> 1 <
SabahGüneşi
»» -(¯ `v´ ¯ )-»»
Cezalı
392 ileti
Yer: mekke
İş: www.yeniklasor.com
Kayıt: 31-07-2009 11:40
İş: www.yeniklasor.com
Kayıt: 31-07-2009 11:40
Kırık Link Bildir! #336407 31-07-2009 17:45 GMT-1 saat
Yûsuf Halvetî'nin önceleri bir zaman, kendi kendine;
Şu anda dünyâda kutup kimdir. Onunla görüşsem. diye hatırına geldi. O zaman hocası onu teselli etti ve;
Yûsuf evlâdım! Sen bir türlü kutup görme arzusundan vazgeçmezsin. Mâdemki öyle, şimdi filan yere git. İnşâallah arzun gerçekleşir. buyurdu.
O gece hocasının işâret ettiği yere gitti. Orada altı sâlih kimse gördü. Lâkin arzusunu ve hocasının dediklerini unuttu ve onlara nereye gittiklerini ve kimler olduklarını sordu. Onlar da;
Bizler yediler denen Allahü teâlânın sevgili kullarıyız. Az önce içimizden biri vefât etti. Onun yerine geçecek kimseyi istişâre için kutb-ı âlemin yanına gidiyoruz. dediler.
Yûsuf Halvetî de kendileriyle berâber gitmek istedi. Onlar da;
Peki gel! dediler.
Tayy-i mekân edip bir anda Kâbe-i muazzamaya geldiler. Tavâftan sonra bir eve gidip içeri girdiler. İçeride yüzü örtülü birisi vardı. Ona selâm verdiler. Hiçbir şey söylemeden bir meyyiti tabutuyla ortaya getirip namazını kıldılar. Sonra tabut semâya yükseldi. Sonra;
Bunun yerine kimi münâsib görürsünüz? diye yüzü örtülü kişiden sordular.
O zaman Yûsuf Halvetî onlara;
Bu işi bizimle istişâre etseniz olmaz mı? dedi.
Onlar da;
Bu nasıl söz. Sen kendi hocanın dediğini bile unutmuşsun? deyip sonra da başka birisini getirdiler ve onun yedilere tâyini yapıldı. Sonra da yediler oradan çıkıp, herbiri bir tarafa gitti. O yüzü örtülü zât da bir tarafa yöneldi. Yûsuf Halvetî onun peşinden gitmek isteyince, o;
Yûsuf ne oldun nedir derdin? diye seslendi.
O zaman Yûsuf Halvetî bu sesi tanıdı ve başını kaldırıp baktığında onun kendi hocası Zâhid Efendi olduğunu anladı. Özürler dileyip ağladı. Hocası onun özrünü kabûl edip bir anda Şirvan'daki dergâhlarına döndüler.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu