> 1 <
Kırık Link Bildir! #328449 13-02-2009 20:25 GMT-1 saat
Büyüğü Halil .
Küçüğü ise İbrâhim
Halil, evli çocuklu.
İbrahim ise bekârmış
Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin
Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş..
Bununla geçinip giderlermiş
Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı.
İkiye ayırmışlar .
İş kalmış taşımaya .
Halil, bir teklif yapmış :
İbrahim kardeşim ; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle.
Peki abi demiş İbrahim
Ve Halil gitmiş çuval getirmeye .
O gidince, düşünmüş İbrahim:
Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine
Böyle demiş ve,
Kendi payından bir miktar atmış onunkine
Az sonra Halil çıkagelmiş.
Haydi İbrahim ! Demiş, önce sen doldur da taşı ambara.
Peki abi !
İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola..
O gidince, Halil düşünür bu defa:
Der ki:
Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var.
Ama kardeşim bekâr.
O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek.
Böyle düşünerek,
Kendi payından atar onunkine birkaç kürek ..
Velhasıl , biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine.
Bu, böyle sürüp gider ..
Ama birbirlerinden habersizdirler.
Nihayet akşam olur.
Karanlık basar.
Görürler ki, bitmiyor buğdaylar.
Hatta azalmıyor bile .
Hak teala bu hali çok beğenir.
Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki
Günlerce taşır iki kardeş , bitiremezler.
Şaşarlar bu işe
Aksine çoğalır buğdayları.
Dolar taşar ambarları.
Nerde böyle kardeşlik, nerde böyle dostluk...
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu