Kırık Link Bildir! #51838 05-06-2006 15:17 GMT-1 saat
---alıntıdır---
Oyuncaklarla sadece oyunlarını değil hayatını da kuran çocuk, bir oyun ve oyalanma olarak tanımlanan hayatla tanışmasını büyük ölçüde oyuncaklara borçludur.
Bugün bez bebeklere hiç benzemeyen Barbie’ler milyonlarca çocuğun elinde. İlk kez 1959'da üretilen ve çıktığı yıl 350 bin adet satan Barbie halen 140 ülkede piyasada ve kendisini üreten firma saniyede iki Barbie'nin satışıyla 1.9 milyar dolarlık yıllık ciro elde ediyor. Yani bir Barbie istilasından söz etmek zerre kadar abartı içermiyor.
Bu “kadın” vücutlu oyuncaklar çocuklara ilerde ne olmaları ve nasıl yaşamaları gerektiği konusunda beyin yıkama görevi üstlenen minik ajanlar olarak evlerimize giriyorlar. Çocuk “annesi”ni örnek aldığı dönemde ona hiç benzemeyen Barbie bebeklerle karşılaşıyor ve ister istemez dünyası değişiyor.
Barbie’lerin ne menem bir zehir olduğunu batılı üniversiteler de saptamış. Nitekim Sussex Üniversitesi’nin bir araştırmasına göre “Geleneksel vücutlardan çok daha zayıf olan Barbie'ler, kızların gerçekçi olmayacak ölçüde zayıflamak istemesine neden oluyor. Araştırmacılar bu durumun kızların ileriki yaşlarda dış görünüşleriyle ilgili kendilerini güvensiz hissedip yeme bozukluğu geliştirebileceklerini ifade ediyor.”
Barbie’lerin empoze ettiği vücut yapısına kavuşabilmek için yemek yemeyen, yediklerini kusan gençlerin sayısı tüm dünyada artarken, hastalıkların başlama yaşı da hızla düşüyor. Avustralya'da bir yıl boyunca tüm çocuk doktorları arasında yapılan bir araştırma, yemek yememe hastalığının çocuklarda yaygınlaştığını gösteriyor. Mankenliğe başlama yaşının 14 - 15'lere düşmesi de özellikle genç kızlar arasında bu mesleğe özenilmesini beraberinde getiriyor. Kendilerini şişman bulduklarını söyleyen bu çocuklar, modeller gibi ince olmak istediklerini belirtmişler. Yani birer Barbie’ye dönüşmek istiyor çocuklar...
Barbie’lerin empoze ettiği hayat tarzının sadece mankenlikle ve zayıflıkla ilgili bir şey olmadığını söylemeye ise sanırım gerek yok