#57713 13-06-2006 23:37 GMT-1 saat
YEMESİ KOLAY OLSUN DİYE
Timur'un hesaplarıyla ilgilenen memur hesaplarda yanlışlık yaptığı anlaşılınca;Timur yanlışlık yapılan kağıtları önce memura yedirmiş daha sonra yerine Nasrettin hocayı getirmiş.Hoca göreve geldikten sonra hesapları yufkaların üzerine yapmaya başlamış.Bunu gören Timur şaşkınlıkla hocaya sormuş:
“Neden hesapları yufkaların ezerine yapıyorsun?”
Hoca,şöyle karşılık vermiş Timur’a;
“Neden olacak,yemesi kolay olsun diye....”
İMAM ŞAMİL
Tarihimizde “Kafkas kartalı” diye geçmiş bulunan İmam Şamil yüz binlerce Rus ordularını birkaç arkadaşıyla yıllarca uğraştıran kahramandır.Üstat Şeyh Celaleddin Efendinin dizi dibinde Tarik-ı Nakşibendiyyenin âb-ı hayat pınarından kana kana içmek suretiyle menaviyatın zirvesine yükselirken, sol eliyle kullandığı kılıcıyla tek başına ordulara göğüs germek gibi bu dünyanın en büyük zevklerine de tatmaktan geri durmamıştır. Az bir kuvvetle uzun yıllar sürdürdüğü mücadelesini, esaretinden sonra aynı şekilde devam ettirmiştir. Ruslara esir düştüğünde;
Yemek esnasında, İmam Şamil’in iştahlı iştahlı yemek yediğini gören çar’ın:
“kumandan, bu iştahla beni de yiyeceğinizden korkuyorum” demesi üzerine etrafındakilerin kahkahaya boğuşları uzun sürmemiş Kafkas Kartalı:
“Çar hazretleri kaygılanmayınız. Ben elhamdülillah müslümanım ve domuz eti yemem haramdır.”
ŞERİATÇI DOKTOR-BİR SİNİR UZMANI
Dr. Rahmi Duran vardı.Anarşistler oğlunu kaçırmış, büyük para sızdırmışlar. Bir hanım hasta götürmüştüm.
Muayene için, başını açmasını söyledi doktor. O açmadı. Ben de öylece muayene etmesini söyledim. Sert çıkınca
-Bu Şeriatın emri dedim. Bu sefer mesleğimi sordu. İmam-Hatip kelimesine takıldı.
-İmam Hatipler hep böyle dedi. Ayıplamaya kalkınca hemen aklıma geldi.:
-Galiba senin oğlunu da imam hatipliler kaçırmıştı,dedim....Adamın gözleri yerinden fırladı. İki elini, idam ipi yapıp konuştu:
-Ne fayda şeriat yok ki, namussuzları hık diye boğsun!... Ben son fırsatı yakalamıştım:
-Ne o doktor? dedim, bir anda Şeriatçı kesildin...
Demek bunalınca baş vuruyorsunuz, yoksa şeriat düşmanısınız!
HASANIN RÜYASI
Hasan sakin, yıllarca okullarda memurluk yapmış. Öyle ki rüyasında bile idarecelirle tartışıyor. Bir gün:
-Falan....muavine kızdım ve erkeksen cevap ver, diye bağırdım ve sesime uyandım, dedi.
Ben de:
-Sen de erkeksen, uyanmayaydın da muavinin cevabını göreydin,dedim.
BENDE BİLİRİM
Yavuz Sultan Selim Han diğer Osmanlı padişahları gibi,sefer yapacağı yeri saklı tutar,kimseye söylemez ve hatta askerleri bile nereye gittiklerini bilmezdi.
Yine bir gün sefer hazırlıklarını başlatan Yavuz,ısrarla paşalarından biri nereye sefer yapıldığını öğrenmek ister.Bu ısrar üzerine:
-Paşa,sen sır saklamasını bilir misin?
-Evet,Padişahım;hem de çok iyi sır saklarım.
Bunun Üzerine Padişah:
-“Ya öyle mi,Bende bilirim” der.
BEN KİMİM
Büyük bir zat, makamı yüksek olan amire karşı hürmet etmeyince, Amir;
-Sen benim kim olduğumu biliyor musun? der.
O büyük zat şu cevabı verir:
-Başı pislik(meni), sonu leş olan, ikisi arasında bir hamalsın!
BEN VERİRİM
Zengin ve soylu olan biri,tek kişinin geçebileceği kadar küçük olan bir filozoflo karşılaşınca:
-“Ben bir serseriye yol vermem” deyince,Filozof:
-“Ben veririm..!”
DÜNYALAR KADAR
Babama sordum:
-Babacım beni ne kadar seviyorsun?
Babam cevap verdi;
-Oğlum,seni dünyalar kadar seviyorum.
-Peki dedim, babacığım dünyanın değeri ne kadardır?
-Beş para etmez oğlum..!
ZİKİR
Nasrettin hoca kurnazlığıyla, aklıyla, hazır cevaplılığıyla tanınan bir simadır. Muhatabının sözünün altında kalmaz, ona en mükemmel cevap vermesiyle de meşhurdur. İşte size bir örnek:
Nasrettin hoca bir iş işin şehre iner. İşi uzun sürdüğü için bir gün daha kalmak zorunda kalır. Geceyi geçirmek için, başka yerde kalacak bir mekan bulamadığı için, virane bir Han’da geceyi geçirmek üzere gider.
Sabah olunca Nasrettin hoca, han sahibinin yanına gider:
-“Yahu gece sabaha kadar yatamadım.” der.Hancı;
-“Hayrola hoca efendi, niçin yatamadınız?” Nasrettin hoca;
-“Sabaha kadar duvarlar gıcırdadı, korktum ya... Ve sesten yatamadım.”
Hancı uyanık, şöyle cevap verir:
-“Yahu Hoca, sen bize canlı, cansız her şey Allah’ı zikreder diye söylememiş miydin?”
Hoca:
-E evet!
Hancı:
-“İşte senin de bize bahsettiğin gibi, sabaha kadar duyduğun o gıcırdama sesleri duvarın Allah’ı zikretmesinin sesidir.” der.
Bu uyanık cevap üzerine Hoca şu cevabı verir:
-“Tamam ya işte, ben de zikirden coşup duvarın secdeye gitmesinden korktum”.
Öküz Ahmet Paşa
Osmanlı paşalarından, Öküz Ahmet paşa lakaplı bir paşa vardır. Bir gün bütün paşaların bulunduğu bir çadırda toplantıda bulunurken, çayırda otlayan münasebetsiz bir öküz, çadırın içerisine başını sokar;
-“Mööö, möööö,” der.
Çadırda bulunan bütün paşalar bıyık altından gülmeye başlar. Paşaların kendine malum lakaptan güldüğünü fark edince, paşalara dönerek;
- Paşalar! Az önce içeri giren öküz ne dedi biliyor musunuz.? O öküz bana dedi ki;
- “Yahu, hadi sen bizdensin...Peki bu Eşeklerin içinde ne işin var”
Cevaba bak
Necip fazıl kısakürek, sakal bırakmaya karar verir ve bırakır. Sakallı halini görenler şaşırırlar. Hatta bazıları hakaret etmek bile ister. Fakat üstad bu. Hiç lafın altında kalır mı? Adama laik olduğu cevabı verir. Üstadın sakallı halini gören biri, üstada hakaret etmek için karşısına geçip sakallı halini kasderek;
-“Yahu Maymuna dönmüşsün!” der.
Bu söz üzerine üstad adama haddini bildirir:
-“Öylemiii, peki o zaman arkamı döneyim!.."
"Üstüne etme!"
Başka bir gün, Necip Fazıl hoşlanmadığı birisiyle yemek yemek zorunda kalmış.Yemek için bir lokantaya gidip, normal bir masaya oturmuşlar. Garson siparişleri almak üzere masalarına gelip;
-Hoş geldiniz efendim, ne alırsınız, ne arzu etmiştiniz? diye sorar.
Necip Fazıl ile yemeğe gelen adam siparişini verir;
-Pilavın üstüne et!
Bunun üzerine garson Necip Fazıl dönerek siparişini sorar; Üstad da şöyle der;
-Benim, pilavın üstüne etme!
**************************************************************
HAZIR CEVAPLILIK YADA TABİRİ CAİZ İSE LAF SOKMAK BİR KAÇ KİŞİYE MAL EDİLEMEZ BANCE..YERLİ YADA YABANCI BULUNULAN DURUMA GÖRE DEGİŞİR VE ÖRNEKLERİ ÇOKTUR...
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu