Kırık Link Bildir! #345718 11-10-2009 02:58 GMT-1 saat
Bir gün Hz. Ömer(r.h) mescidde idi. Bizans imparatorunun bir elçisi geldi. Bir kısım hediyyeler ile beraber bir doğan kuşu, bir tazı ve bir şişe de zehir getirdi.
- Ey Halife ! Bu doğan hangi kuşu istersen yakalar, hiçbir kuş pençesinden kurtulamaz. Bu tazıyı, avda, hangi hayvana salarsan yakalar, elinden av kurtulmaz. Bu şişedeki zehirden bir damla içen hemen ölür. Hiçbir ilaç ile de tedavisi olmaz. Bunlar, acaib şeyler olduğundan bir sultanın hazinesinde bulunması icab eder diyerek İmparatorumuz size gönderdi, dedi. Hazret-i Ömer :
- Kuşdan insana ne faide gelir? Hal sahibi olan, kuşu eline alıp da amellerini zayi etmez,(diyerek, doğan kuşunun bağlarını çözüp salıverdi). İnsan, köpeği ne yapsın? O mekruh hayvanı evine koyup, arkasında gezdirmeğe ne lüzum var (diyerek,köpeğin zincirini açıp serbest bıraktı. İçi zehir dolu şişeyi mübarek eline aldı.) Benim dünyada en azılı düşmanım nefsimdir, buyurdu. Besmele çekerek şişedeki zehrin hepsini içti. Elçi bu hali görünce kendinden geçip düştü. Bir müddet sonra ayılınca Hazret-i Ömer'in sıhhatte olduğunu gördü. Hemen Hazret-i Ömer'in ayaklarına kapanıp:
- Bana imanı öğret, dedi.
- Hazret-i Ömer, elçiye imanı, İslamı öğretti. Elçi Müslüman olduktan sonra, bir daha Bizansa gitmeyip, geri kalan ömrünü Hazret-i Ömerin Hizmetinde Geçirdi.
Kaynak: Bedir Yayınevi. Dört Büyük Halife.