Bir çok kere bir çok hadis okumuşuzdur belki 10 belki 100 hadis aynı anda okumuşuzdur ard arda okuduğumuz için bir çoğunu unutmuşuzdur veya kısa bir hadis için konu açmaya üşenmişizdir işte'Her gün bir hadis'başlığı adı altında kısa gördüğümüz hadisleri burada YeniKlasör severlerine sunabiliriz.Hem zihnimizde(ümidimiz hayatımızda) daha kalıcı hem daha çok okunması açısından güzel olur düşünerekten bu konuyu açmayı uygun gördüm.
Ebu Sa'id el-Hudrî RA anlatıyor: Resûlullah AS şöyle buyurdu: Emin ve doğruluktan ayrılmayan ticaret ehli (ayette sırat-ı müstakim ashabı olarak zikredilen) peygamberler, sıddikler, şehidler ve sâlihlerle beraberdir.
Ebu Musa RA anlatıyor: Resulullah AS buyurdular ki: İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın.
İnsanların gelip geçtiği yollarda (caddelerde) oturmaktan sakının.Mutlaka oturacaksanız o zaman yolun hakkını verin.Yolun hakkı ise şunlardır: Harama bakmamak, Yoldan gelip geçen insanlara sıkıntı ve eziyet vermemek, ta'cizde bulunmamak, Verilen selamları almak, İyiliği teşvik etmek, Kötülükten de sakındırmak.
Hadis (Ebu Davud).
Kul namaza durduğunda rükua gidinceye kadar hayır onun başı üzerine saçılır. Rükuda iken secdeye varıncaya kadar, Allah'ın rahmeti onu kaplar. Secde ettiğinde ise, Allah'a manen yaklaşır. Ve onun rahmet nazarını kendine çevirir.
Hadis-i Şerif (Said bin Masur).
Resulüllah bir gün mescide girdi. Orada halka şeklinde oturmuş iki gurup Sahabe ile karşılaştı. Bunlardan bir grubu Kur'an okuyor ve Allah'a dua ediyordu. Diğerleri de, ilim öğreniyorlar ve öğretiyorlardı. Resulüllah şöyle buyurdu: Bunların hepsi hayır üzerindedirler: Şunlar Kur'an okuyorlar ve Allah'a dua ediyorlar.Bunlar da ilim öğreniyorlar. Ben de ancak bir muallim (öğretici, yol gösterici) olarak gönderildim. Resulüllah bu sözlerinden sonra ilim öğrenenlerin yanına oturdu.
Hadis (İbn-i Mace).
Benden sonra bana inanan müslümanlar hakkında şu 3 şeyden korkuyorum: Onları idare edenlerin zulme sapmalarından. Yıldızların (Burçların) yaşamlarına etkisi olduğuna inanmalarından. Kaderi inkar etmelerinden.
Hadis (İbn-i Asakir).
Ümmetimin sonlarına doğru, mescidlerini süsleyip te kalplerini harabeye çeviren topluluklar görülür. Onlar, elbisesine verdiği önemi, dinine vermeyecek.Dünyalığı yerindeyse, dinlerine ne olduğuna aldırmayacak.
Hadis-i Şerif (Ramuz).
Sizden biriniz bir topluluğa vardığında selam versin. Ayrılırken de selam versin. Bu ikinci selam da, birincisi kadar önemlidir.
Hadis (Ebu Davud, Tirmizi).
Yemeklerinizi topluca yeyiniz. Ayrı ayrı yemeyiniz. Şüphesiz ki, bir kişinin yiyeceği 2 kişiye yeter.İki kişinin yemeği, 5-6 kişiye yeter. Şüphesiz ki, bereket topluluktadır
Hadis (Bezzar)
Allahü teâlânın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hayaline bile gelmeyen nimet dolu sofrası, ancak oruçlular içindir.) [Taberani]
Kim Ramazan'a erişip de üzerinde bir Ramazan orucu borcu olursa ve onu kaza etmemişse onun orucu kabul olunmaz. Kim, üzerinde kaza etmediği Ramazan orucundan bir şey olup da, nafile orucu tutarsa, o borç olan orucu tutuncaya kadar nafile orucu kabul olunmaz. (Ahmed ve Taberani)
Cabir Bin Abdullah Radiyallahü anh anlatıyor: 'Resulüllah Efendimiz Fetih yılı Ramazan'da Mekke'ye yönelerek yola çıktı. Kura'ul-Ğamim denilen yere ulaşana kadar kendisi de ashabı da oruçlu idiler. Resulüllah'a şöyle denildi: 'Oruç insanlara zor geliyor. İnsanlar sizin yaptıklarınıza bakıp duruyorlar.' Resulüllah ikindinden sonra bir bardak su istedi ve insanların gözü önünde içti. Bunu görenlerin bir kısmı oruçlarını açtılar. Bir kısmı ise oruca devam ettiler. Bir kısım ashabının oruçlarına devam ettikleri haberi kendisine ulaşınca: 'Onlar itaat etmiyorlar, isyan etmişlerdir' buyurdu.' (Müslim ve Tirmizi)
