> 1 <
Kırık Link Bildir! #352027 19-03-2014 11:39 GMT-1 saat
KELOĞLAN ZENGİNLER ÜLKESİNDE
In the old times , when in the hay , straw smoke , in a patch Keloğlan lived . This has been very diligent Keloğlan . Work hard, hoping to earn a lot separated from the village , went to work in the city .
Zaman zaman içinde, zaman saman içinde, saman duman içinde, yaman bir Keloğlan yaşarmış. Bu Keloğlan çok çalışkanmış. Çok çalışır, çok kazanırım umuduyla köyünden ayrılmış, şehre çalışmaya gitmiş.
Days, weeks , months were chasing each other , but a kind of Keloğlan who do not have what you want . Had found work in the city where there are not continuously have jobs . Works five days , three days, traveling empty , runs for a week , ten days looking for a job if traveling empty . Increase the days worked if some money , with that money in the days of leisure visit would go. Ultimately zero zero. What is prolonged if you shortened . Whether it does , you get a job that runs continuously , you save money . Get a great big house with a garden . Get new items get into the house , get dressed , get put on . Even on holidays you're always having to wear the same dress .
Günler, haftalar, aylar birbirini kovalamış, fakat Keloğlan istediğini bir türlü elde edememiş. Şehirde iş varmış var olmasına da bulduğu işler sürekli olmazmış. Beş gün çalışır, üç gün boş gezer, bir hafta çalışır, on gün boş gezer iş ararmış. Çalıştığı günler biraz para arttırırmış, boş gezdiği günlerde bu para ile geçinirmiş. Sonuçta sıfıra elde var sıfır. Ne uzar ne kısalırmış. İstermiş ki, devamlı çalışacağı bir işi olsun, para biriktirsin. Şöyle kocaman bahçeli bir evi olsun. Evin içine yeni eşyalar alsın, giyinsin, kuşansın. Bayram günlerinde bile hep aynı elbiseyi giymek zorunda kalmasın.
Which country goes to the city thought it would change this situation . Abundance and prosperity of the country since childhood he frequently hear on their way to go to the Land of the Rich . Days, weeks and walked way . Have become rich at the end of the Land . Suffered at the entrance door of the house in front of the first villages founded upon a man was sitting under a gazebo . Keloğlan that man come a long way , you want to work , looking for work said . The man glared at Keloğlan and angrily asked : " What are you going to find a job ? "
Ülkesinde hangi şehre gitse bu durumun değişmeyeceğini düşünmüş. Çocukluğundan beri bolluk ve refah ülkesi diye adını sıkça duyduğu Zenginler Ülkesi’ne gitmek üzere yollara düşmüş. Günlerce, haftalarca yol yürümüş. Sonunda Zenginler Ülkesi’ne varmış. Uğradığı ilk köyün girişinde evinin kapısı önüne kurduğu çardak altında oturan bir adama rastlamış. Keloğlan adama uzun yoldan geldiğini, çalışmak istediğini, iş aradığını söylemiş. Adam, Keloğlan’a dik dik bakmış ve sinirli bir şekilde sormuş: “ İş bulup da ne yapacaksın? “
Keloğlan : " I have worked and earned money ," he said .
Keloğlan: “ Çalışıp para kazanırım “ demiş.
Man has more than one sitting on the knees straighten. In a manner even more frustrated than before : " What do you need money ? " He asked. Man Keloğlan too degraded to the last word . He has a swallowing . One that comes to mind at the time , told me that it will be given up fighting cause . In a calm manner :
Adam otururken birden dizlerinin üzerinde doğrulmuş. Öncekinden daha da sinirli bir şekilde: “ Parayı ne yapacaksın? “ diye sormuş. Adamın son sözüne Keloğlan çok bozulmuş. Şöyle bir yutkunmuş. O anda aklına geleni söylese kavgaya neden olacağını düşünüp vazgeçmiş. Sakin bir şekilde:
" I get clean clothes with the money wins . I get vineyard_garden . I get home . I get new items . I'll be the owner . What else can you do with the money ? "He said.
“ Kazandığım para ile temiz elbiseler alırım. Bağ-bahçe alırım. Ev alırım. Yeni eşyalar alırım. Mal sahibi olurum. Para ile başka ne yapılır ki? “ demiş.
Keloğlan has the answer man laughed uproariously . " You're a very Keloğlan Gesundheit " he said. " For years , neither wept nor laughed. You've made me laugh, I'm making you laugh . Look Keloğlan our country Rich Country , they say. In this country, money is not used. Already every need is met .
Keloğlan’ın cevabına adam kahkahalarla gülmüş. “ Sen çok yaşa emi Keloğlan “ demiş. “ Yıllar var ki, ne ağladım ne güldüm. Sen beni güldürdün, ben de seni güldüreyim. Bak Keloğlan, bizim ülkeye Zenginler Ülkesi derler. Bu ülkede para kullanılmaz. Zaten her ihtiyacın karşılanır.
Everything here is so abundant
Headlong stream flows
Apples, pears from the tree falls
They sleep under the arbor .
Burada her şey pek boldur
Dere akar paldır küldür
Elma, armut daldan düşer
Çardak altında uyunur.
My clothes are clean clothes
There are trials and tribulations here
Bread, food is free
Here are our restaurants here.
Giysilerim temiz urba
Dert ve keder yoktur burada
Ekmek, yemek bedavadır
İşte lokantamız şurada.
Download moved to the neighboring town sitting at home . If you want to sit there . No purchase , not rent . Every month a new dress, shoes are distributed . Three meals a day are given a free meal at the restaurant village . In the garden, fruit trees , walnut trees are very abundant . Eat, drink , yachts, enjoy. "
Karşıdaki evde oturan komşu şehre taşındı. Orada sen otur istersen. Satın alma yok, kira yok. Her ay yeni elbise, ayakkabı dağıtılıyor. Günde üç öğün köy lokantasında bedava yemek veriliyor. Bahçede meyve ağaçları, ceviz ağaçları pek boldur. Ye, iç, yat, keyfine bak. “
Keloğlan settled home that day . Standing home-owner of the bark of the dream. Man in front of the gazebo has set himself an arbor . He did well until the evening came . They went to dinner together with neighbors . Not at the table did not have . Meat dishes, roasting , sweets , rice , have different kinds of compotes . Keloğlan has ever seen such a table .
By sneezing and wheezing eaten up by, drank. Table at the beginning of faintness , have undergone evil . They Keloğlan forced away from the table . Have brought to the house put him to bed .
Keloğlan o gün eve yerleşmiş. Durup dururken ev-bark sahibi oluvermiş. Adamın çardağının karşısına kendi de bir çardak kurmuş. Akşama kadar yan gelmiş yatmış. Akşam yemeğine komşusuyla beraber gitmişler. Sofrada yok yokmuş. Etli yemekler, kavurmalar, tatlılar, pilavlar, hoşaflar çeşit çeşitmiş. Keloğlan şimdiye kadar böyle bir sofra görmemiş. Aksırınca ve tıksırıncaya kadar yemiş, içmiş. Sofra başında baygınlıklar, fenalıklar geçirmiş. Keloğlan’ı zorla sofradan uzaklaştırmışlar. Evine getirip yatağına yatırmışlar.
Keloğlan asleep that night until the morning . They went to breakfast in the morning together with neighbors again . Honey - to pies , the markers have done the - donut breakfast . Then come to their house were sitting under the pergola . Come to dinner was noon , the evening was come to dinner , and then lay down to sleep , it took several months have such a uniform way . Keloğlan gained weight by day , was a fat boy . Keloğlan forgotten the name . The villagers have started calling him Şişmanoğlan.
Keloğlan o gece sabaha kadar uyumuş. Sabah kahvaltısına yine komşusuyla beraber gitmişler. Ballı-börekli, pastalı-çörekli kahvaltı yapmışlar. Sonra evlerine gelip çardak altında oturmuşlar. Öğlen oldu haydi yemeğe, akşam oldu haydi yemeğe, sonra yatıp uyumaya, bu böyle tekdüze şekilde aylarca sürmüş. Keloğlan gün geçtikçe kilo almış, şişman bir oğlan olmuş. Keloğlan adı unutulmuş. Köydekiler kendisini Şişmanoğlan diye çağırmaya başlamışlar.
Dream within a dream one night in the house was asleep . Where all kinds of food and drink while eating a big meal itself was seeing . Eaten , drunk eaten , drunk ijtima the swollen , swells the swollen , she had burst at the end of boom and spread to places . Keloğlan associated with this condition have pity . In a move that quickly turned into Şişmanoğlan very hard . Frowning :
Bir gece evinde uyurken rüya içinde rüya görmüş. Her çeşit yiyecek ve içeceğin bulunduğu büyük bir sofrada kendisini yemek yerken görüyormuş. Yemiş içmiş, yemiş içmiş, içtikçe şişmiş, şiştikçe şişmiş, sonunda boom diye patlamış ve yerlere yayılmış. Bu durumu acıma duygusu ile seyreden Keloğlan’mış. Şişmanoğlan’a doğru çok sert bir hareketle hızla dönmüş. Kaşlarını çatmış:
" There, you see that Şişmanoğlan . You dream within a dream is over. Now I 'm your virtual dream . Freeliver like to see the waist waist , if you continue to sit back in the end what will happen . In the past you were like me , did Keloğlan . He was strong , agile remember , remember hardworking . And now look at you. Not move a finger to come to you . I'm asking you here for months. What if you win ? Here, too tired to think no avail . Let me tell you the answer : Did not win anything , did you also lose health . Look at me when Şişmanoğlan . My bother me . Or you can go back to the old days , or enter into dream every night , it would beat you with a stick , "he said , remove the stick and started hitting Şişmanoğlan . Awakened from a nightmare that saw Şişmanoğlan wailing . Covered in sweat , though each side hurts .
“ İşte gördün Şişmanoğlan. Rüya içinde gördüğün rüya bitti. Şimdi ben senin asıl rüyanım. Böyle bol bol yiyip bel bel bakınmaya, yan gelip yatmaya devam edersen sonunun ne olacağını anladın. Eskiden sen de benim gibiydin, Keloğlan’dın. Kuvvetliydin, çeviktin, çalışkandın. Ya şimdi şu haline bak. Parmağını bile kıpırdatmak sana zor geliyor.
Sorarım sana aylardır buradasın. Ne kazandın sanki? Dur, hiç boşuna düşünüp de yorulma. Cevabını söyleyeyim: Hiçbir şey kazanmadın, ayrıca sağlığını kaybettin. Bana bak Şişmanoğlan. Benim canımı sıkma. Ya eski günlere geri dönersin, ya da her gece rüyalarına girer, bu sopayla seni döverim “ demiş, sopayı kaldırmış ve Şişmanoğlan’a vurmaya başlamış. Şişmanoğlan gördüğü korkulu rüyadan feryat ederek uyanmış. Ter içindeymiş, her tarafı ağrıyormuş.
" I've eaten at dinner too much rice . I think this is why I'm seeing this nightmare , "he said to himself. In your dreams, they started coming sake . Eventually, in the Keloğlan ' dreams have decided that what they say is the absolute truth . Description is as follows have done : Human surely it should work comes from the study of living in idleness , which was lazing human crises will ship the crisis , the appearance of the human to human may vary, in itself, this situation plenty of eating occur in the form and consequently the fat aware that it has , it is difficult the only way out of the situation is to start working again understand .
“ Akşam yemeğinde haddinden fazla pilav yemiştim. Bu korkulu rüyayı görmemin sebebi bu herhalde “ demiş kendi kendine. Rüyasında gördükleri hatırına gelmeye başlamış. Sonunda, rüyasındaki Keloğlan’ın söylediklerinin mutlak doğru olduğuna karar vermiş. Açıklamasını ise şöyle yapmış: İnsanın mutlaka çalışması lazım geldiği, çalışmadan yaşamanın tembellik olduğu, tembelliğin insanı bunalımlara sevk edeceği, bunalımın ortaya çıkış biçiminin insandan insana değişebileceğini, kendisinde bu durumun bol bol yemek yeme şeklinde meydana geldiğini ve bunun sonucu olarak şişmanladığının bilincine vardığını, bu zor durumdan kurtulmanın tek yolunun yeniden çalışmaya başlamak olduğunu anlamış.
The sun rising again to return to the Land of the Rich towards the village on their way to say goodbye . As in the past , you know that hard-working days close , like crochet Keloğlan sees in the imagination as it happens.
END
Sabah güneş doğarken bir daha dönmemek üzere Zenginler Ülkesi’ne veda edip köyüne doğru yollara düşmüş. Eskiden olduğu gibi, çalışkan günlerin yakın olduğunu biliyor, hayalinde tığ gibi Keloğlan’ı görür gibi oluyormuş.
SON
THE LITTLE WHALE AND SHARKS
YAVRU BALİNA İLE KÖPEKBALIKLARI
The little whale, whose mother was killed by whale hunters, was swimming in the Atlantic Ocean. Whilst swimming, he was surrounded by a group of sharks that included about twenty members. The leader of the sharks came near to the little whale and said ‘ I know you and I can understand how you feel, little whale. Being unhappy won’t help you. You can’t get anything living unhappily. People killed your mother. You must get your revenge. You mustn’t swim around doing nothing. We are your friends and we can teach you how to kill people so that you can kill them cruelly and have your revenge. In the near future people will get to know you and they will be afraid of this cruel whale.’
Annesi balina avcıları tarafından öldürülen yavru balina Atlas Okyanusu’nda yüzerken etrafını yirmi kadar köpekbalığı sardı. Başkan köpekbalığı yavru balinanın yanına gelerek: “ Seni tanıyorum ve durumunu çok iyi anlıyorum yavru balina. Ama üzülmekle eline bir şey geçmez. Anneni insanlar öldürdü. Sen bunu onların yanına bırakmamalısın. Annenin intikamını almalısın. Biz senin dostunuz. Sana öldürmeyi öğretip, insanların üstüne salacağız. Çok yakında insanlar yavru balinayı tanıyıp, ondan korkacaklar “ dedi.
‘Did people eat my mother?’ asked the little whale.
“ Annemi yerler mi insanlar? “ diye sordu yavru balina.
‘Yes, my little friend they did. People are so cruel. They kill all living things in the world wildly and also they are really cruel to each other. I have seen lots of people fighting with each other on the ships. My grandfather used to say that they were also fighting on the land and the one who beats the other one become a hero.’ answered the leader of the sharks.
“ Yerler yavrum. İnsanlar acımasızdır. Onlar dünyadaki tüm canlıları acımasızca öldürürler. Hoş, insanlar birbirlerine karşı da acımasızdır. Ben buralarda çok gördüm gemiler içinde savaşan insanları. Dedem insanların toprak üstünde de savaştıklarını söylerdi. Savaşı kazanan kahraman olurmuş. “
"People are really bad creature? " asked the little whale.
“ İnsanlar kötü yaratık desene? “
"Both were very poor creature. " said the shark.
“ Hem de çok kötü yaratık. “
‘If they are so, I am going to punish all of them and the ones that killed my mother and made me cry for a long time, but I don’t know how to do this.’ the little whale said.
“ O zaman beni annesiz bırakan, bana günlerce gözyaşı döktüren insanları cezalandıracağım, ama bunu nasıl yapacağımı bilemiyorum. “
‘You can learn it. Come on honey, follow me. Let’s go my dog brothers, deep waters are waiting for us.’ said the shark.
“ Öğrenirsen bilirsin. Haydi, yavrucuk peşimden gel. Siz de peşimden gelin köpek kardeşlerim. Derinlikler bizi bekliyor. “
The sharks taught the little whale all the techniques needed to kill people and it took them one month to do this. Their aim was to send the little whale to the beaches, where lots of people swam and to make him kill all the people who were swimming there. Little whale was sure of himself. He was definitely confident that he was able to kill people and he always told the sharks he wanted to kill all the people and pull them to pieces. However, the leader of the sharks thought it was necessary to test the little whale to see if he had really learned how to kill, before sending him to the beach to kill people.
Aradan bir ay geçti. Bu sürede köpekbalıkları bildikleri öldürme yöntemlerini yavru balinaya öğrettiler. Hedef, insanların toplu halde yüzdükleri plajlar olacaktı. Plajlar, insan kanına boyanacaktı. Yavru balina, öldürürüm, parçalarım, diyordu ama onu plaja salmadan önce bir deneme yapmalıydı. Bakalım öldürebilecek miydi?
So five of the sharks started to look for a person swimming alone and away from the other people who were doing different activities on the beach. After a short time they realized that there was a little boy swimming alone near the lighthouse. This little boy was going to be their first victim. They didn’t want to get closer to the child as they didn’t want him to be scared. They turned back quickly and showed the little whale his first victim. The little whale started to swim towards the little boy. The sharks thought that the little boy must be a professional swimmer as the sea was very deep around the lighthouse otherwise he couldn’t swim there, because most people were afraid of it.
Beş köpekbalığı yalnız yüzen insan aramaya başladı. Deniz fenerinin yakınında bir çocuk yüzüyordu. İlk kurban o olacaktı. Köpekbalıkları sahilden uzak kaldılar. Çocuğu ürkütmek istemiyorlardı. Yavru balina hızla çocuğa doğru yüzmeye başladı. Fenerin oralar derin demişti köpekbalıkları, çocuk demek ki, usta yüzücüydü. Yoksa onun ne işi vardı böyle derin yerde.
At first the little whale took his head out of the sea and then his body and tail appeared. The child realized it was a whale immediately. The whale took a deep breathe and dived into the sea. Although it was just a little whale, it was four metres long. It was impossible for the little boy to swim towards the beach because the whale could swim much faster than him so it could catch him before reaching the beach.
Yavru balina kafasını suyun üstüne çıkardı, daha sonra gövdesi ve kuyruğu göründü. Çocuk, yavru balinayı hemen fark etti. Derin bir nefes alıp suya daldı. Balina yavruydu ama dört metre boyundaydı. Sahile doğru yüzmeye kalksa bunu başaramazdı, çünkü yavru balina ondan çok daha hızlıydı. Yetişmesi an meselesiydi.
He started swimming parallel to the beach but the whale came closer and closer and then the whale started swimming next to him and after a while it suddenly opened its mouth and then closed it. Then it turned back and swam towards the sharks.
When he came near to them he said:
Bundan dolayı çocuk sahile paralel yüzüyordu. Yavru balina çocuğa yetişti, bir süre onunla yan yana yüzdü ve aniden dönerek ağzını açıp kapadı. Yavru balina köpekbalıklarının yanına döndüğünde:
‘ I completed my mission. I killed the child.’
“ Görevimi başardım. Çocuğun işi tamam “ dedi.
‘ Did you pull him to pieces?’, asked the leader of the sharks.
“ Çocuğu parçaladın mı? “ diye sordu, başkan köpekbalığı.
‘ No, I didn’t pull him to pieces’, said the little whale.
“ Hayır, parçalamadım “ dedi yavru balina.
‘ Didn’t you? What did you do, then?’ asked the shark.
“ Parçalamadın mı? O zaman ne yaptın? “
‘ I swallowed him,’ replied the whale.
“ Çocuğu yuttum. “
‘Swallowed?’, asked the shark.
“ Yuttun mu? “
‘ Yes, I did. The child is in my stomach now.’ said the whale.
“ Evet, yuttum… Çocuk şimdi midemde. “
‘ No matter what you did. The result is that you killed him. I really appreciate what you did and I want to congratulate you. We are going somewhere far away tomorrow to attend a meeting so we won’t be here for a few days. I want you to go to the beach and kill as many people as possible. You can either pull them to pieces or swallow them. You must swim around all the beaches and kill all the people you come across. Do not pity them.’ said the leader of the sharks.
“ Öyle veya böyle, çocuğu öldürmüşsün işte. Seni kutlarım yavru balina. Biz yarın uzaklara gidip bir toplantıya katılacağız. Birkaç gün yokuz. Sen şu ilerdeki plaja git, yakaladığını ister parçala, ister yut. Sıradan bütün plajları dolaş. İnsanlara acıma yok. “
After a few days the sharks came back and found the little whale swimming around happily. The little whale told them that he had killed twenty people cruelly and that the people had been afraid of swimming in the sea since then because they were scared to death and next he boasted to them about all the people being afraid of him. All the sharks became very pleased when they heard this.
Köpekbalıkları döndüğünde yavru balinayı buldular. Yavru balina yirmi insanı acımadan öldürdüğünü, insanların plajlara çıkamadığını, etrafa korku saldığını söyledi. Köpekbalıkları bu habere çok sevindiler.
The next day one of the sharks saw the boy which the whale had pretended to swallow the other day on the beach near the lighthouse. He went directly to their leader and told him what he had seen so the leader become furious. He went to the little whale and said angrily.
Ertesi gün bir köpekbalığı deniz fenerinin yakınındaki sahilde yavru balinanın yuttum dediği çocuğu gördü. Başkanı bularak durumu anlattı. Başkan, bunun üzerine çok sinirlendi. Nefretle yavru balinanın üstüne gitti:
‘You told us that you had swallowed that little boy but we saw him on the beach and he was alive. Nothing has happened to him. He looks so healthy. Are you making fun of us?’
“ Hani yutmuştun o çocuğu, bak fenerin oradaymış. Sen bizimle dalga mı geçiyorsun? “
The whale realized that he was surrounded by sharks that seemed to be very angry.
Köpekbalıklarının etrafını sardığını gören yavru balina:
‘Yes, I swallowed him but I couldn’t digest him so I had to vomit because he started kicking my stomach.’ replied the little whale.
“ Şey, yutmuştum ama hazmedemedim, kusuverdim. Çocuk midemi tekmelemişti. “
‘Shut up, you liar! You didn’t swallow him and you didn’t attack other people swimming. They were all lies. You also told us that people couldn’t come to the beach as they were afraid of you but you see all the beaches are full of people and they don’t care about you. All the things that you told us were lies. If you can’t kill them, I will……” said the leader of the sharks, as he couldn’t finish his sentence.
“ Sus, yalancı seni, çocuğu yutmadın, plajlara saldırmadın, bütün plajlar dolu. Hani plajlara kimse çıkamıyordu, hani etrafa korku salmıştın. Yalan, hepsi yalan. Madem öldüremiyorsun, ölürsün. Şimdi seni…” Başkan köpekbalığı sözlerini tamamlayamadı, çünkü yavru balina:
‘What will you do? I got bored of you all. Get out of my sight!’ said the whale angrily and then hit the leader with his head so strongly that the shark went down the depths of the sea, and then the whale started to swim very fast towards the beach. It was too late to turn back and the sharks were swimming just behind him and they were very close. If they caught him they would pull him to pieces.
“ Beni ne yaparsın? Sıktın artık, çekil önümden “ dedikten sonra, ona sert bir kafa vurarak denizin derinliklerine yolladı. Yavru balinanın önü açılmıştı. Gücünün yettiği kadar hızlı yüzmeye başladı. Karşısı sahildi. Artık geriye dönüş yoktu. Peşinde sürüyle köpekbalığı vardı. Yakalarlarsa parçalarlardı.
The little whale reached the beach difficultly. It struggled and kicked about, while lying on its back for a while and it could only manage to move a bit on the beach. When he become weak, he dropped his head on the hot sand. A child recognized the whale and ran beside him:
Yavru balina kendini sahile zor attı. Debelendi kumun üstünde biraz daha, biraz daha ilerledi. Gücü tükenince başını sıcacık kumun üstüne bıraktı. Çocuk yavru balinayı tanımıştı. Onun yanına geldi:
‘What is happening little whale? You must be in the sea not on the beach!’ said the little boy.
“ Ne oluyor, yavru balina? Neden sahile çıktın? “
"Oh, it's you? How are you, boy? What was your name? " said the little whale.
“ Oh, sen miydin? Nasılsın çocuk? Adın neydi senin? “
‘My name is Mark. I am OK! What are you doing on the beach?’ asked the little boy.
“ Benim adım Mark. İyiyim de burada ne işin var? “
‘My name is Sili. We met a few days ago, didn’t we?’ asked the little whale.
“ Benim adım de Sili. Geçenlerde tanışmıştık, hatırladın mı? “
‘Yes, we did. We swam next to each other for a while. When you opened your big mouth I got so frightened because I thought that you were going to eat me but I was wrong. You just opened your mouth widely and then closed it again and swam away. I couldn’t understand why you did that.’ said the little boy.
“ Hatırladım. Bir süre yan yana yüzmüştük, sonra sen gitmiştin. Üstüme gelirken beni yiyeceksin sanıp korkmuştum.”
‘Did you really think that I was going to eat you. That was just a joke. I am so sorry that I made you frightened. Please forgive me for my behaviour,’ said the whale.
“ Kim? Ben mi seni yiyecektim? O bir şakaydı. Seni korkuttuğum için özür dilerim. Beni affet.”
‘OK! I forgive you. Would you please tell me what is going on now? What is the reason for your being here on the beach instead of swimming in the sea?’ asked the little boy.
“ Affettim gitti. Anlat bakalım Sili, neler oluyor? Neden denizde değil de buradasın? “
The little whale told him everything.
‘As you can see my friend all the sharks are chasing me and I cannot fight them alone because there are twenty sharks that want to kill me. That is why I am here.’ said the whale.
Yavru balina olanları anlattıktan sonra:
“ Ya, işte böyle Mark, köpekbalıkları peşimde, sayıları yirmiden fazla. Onlarla yalnız başıma çarpışamam. Acı gerçek ama benim için böylesi daha iyi olacak. “
‘Why didn’t you swim away when the sharks went far away for the meeting? You should have asked for help from the other whales.’ said the little boy.
“ Köpekbalıkları toplantıya gittiğinde kaçıp gitseydin uzaklara veya balinalardan yardım isteseydin? “
‘If I had swum away, the sharks would have caught me easily. I would have had no chance to survive because all the sharks in the sea would start looking for me in order to kill me. I wouldn’t have asked for help from other whales because that would have caused a cruel war between the sharks and the whales living in the sea, as a result a lot of whales and sharks would die just because of me. I might have died in that war. But now only I am dying and none of the whales are in danger. It is not the end of the world if I die. The world is like a drop in space and I am not even a drop in the ocean’ explained the whale.
“ Kaçsam kısa zamanda yakalanırdım. Kurtuluşu yoktu. Okyanustaki bütün köpekbalıkları peşime düşerdi. Balinalardan yardım isteyemezdim, çünkü bu korkunç bir savaşın başlangıcı olurdu. Yüzlerce balina ve köpekbalığı birbirine girerdi. Arada belki ben de ölürdüm. Oysa şimdi sadece ben ölüyorum, hiçbir balinayı tehlikeye atmıyorum. Bir benim için başkalarının keyfini kaçıramam. Sili ölürse kıyamet kopmaz. Hayat devam eder. Dünya uzayda nokta kadar, fakat Sili dünyada nokta kadar bile değil. “
‘If your mother hadn’t died, the sharks wouldn’t have tried to kill you. You wouldn’t be here and running away from them.’ said the boy.
“ Annen yaşasaydı köpekbalıkları sana sokulamazdı. Bu duruma düşmezdin. “
‘That is true but people are responsible for my mother’s death. They killed her. What is more, I can’t understand the reason why they killed my mother. She didn’t hurt them. Why do you think they killed her, Mark?’ asked the little whale.
“ Onun orası öyle de annemi insanlar öldürdü. Asıl suçlu annemi öldüren insanlar. Mark, sence insanlar annemi neden öldürdü? “
‘To earn some money. Some people kill animals to earn some money. They don’t care about what happens to the babies of those animals that they kill. How can those babies survive without their mothers? They won’t harm a child whose mother or father have died, because they respect that child and pity them. A child whose mother or father have died can understand you very well. I promise you I will never harm anything on earth.’ promised the child.
“ Kazanç uğruna. Bazıları kendileri kazansın diye can alıyorlar. Öldürürken düşünmezler ki, balinanın yavrusu ne olacak? Yavru annesiz ne yapacak? Örneğin; annesiz, babasız bir çocuk ne olur, ne yapar, nasıl yaşar? Çocukken bunu düşünen biri büyüdüğünde diğer canlıların hayatına saygı duyar, onlara zarar vermez. Ben insan olsun, diğer canlı varlıklar olsun hiçbirine zarar vermeyeceğim. Yemin ediyorum. “
‘I love you, Mark’ said the little whale.
“ Seni seviyorum, Mark.”
‘I love you too, Sili’ replied the little boy.
“ Ben de seni seviyorum, Sili. “
Mark there was a lighthouse caretaker of the child. A little later I went to the lighthouse and his father ran and told her mother. Her father, who radioed the authorities reported. Together with buckets in their hands rushed to the aid of the whale. They take with buckets of sea water were poured on top of the whale. But what remedy, power increasingly endangered whale, children, Mark, my memory not to be forgotten, let people forget me, he said.
Mark oradaki deniz feneri bakıcısının çocuğuydu. Biraz sonra koşarak deniz fenerine gitti ve babasıyla annesine durumu anlattı. Babası, telsizle olanları yetkililere bildirdi. Hep birlikte ellerinde kovalarla yavru balinanın yardımına koştular. Denizden kovalarla aldıkları suyu yavru balinanın üstüne döktüler. Fakat ne çare, gücü gitgide tükenmekte olan yavru balina, çocuğa; Mark, hatıram unutulmasın, insanlar beni unutmasınlar, dedi.
When authorities arrived at the scene, father, mother and the child sobs saw you cry. The whale could not be saved.
END
Yetkililer olay yerine ulaştığında, baba, anne ve çocuğun hıçkırıklarla ağladığını gördüler. Yavru balina kurtarılamadı.
SON
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu