyuruldu ki:
(Müctehid olmayan din adamı, okuduğu hadisten kendi anladığına uyarak amel edemez. Müctehidlerin âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerden anlayarak, verdikleri fetva ile amel etmesi gerekir. Takrir kitabında da böyle yazılıdır.)
Namazda imam arkasında Fatiha okunur mu?
Bu konudaki üç hadis-i şerif şöyle:
(Fatihasız namaz eksiktir.) [Tirmizi]
(Namazda imam okurken siz de okumayın, Fatihayı hafif okuyun!) [Beyheki]
(Fatihasız namaz olmaz.) [Buhari, Müslim]
Bu hadislere ve başka delillere dayanarak, Şafii âlimleri imam arkasında Fatiha okumanın farz olduğunu bildirmişlerdir.
Maliki'de ise, imam yavaş okurken müstehaptır. İmam açıktan okuyorsa, Fatiha okunmaz. Namazda Fatiha okumak Maliki'de farz, Hanefi'de ise, vaciptir. Hadis-i şeriflere bakalım:
(İmamla namaz kılarken susun, imamın kıraati, cemaatin kıraatidir.) [Hatib]
(İmamın arkasında olmak hariç, Fâtiha okumadan bir rekat kılan, aslâ namaz kılmamıştır.) [Tirmizi]
(Ne o, Kur'anda rekabet mi, namazda biri benimle beraber okuyordu.) [Tirmizi]
Hanefi âlimleri, bu hadislere ve başka delillere dayanarak, (İmam arkasında Fatiha okumak mekruhtur) demişlerdir.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu