> 1 <
Kırık Link Bildir! #342303 29-08-2009 00:15 GMT-1 saat
Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli
dilencilere benzemiyordu Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi Eli
yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu "Sapa sağlam adam gidip çalışacağına
dileniyor, belki benden daha zengindir" diye düşündü Zaten canı çok
sıkkındı ve sinirliydi
Alaycı bir ses tonuyla:
- Ekmek parası mı istiyorsun ? diye sordu
- Hayır çikolata parası lazım!
Bülent'in kızgınlığı şaşkınlığa döndü Espri yeteneği olan dilencinin
hali de başka oluyor diye düşündü
- Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz?
- Hayır Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz,onu
da bulamadıysak aç yatarız
Bülent adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa dalga mı geçtiğini
anlayamamıştı
- Bu gün karnınız doydu üstüne tatlı mı istedi canınız
- Fakirin canı mı olur ki, tatlı istesin beyim
- Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış stendapçı mısın?
- Hiçbiri değil Sadece fakirim Bugün karımın doğum günü, ona çikolata
götürmek istiyorum
- Doğum gününde yaş pasta alınır bildiğim kadarıyla
- O bizim için değil zenginler için Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona
bir kez bile yaş pasta alamadım Ama her doğum gününde mutlaka çikolata
götürdüm Çikolatayı çok sever
Adamın söyledikleri Bülent'in dikkatini çekmişti O akşam karısıyla
kavga etmiş, kapıyı çarpıp kendini sokağa atmıştı Arabasına da binmemiş
sahile kadar yürümüştü Denizi seyretmek de onu rahatlatmamıştı Oysa
eskiden denizi seyrederken çok rahatlardı Dalgalar sıkıntısını alıp
götürürdü Fakat karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa
gerek, hiçbir şey onu rahatlatmıyordu
Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağılmıştı "Acaba söyledikleri
gerçek mi, yoksa uyduruyor mu" diye düşündü
- Cebinde bir çikolata alacak para yok mu şimdi?
Bülent'in sorusu üzerine adam ceplerini boşalttı, bir nüfus
cüzdanından başka bir şey çıkmadı
- Ben dilenci değilim işim yok Günlük çalışırım, ne iş bulursam
yaparım Fakat bu gün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya, hiçbir iş
bulamadım Bülent oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi
- Oturun biraz dertleşelim bari, dedi
Adam çekingen çekingen oturdu yanına
- Yokmu eşin dostun, borç alacak akraban?
- Fakirin akrabaları da fakir olur beyim Bulurlarsa kendi karınlarını
doyururlar
- Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını?
- Hem de çok seviyorum Otuz yılımı aydınlattı o benim
- Hımmmm Aşk hemde otuz yıl süren aşk Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en
fazla üç yıl diyorlar oysa Sen otuz yıldan bahsediyorsun
- Evet Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi arttırdı
- Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı? Söylediklerine
bakılırsa sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin
- Ben ilkokulu bile bitirmedim Öyle formül falan bilmem
- Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım Bende altı yıllık
evliyim Sevdiğim kadınla evlendim, fakat mutlu değilim Sürekli kavga
ediyoruz Daha iki saat önce kapıyı çarptım çıktım Evimiz, arabamız,
işimiz, gücümüz, her şeyimiz var, ama mutlu değiliz
Senin hiçbir şeyin yok, ama mutlusun Para mı acaba bizi mutsuz eden?
- Hiçbir şeyim yok mu? Hayır benim her şeyim var Benim karım her şeyim
Sevgilim, eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım Hayatımı paylaştığım insandan
daha değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada?
Sizin ev, araba, iş diye her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir şey
olan
- Öyle deme, şu kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikayet
ediyor Bir de fakir olsam kim bilir ne olur?
- Altın tasın, kan kusana faydası yoktur beyim Sen kadın ruhunu hiç
anlamamışsın Hiçbir kadın iyi bir evde oturduğu, hergün çeşit çeşit
yiyecekler yediği için mutlu olmaz Bir kadın, kocasının her şeyi
olduğun bildiğinde ancak mutlu olur
- Sizin mutluluğunuzun sırrı bumu ?
- Olabilir Ben karıma değerli şeyler alamıyorum ama ona benim için ne
kadar değerli olduğunu hissettiriyorum O da çok mutlu oluyor
- Bir kadına değerli olduğunu nasıl hissettirilir?
- Küçük kızı severek
- Küçük kız mı ? Hangi küçük kız ?
- Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen bir küçük kız
vardır O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutu edersen, o kadını
da o kadar mutlu edersin
- Nasıl yani ?
- Küçük kız neleri sever, nelerden hoşlanır bir düşünün Küçük kızlar
hep beğenilmek, ilgi görmek isterler Güzel olduklarını duymaya
bayılırlar Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler Küçük
kızlar hep prenses olmayı hayal ederler Sürprizlerden hoşlanırlar
Biraz şımartılmak isterler Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler
iltifata doymaz küçük kızlar Öyle değil mi?
- Haklısın Benim dört yaşında bir kızım var Adı Aylin Her akşam
boynuma sarılır "babacığım beni ne kadar seviyorsun?" diye sorar
Giysisini değiştirdiği zaman etrafımda "Baba güzel olmuş muyum?" diye
sorar durur Güzelsin demem de yetmez ona " Harikasın prenses gibi
olmuşsun" demeliyim Dünyanın en güzel kızı demeliyim
- İşte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak isterler Ben elli yaşındaki
karıma böyle davranıyorum Ömrümüz olurda seksen, doksan yıl da yaşarsak
ben ona böyle davranmaya devam edeceğim Ona "bebeğim" diye hitap
ediyorum çok hoşuna gidiyor "Bebeğim bana bir çay yapar mısın?"
dediğimde çay yapmak için nasıl koşturduğunu görmelisiniz
- Hiç kavga etmezmisiniz siz?
- Kavga evliliğin tadı tuzu Arada biz de tartışırız Küsüp barışmanın
tadı ayrıdır Benim karım bir keçi kadar inatçıdır Onunla barışmak için
uğraşmak ayrı bir keyif verir bana
- Benim eşim çok ciddi kadındır Hiç küçük kız havası yok onda
- Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar
En ciddi yada en yaşlı kadının bile içinde o küçük kız mutlaka vardır
Yeter ki sen o tatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil Ve o küçük
kızı asla aldatma Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep
kuşkuyla bakar Küçük kızlar hem çabuk mutlu olurlar hemde çabuk
kırılırlar Çok narindir onlar Hoyrat elleri sevmezler Yumuşak
dokunuşları severler
- Bu tavsiyeni deneyeceğim Fakat her zaman yapabilir miyim bilmiyorum
Bazen işlerim çok yoğun oluyor o zaman eve çok yorgun gidiyorum
- Bu sadece bir bahane O küçük kızı mutlu etmek dünyanın en kolay işi
Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur Sen o küçük kızı mutlu
ettiğinde karşılığını fazlasıyla alırsın Artık o seni rahat ettirmek
için elinden gelen gayreti gösterir Karısı mutlu olmayan erkek mutlu
olamaz Mutlu olmak isteyen erkek önce hayat arkadaşını mutlu etmelidir
Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli söylenen biriyle yolculuğa çıksan
ne kadar mutlu olabilirsin
- Haklısında bende bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum
- Yine para, yine dış sebepler Evet para önemli ve gerekli ama kadınlar
para için erkekleri sevmezler Para geçici mutluluklar verir Kadınlar
hediye almayı severler Paran varsa hediye al tabi Ama hediyeyle mutlu
olmasını bekleme Hediyenin yanına sevgini katmazsan hediyenin bir
anlamı yoktur Benim hiçbir zaman çok param olmadı Günlük kazandım
günlük yedik Bazen aç kaldığımız günler oldu
Hiçbir zaman karımın kulaklarına altın küpe takamadım ama her zaman aşk
sözleri fısıldadım Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık alamadım
ama hep öpücüklerle sevdim boynunu Hiçbir zaman ona ipek elbiseler
giydiremedim ama kendi bedenimle ipek elbise gibi yumuşacık sardım
bedenini ve mutlu ettim onu
Adam ayağa kalktı
- Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım merak eder Sende git evine
küçük kızın gönlünü al, belki o küçük kız şimdi evde ağlayıp duruyordur
- Bülent de ayağa kalktı Kuvvetlice elini sıktı
- Sizi tanıdığıma çok memnun oldum
Elini bıraktı koluna girdi Yolun karşısındaki pastaneyi gösterdi
- Hadi gel eşin için şuradan çikolatalı pasta alalım, dedi
Pastayı aldılar Adam hayatında ilk defa karısına yaş pasta götürmenin
mutluluğuyla, binbir teşekkür ederek evinin yolunu tuttu Bülent de
pastanenin
yanındaki manavdan karısının en sevdiği meyvelerden aldı
Evine geldiğinde karısı şişmiş gözlerle mutfak masasında oturmuş su
içiyordu Bülent hiç konuşmadan meyveleri büyükçe bir tabağa döküp
yıkadı, sonra eşinin önüne koydu
- Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri, dedi
İnci hiç konuşmadı
- Sorsana "niye" diye
İnci kızgın kızgın:
- Niye? Diye sordu
- Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadının midesine gidecek, dedi
gayet ciddi bir ses tonuyla İnci şaşırmıştı Bir anda yüzünün ifadesi
yumuşamıştı
- Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım
- Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın Benim
hangi meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın Aslında bu beklediğim
istediğim bir şeydi "Bak senin sevdiğin meyveleri aldım Ama şimdi
kıymeti yok Çünkü sana çok kırgınım, meyve alarak gönlümü alamazsın
- Özür dilerim seni kırdığım için
Sonra Bülent yere diz çöktü
- Cezam neyse razıyım Ama bir tek şey istiyorum senden Seni delice
seven bu adamı senden mahrum etme
- Bülent yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette çok komik görünüyordu
İnci kıkır kıkır gülmeye başladı
- Affetmek o kadar kolay değil Bakalım hangi cezalara
katlanabileceksin, dedi
Bülent işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı küçük
kızı gördü
Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü....
alinti....
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
Sizdeki gençlik katiyen gidecek. Eğer siz daire-i meşruada kalmazsanız, o gençlik zayi olup başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem ahirette kendi lezzetinden çok ziyade belalar ve elemler getirecek.
Bediüzzaman Said Nursi
Quick_man34
-- AdministratoR --
Yüzbaşı
1029 ileti
Yer: Bangalore
İş: Although I would say
Kayıt: 25-08-2009 17:13
İş: Although I would say
Kayıt: 25-08-2009 17:13