Kırık Link Bildir! #337234 02-08-2009 04:21 GMT-1 saat
Kur'an-ı Kerim, varlığın ilk hâlinden ve kâinatın var edilip şekillenmesinden bir haber vermeseydi, insanoğlu bu sırrı nasıl gözerdi? Gökleri direksiz yükselten, dünya semasını saniyede üçyüzbin kilometre ışık hızıyla yol alan yıldızlarla süsleyen ve hepsine bir yörünge içinde denge veren Yüce Yaratıcının kelâmı, önümüzde ışık olmasaydı, aklımız ve hayalimiz o âlemlerde nasıl gezerdi? Biz yokken bütün bunları vareden, onları aynı anda sevk ve idare eden kimdir sorusuna akıl ne cevap verirdi?
Kur'an-ı Kerim, insanoğlunun ben kimim, nereden geliyorum, nereye gidiyorum? sorularına en güzel cevabı veren, onun meçhule gidiş korkularını dindiren; hayatı sevdiren, ümit veren, ölümü yeni bir doğum gösteren, önündeki Cenennem'den çekindiren ve ebedi saadet yurdu Cennet'e davet eden bir kitabtır.
Kur'an-ı Kerim, kâinata indirilen en büyük, en ağır ve en şerefli bir emânettir. Cenâb-ı Hakk:
Eğer biz bu Kur'ân'ı bir dağa indirseydik, hiç şüphesiz onu Allah'ın korkusudan paramparça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz. (Haşr, 21) buyurmuştur.
O emâneti taşıyan kalb ne güzel, bir kalbtir. Onun hizmetini gören kimse, ne güzel bir kuldur. Bu emânete sırt çevirenler, kendilerine ve kâinatın nimetlerine ne kadar yazık ediyorlar. Haktan kaçan kimsenin kalbine ağlamalıdır. Bala zehir diyenlerin zihniyetine acımalıdır.
Kur'an-ı Kerim, inişiyle, gelişiyle, hükmüyle, edebiyle, belağatındaki terkibi, fesahatındaki tadıyla, okunması ve ezberlemesiyle eşi benzeri olmayan mucize bir kitaptır.
Kur'an-ı Kerim, insan ve cinlere ikram edilmiş ilâhî bir hitabtır ve Rabbani bir selâmıdır. Bu selâmı sevgi ve edebince alanlara selam olsun.