Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü alarm verdi
Yeniçağ’ın, iki yıldır sürdürdüğü “Vatan toprakları, yabancılara mülk satılarak işgal ediliyor” ikazlarına kulak asmayan Hükümet’e Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nden şok bir uyarı geldi. Yabancılara toprak satışında AKP iktidarının koyduğu binde 5’lik sınırın bile Hatay’da aşıldığı ortaya çıktı. Tapu’nun bu uyarısından sonra gözler yabancılara yağmalatılan Türkiye’nin diğer illerine çevrildi.
Suriye para ile ele geçiriyor
Hatay’da sürdürülen gizli yağma sonucu yabancıların eline geçen taşınmaz sayısının 3 bin 700 olduğu ortaya çıktı. Bunların 2 bin 400’nü Suriyeliler’in diğerlerini de çeşitli ülke vatandaşlarının satın aldıkları anlaşıldı. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Hatay’da ve kanuni sınıra yaklaşan illerde yabancılara mülk satışının tamamen durdurulması için Bakanlar Kurulu’ndan acil karar bekliyor.
Yeniçağ tehlikeyi sürekli gündemde tuttu ama...
Türkiye’de yabancıların gizlice başka isimler altında yasadışı mülk edinmelerini gazeteniz Yeniçağ 19 Ağustos 2004 günü “Vatan namustur satılamaz” diyerek manşetine taşımıştı. Uyarılarımıza kulak tıkayan AKP Hükümeti sonunda acı gerçekle yüzyüze kaldı.
Hatay’da hangi ülke, ne kadar taşınmaz satın aldı
Suriye 2.400
Almanya 590
Lübnan 315
Brezilya 90
Ürdün 90
İran 50
Avusturya 35
ABD 30
İngiltere 25
Yunanistan 15
İsviçre 10
Diğerleri 50
AKP izniyle başlayan yabancıya mülk satışı tehlikeli boyutlara ulaştı. Hatay’ın binde 5’inden fazlası yabancılara satılması üzerine, satışlar ikinci bir emre kadar durduruldu.
Hatay’da yabancılara gayrimenkul satışı, ikinci bir emre kadar durduruldu. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Hatay yüzölçümünün binde 5’inden fazlasının yabancılara satılmış olması nedeniyle, ikinci emre kadar satışları yasakladı. Tapu Kanunu’nda, yabancılara mülk satışıyla ilgili Ocak 2005’te yapılan düzenleme ile tarım, maden, enerji, sulama, flora ve fauna özellikleri gibi çeşitli nedenlerle yabancılara satış yapılmayacak yerleri belirlemeye ve il bazında edinilebilecek taşınmazların, illere ve il yüzölçümüne göre binde 5’i aşmamak üzere oranın tespitine Bakanlar Kurulu yetkili kılındı. Bu çerçevede, kamu kurum ve kuruluşlarının tekliflerini değerlendirmek üzere Bayındırlık ve İskan Bakanlığı bünyesinde komisyon oluşturuldu. Çalışmalarına başlayan komisyon, incelemeyi tamamladıktan sonra, elindeki verileri, Bakanlar Kurulu’na sunacak. Ancak bu süreçte, Hatay’da yabancılara yapılan gayrimenkul satışının il yüzölçümünün binde 5’ini aştığı tespit edildiğinden Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, ikinci bir emre kadar satışları durdurdu.
Top Bakanlar Kurulu’nda
Hatay’da yabancılara gayrimenkul satışının tamamen yasaklanması için Bakanlar Kurulu’ndan çıkacak karar bekleniyor. Hatay’da, yabancıların elinde 3 bin 700 taşınmaz bulunduğu ve bunların yaklaşık 2 bin 400’ünün Suriyelilere ait olduğu öğrenildi. Hatay’da, yabancılara ait gayrimenkulün dağılımında ikinci sırayı 590 taşınmaz ile Almanlar, üçüncü sırayı da 315 taşınmaz ile Lübnanlılar alıyor.
Atatürk: Hatay için savaşırım
Atatürk, Hatay’ın anavatana katılması için büyük uğraş vererek, her vesileyle yaptığı konuşmalarda Hatay sorunu benim namusumdur. Hatay’ı kurtaracağım mesajını vermiş 15 Mart 1923’te Adana’ya giden Atatürk, yol kenarında Hatay’ı sembolize eden iki genç kızın hıçkırıklar arasında, “Bizi de kurtar” feryadına karşılık, “Kırk asırlık Türk yurdu ecnebi elinde kalamaz” demişti. Atatürk Hatay davasına verdiği önemi, 1 Kasım 1936’da TBMM’nin açış nutkunda da, kesin bir dile dünya kamuoyuna şu sözlerle duyurmuştu: “Bu sırada, milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyük mesele hakiki sahibi öz Türk olan İskenderun-Antakya ve havalisinin mukadderatıdır. Bunun üzerinde, ciddiyet ve kifayetle durmaya mecburuz. Fransa ile aramazda tek ve büyük mesele budur. Bu işin hakikatını bilenler ve hakkı sevenler, alakamızın şiddetini ve samimiyetini iyi anlarlar ve tabii görürler.”
İstifa eder giderim...
Atatürk, Çankaya Köşkü’nde Bakanlar Kurulu’na başkanlık ederken de şöyle konuşur: “Hatay benim şahsi meselemdir. Keyfiyeti Fransız büyükelçisine ta bidayette açıkça ifade ettim. Dünyanın bu durumunda böyle bir meselenin Türkiye ile Fransa arasında müsellah bir ihtilafa müncer olması katiyen varid değildir. Fakat ben, bunu da hesaba kattım ve kararımı vermiş bulunuyorum. Şayet ufukta bu yolda binde bir ihtimal belirse, Türkiye Cumhuriyeti Reisliğinden ve hatta Büyük Millet Meclisi azalığından da çekileceğim. Ve bir fert olarak bana iltihak edecek birkaç arkadaşla beraber Hatay’a gireceğim. Oradakilerle el ele verip mücadeleye devam edeceğim.”