İbni Abbas radiyallahü anh diyor ki: 'Peygamber Efendimiz Ramazan ayında Mekke'nin fethi için çıkmıştı. Kudayd denilen yere gelince bir bardak süt getirildi. Onu içerek orucunu bozdu. Ashabı da oruçlarını bozdular. (Müslim ve Nesai)
Ebu Said El Hudri radiyallahü anh diyor ki: 'Resulüllah Efendimiz Fetih senesi; Merruz Zahran'a varınca düşmanla karşılaşacağımızı bize bildirerek oruçlarımızı bozmamızı emretti. Biz de hep birlikte orucumuzu bozduk.' (Ebu Davud, Müslim ve Tirmizi)
Enes Bin Malik radiyallahü anh anlatıyor: 'Resulüllah Efendimizle beraber bir yolculukta idik, aramızda oruç tutanlar da tutmayanlar da vardı. Çok sıcak bir günde mola verdik, gölgelikler yaptık. Oruçlular bayılıp kaldılar. Oruç tutmayanlar da kalkıp hayvanları suladılar. Bunun üzerine Resulüllah Efendimiz şöyle buyurdu: 'Bu gün oruç tutmayanlar mükâfat almakta oruçlu olanları geçmiştir.' (Müslim, Ebu Davud ve Nesai)
Cabir Bin Abdullah radiyallahü anh anlatıyor: 'Resulüllah Efendimiz güneşin sıcağından bayılmış oruçlu bir kimsenin üzerine gölge yapan insanlar topluluğu gördü ve: 'Yolculukta oruç tutmak sevap değildir' buyurdu.' (Buhari, Müslim ve Ebu Davud)
Yolculukta oruç tutmak iyi Müslüman olmak demek değildir. Allah'ın sizin için tanıdığı kolaylık ruhsatını kabul edin ve oruç tutmayın. (Nesai, İbni Mace ve Darimi)
Allah misafirden namazın yarısını kaldırdı, ona oruç tutmamaya müsaade etti. Çocukları hakkında (yetersiz beslenme sebebiyle endişeye düştükleri takdirde) seferde emzikli ve hamile kadına oruç tutmamaya izin verdi. (Sünen Ashabı)
Amr Bin Ümeyye ed Darimi radiyuallahüanh anlatıyor: 'Bir yolculuk dönüşünde Resulüllah Efendimiz'in yanına geldim. 'Ey Ebu Ümeyye biraz bekle de yemek yiyelim' dedi. 'Ben oruçluyum' dedim. Resulüllah: 'Gel yaklaş yolculuk hakkında bilgi vereyim' dedi ve şöyle buyurdu: 'Allah yolcudan oruç yükünü kaldırdı, namazı da yarıya indirdi.' (Nesai ve Darimi)
Ebu Said el Hudri radiyallahü anh diyor ki: 'Resulüllah Efendimiz ile birlikte yolculuğa çıkardık da oruç tutanın tutmasını, oruç tutmayanın da oruç tutmamasını ayıplanmazdı.' (Müslim, Buhari ve Tirmizi)
Ebu Said El Hudri radiyallahü anh diyor ki: 'Resulüllah Efendimiz ile birlikte yolculuğa çıkardık. Kimimiz oruç tutar kimimiz de oruç tutmazdı. Ne oruç tutan tutmayanı ayıpladı ne de tutmayanlar tutan kimseleri ayıpladı. Kendisinde kuvvet bulup da oruç tutanı iyi ve hoş karşılarlar. Oruca dayanamayıp yiyen kimseleri de iyi ve hoş karşılarlardı.' (Müslim, Buhari ve Tirmizi)
Aişe radiyallahü anha diyor ki: 'Hamza El Eslemi Resulüllah Efendimize sordu: 'Ey Allah'ın Resulü! Ben devamlı oruç tutan bir kimseyim, yolculukta da oruç tutabilir miyim?' Resulüllah Efendimiz de: 'İstersen tutarsın, istemezsen tutmazsın' cevabını verdi.' (Buhari, Müslim ve Ebu Davud)
Muhammed Bin Abdulmecid el Medeni radiyallahü anh anlatıyor: 'Hamza dedi ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Benim bir binitim var, onu çalıştırıp onunla yolculuğa çıkıyorum. Onu kiraya veriyorum. Yolculuğa çıkmak çoğunlukla Ramazan ayına rastlıyor. Ben gencim ve kendimi güçlü hissediyorum. Bana oruç tutmak onu geciktirip borç bırakmaktan daha kolay geliyor. Orucu tutmam mı yoksa tutmamam mı bana daha çok sevap getirir?' diye sordum. 'Ey Hamza hangisini istersen onu yap' buyurdu.' (Ebu Davud)