> 1 <
Kırık Link Bildir! #348916 27-08-2011 04:58 GMT-1 saat
- Albert Einstein
Yeni Deus Ex oyunu Human Revolution elbette eski iki oyuna oranla çok büyük değişikliklere ve yeniliklere sahip. İlk Deus Ex oyunundan öncesinde geçen hikayede o zamanlara nasıl gelindiğini Adam Jensenın gözünden anlatıyor. Özellikle oynanış şeklindeki seçim şansı oyuncuların bir anlamda kendi stillerini oyuna yansıtmalarını sağlıyor. Peki, bakalım Deus Ex: Human Revolution bizlere eski bir dünyanın yeni kapılarını açacak mı?
Neredeydik nereye geldik?
1905 yılında ilk başarılı kornea nakli Eduard Zrim tarafından gerçekleştirildi. 1954te Joseph Murray ilk başarılı böbrek naklini başardı. 1966da pankreas, 67de karaciğer ve kalp nakilleri yapıldı. 1998de Fransada ilk el nakli gerçekleşti. 2005te kısmi yüz nakli yapılırken 2008de ilk nakil yumurtalıktan doğan bebek dünyaya geldi. 2010da Dr. Joan Pere Barret ve ekibi tam yüz naklini ilk defa gerçekleştirdi.
Teknolojinin hızla ilerlediğini görmek artık gözden kaçacak bir durum değil. Bize sunduğu yenilikler o kadar hayran bırakıcıki bazen insanları korkuttuğu bile oluyor. Artık sadece telefonumuzu havaya tutarak bir uçağın sefer numarası, hızı, yüksekliği gibi verileri öğrenebiliyorsunuz. Bozuk gözlerinizi yeni doğmuş bebek gibi sağlıklı hale getirebiliyorsunuz. Belki hala kansere çözüm bulunamadı ancak kopan ayaklar veya kollar yerine üstün teknoloji el ve ayaklar takabiliyorsunuz. Artık her yerden herkese ulaşmanız mümkün ve bunun için en ufak bir cihaz bile yeterli oluyor. Bir de bunlara augmented reality dediğimiz yeni teknolojiyi de eklediğinde olay ufukları aşıyor resmen.
Ellerim ayaklarım, kırıldı parmaklarım
İşte Deus Ex: Human Revolution da böyle bir dünyada geçiyor. Yıl 2027 yani ilk Deus Ex oyunundan 25 sene öncesi. Zaten oyunun hikayesindeki esas amaç ilk oyundaki dünyaya nasıl gelindiğini anlatmak. Nanoteknolojik augmentedlar daha yeni yeni geliştirilmeye başlanmış, biyomekanikal augmentationlar ise en üst seviyede. Bu sektörün en güçlü şirketi ise bir anlamda bu teknolojinin yaratıcısı Sarif Industries.
Sarif şu an için bu pazarın önde gelen şirketlerinden ve biz, yani Adam Jensen, ise belki bu şirketteki en önemli pozisyona sahibiz, güvenlik şefi. Sonuçta bilginin esas güç olduğu bir zamanda artık para, altın, vs. gibi eşyaların önemi ikinci planda kalıyor, özellikle de büyük şirketler için. Çünkü bilgiye, daha çok bilgiye sahip olan kişi bütün gücü eline alabiliyor.
Adam ile oyuna başladığımızda Sarife bir saldırı gerçekleştiriliyor ve Adam ölümcül derecede yaralanıyor. Normalde hayatta kalmak için hiçbir şansı olmayan Adamın yardımına augmentation teknolojisi yetişiyor ve Adamın birçok yeri bu parçalar ile değiştiriliyor. Geriye ona bunu yapanları bulmak kalıyor.
Hikaye içerisinde biraz Blade Runner biraz Cyberpunk havası bulmamız mümkün. Şunu söylemeliyim ki oyun düşük grafik kalitesinde dahi atmosferi çok iyi yansıtıyor. Karanlık bir geleceğin içerisinde ilerleyen hikayede aslında teknolojinin her zaman için insanlık yararına olmadığını, bazen de sadece birkaç insanların yararına olduğunu gösteriyor. Artan bağımlılık olayları, güvenlik adı altında getirilmiş kısıtlamalar ve sefilliğin hüküm sürdüğü yerler oyunun atmosferini daha da karanlık bir hale sokuyor.
Yine yeniden yollara düşmek
Aylardır yaptığımız Deus Ex haberlerinde öne çıkan bir nokta var; oynanıştaki seçim özgürlüğü. Bildiğiniz gibi oyun sizlere dört farklı türde ilerleme imkanı sağlıyor ve siz de oynayış tarzınıza göre bu yöntem veya yöntemleri kullanıyorsunuz. Combat yöntemi ile vurdulu kırdılı bir oyun oynarken, stealth ile ninjavari bir şekilde ilerliyorsunuz. Socialda insanların vücut dillerini okuyor akıllarına girip jedi mind trickler kullanırken Hacking yönteminde ise bir McGayver edası ile ortalıkta dolaşıyorsunuz. Elbette her görev tek bir yöntemle çözülmüyor aslına bakarsanız başından sonuna kadar gizlilik veya hacking gibi yolları kullanacağınız bölümler çok ender. Zaten amaç da bu; siz kendi stilinizle oynayın, başarısız olursanız devamında diğer yolları deneyin. Örneğin bir alamı devre dışı bırakırken başarısız olur ve sistemi aktif ederseniz bu sefer etrafa doluşan adamların arasından yılan misali süzülerek geçin, o da mı olmadı o zaman bileğe kuvvet.
Tabi ki bunların hepsini Allah vergisi yetenekleriniz ile yapmıyorsunuz. Sonuçta size eklenen o implantlar tarla ekesiniz diye verilmedi. Zamanla bu implantları oynayış sisteminize göre geliştirip kendi bildiğiniz yolda daha emin adımlarla ilerliyorsunuz. Ve şunu söylemeliyim ki her yeni implantıın etkisini doğrudan hissediyorsunuz.
Örneğin sosyal yetenek arttıran implantı eklediğinizde Augmentation teknolojisi size, karşınızdaki kişinin ses tonundan ve kullandığı cümlelerden nasıl bir kişilik tipi olduğunu belirtiyor. Alfa, omega ve betadan oluşan bu üç tip için kullanılacak cevaplar farklı. Örneğin Alfalar övülmekten hoşlanırken, omegalara kafa tutmanız gerekebiliyor. Üstelik social kısmın en güzel yanı da çok üst seviye bir İngilizce istemiyor olması. Oyun size karşınızdakinin nasıl bir insan türü olduğunu (omega, alfa, beta) belirtiyor ve aşağıda farklı yanıt seçenekleri bulunuyor bu seçeneklerin üzerine geldiğinizde ise türlerin buna nasıl tepki vereceğini açıklıyor. Dolayısı ile dikkat etmeniz gereken şey karşınızdaki adamın kişilik türü ve aşağıdaki seçeneklerden hangisinin size uygun olduğun bulmak. Öte yandan aldığınız Cloaking implantı sayesinde bir süreliğine tamamen görünmez oluyorsunuz ve bu şekilde daha rahat bir şekilde düşmanlarınız arasından geçip gidebiliyorsunuz. Bunun gibi daha pek çok implant seviyesini arttırarak kuvvet, gizlilik, yüksekten zarar görmeden atlama, vs. gibi özellikler kazanıyorsunuz.
Hava yine mi kapalı?
Deus Ex:HR belki çığır açacak bir yenilik sunmasa da ciddi anlamda kaliteyi arttırıyor kendi alanında. Nitekim bunu en iyi başta belirttiğim atmosfer olayında fark ediyoruz. Oyunda beş farklı şehri ziyaret ediyoruz ancak oyundaki ufak şeylerde olduğu gibi şehirlerde de belli detaylara özen gösterilmiş. Her şeyden önce bu oyun gelecekte geçen bir oyun ancak pek çok kişinin hayal gücünden farklı olarak uçan arabalar veya etrafta gezen robotlar ile lazer tabancaları yok. Daha olası bir gelecek ile karşınızda.
Detaylara verilen önem özellikle de bu şehirlerde belirginleşiyor. Her ne kadar hepsi ayni teknoloji ile üretilip benzer bir atmosfer yaşatsa da mimarileri, kültürleri ve dillerindeki farklılıklar bizlere Evet, hala gelecekteki bir dünyadayım ancak kesinlikle farklı bir şehirdeyim hissiyatını veriyor.
Hava yine mi kapalı?
Deus Ex:HR belki çığır açacak bir yenilik sunmasa da ciddi anlamda kaliteyi arttırıyor kendi alanında. Nitekim bunu en iyi başta belirttiğim atmosfer olayında fark ediyoruz. Oyunda beş farklı şehri ziyaret ediyoruz ancak oyundaki ufak şeylerde olduğu gibi şehirlerde de belli detaylara özen gösterilmiş. Her şeyden önce bu oyun gelecekte geçen bir oyun ancak pek çok kişinin hayal gücünden farklı olarak uçan arabalar veya etrafta gezen robotlar ile lazer tabancaları yok. Daha olası bir gelecek ile karşınızda.
Detaylara verilen önem özellikle de bu şehirlerde belirginleşiyor. Her ne kadar hepsi ayni teknoloji ile üretilip benzer bir atmosfer yaşatsa da mimarileri, kültürleri ve dillerindeki farklılıklar bizlere Evet, hala gelecekteki bir dünyadayım ancak kesinlikle farklı bir şehirdeyim hissiyatını veriyor.
Bu detaylara verilen önemler ile zenginleştirilen gerçekçilik oynanışta daha da aktif olarak görülüyor. Bu oyunu alıp oynamaya başladığınızda sakın ola maratonmuşçasına bitirmeye çalışmayın. Her girdiğiniz yeri mutlaka en az birkaç dakika inceleyin. Mutlaka ama mutlaka alternatif bir şeyler bulacaksınız. Oynama şekliniz ne olursa olsun eğer bir bölümde zorlanırsanız farklı bir yöntem seçin. Eğer yolunuz çok zorluysa mutlaka etrafta başka bir yol daha vardır. Hele ilerleyen bölümlerde yetenekleriniz de tam oturmaya başlayınca bu seçim paletinin size sundukları ile yüzünüzde masum tebessümler eksik olmayacaktır eminiz.
Çizgiselliğin dışına çıkan pek çok oyun son zamanlarda karşımıza çıktı ancak bütün bu oyunların yine kendi geniş kalıbı içinde harmanlanmış bir çeşitliliğe sahip gibiydi. Elbette Deus Exte de yapabileceğiniz şeylerin bir sınırı mevcut ancak bu sınıra ulaşmak oldukça zor.
Şöyle bir örnek vermek gerekirse; bir görev esnasında havalandırmalar, çatılar vs. derken gizli gizli epey bir ilerlemiştim ancak bir noktadan sonra girmem gereken kapılardan bir tanesini hackelemek zorunda kaldım, nitekim social yeteneğim düşmandan bu kapının şifresini almaya yeterli olmamıştı (yani ben beceremedim). Ancak belli ki bu beceriksizlik bir seri olacak ki haclkeleme sırasında da bocalayınca alarm çalmaya başladı ve millet bana doğru koşmaya başladı. İlk birkaç saldırı denemem başarısızlıkla sonuç verince ben de ne yapabilirim diye etrafa baktım ve en sonunda etrafta duran kola makinesini milletin girdiği kapıya koyup onları benim kaçmama yetecek kadar engelledim ve sorun çözüldü. Belki biraz daha kassaydım onları teker teker de öldürebilirdim veya hiç alarma bulaşmadan o odaya farklı bir yol bulabilirdim.
İkinci bir örnek daha vereyim, oyunun ön inceleme versiyonunu oynarken ilk bölümdeki rehinelerin hepsini bombadan kurtarmıştım ancak inceleme esnasında tam sürümü oynarken rehinelerin olduğu odayı görmedim bile.
İşte Deus Ex: HRın seçim özgürlüğü bu derece geniş. Bu yüzden ağzımdan sular aka aka bütün bu özelliklerden bahsediyorum.
Ademin gözleri
Peki, arkadaş her şeyiyle mi çok iyi bu oyun? Elbette hayır. Deus Ex: Human Revolutionın aksak yanları da var maalesef. Animasyonlarda ne yazık ki bazen saçmalamalar meydana geliyor. Özellikle Ragdoll tekniğinin kullanılmasında yaşanan komik ve saçma görüntüler Deus Exin de başını yakanlardan bir tanesi. Onun haricinde grafik açısından sizlere gayet uygun bir seviyede olduğunu söyleyebiliriz. En son haberlerde yapımcıların oyunu PC için yaptıklarını belirtmiştik hatırlarsanız. Ben oyunu Xbox 360a oynadım. Oynadığınız TVnin kalitesine göre grafik kalitesi de oldukça artıyor fakat en büyük fark karakter modellemelerinde ortay çıkıyor. Özellikle aydınlatma ve gölgelendirme ile ilgili büyük farklar ortaya çıkıyor. Yine de gerek Xboxta gerek PCde grafikler oldukça iyi gözüküyor elbette PC tarafında doku, ışıklandırma gibi şeyler daha kaliteli ancak aralarında dağlar kadar fark olduğu söylenemez, en azından şimdilik.
Seslere gelince Adam Jensenın gırtlaktan çıkan sesi, karakterlerin özellikle duygusal konuşmalarındaki ses tonları, reaksiyonları oldukça iyi hazırlanmış. Her ne akdar yüz mimikleri etkili gözükse de insan L.A. Noire'i gördükten sonra net bir karar veremiyor açıkçası. Müzikler sanat eseri sayılmasa da bu karanlık gelecek havasını yansıtıyor.
Ancak teknik detaylardan çok oyundaki esas eksiklik bence FPSnin yanında bir de TPS görüntüsünün olmaması. Evet oyun RPG ve FPS karması olarak geçiyor ancak siper aldığınızda TPS görüntüsüne geçince aslında TPSnin de ne kadar uygun olabileceğini görüyorsunuz. Bilmiyorum belki çok aman aman bir kusur değil ancak bir Oblivion tarzı görünüm seçeneği olsa çok da fena olmazdı hani.
Uzun lafın kısası
Desu Ex:Human Revolution belki de Square Enixin Final Fantasyden sonra çıkış yakalayacağı yeni bir oyun olabilecek özellikte. İlk oyun kadar yenilikçi veya daha az çizgisel bir oyun olmadığını söyleyebiliriz ancak kesinlikle bu kıtlık zamanında bizleri saatlerce meşgul edecek ve zevkli dakikalar yaşatacak bir oyun olarak akıllarımıza kazınacak Human Revolution. Bu karma türünü (RPG- FPS) sevseniz de sevmeseniz de bir şansı hak ediyor.
Kaynak:merlininkazani
Oyun 23 Ağustos'ta Amerika'da dün de Avrupa'da çıkmış bulunmakta bence çok güzel bir oyun incelemede de söylendiği gibi FPS-RPG türü sevenlerin kesin oynaması gerektiği bir oyun
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
MSN