İki Kızkardeşten
Ölüm Yürüyüşündeki Anne'ye Mektup
Sizin anneniz yanıbaşınızda gün gün ölüme yürüdü mü hiç? Üstelik daha 33 yaşındayken... Müge ve Betül, işte şimdi bu duyguyu yaşıyorlar. Müge ve Betül, 14 ve 16 yaşında. Ölüm orucundaki annelerine mektup yazdılar. Ama bu mektuplar, aslında Gülcan Görüroğlu'na değil, herkesedir.
"Biliyorum ki, ölüme her an biraz daha yakınlaşıyorsun..."
Annem;
Biliyorum ki; ölüme her an biraz daha yaklaşıyorsun. Bu da bende üzüntü yaratıyor. Ama sen bu uğurda ölmek istediğin içinde seviniyorum. "Sen bizi sevmediğin ve düşünmediğin için ölmek istediğini" söyleyenler var. Ama ben biliyorum ki; ne senin ne de bizim için, herkesin dediği önemli değil. Önemli olsa, zaten şu an senin yanında olmazdım. Hep merak ederdim, bir insan sevdiğinin öleceğini öğrense ne yapar? diye. Ama şimdi o insandan biri ben oldum.
İlk ölüm orucuna girdiğinde, hiçbir şey anlamamıştım. Daha bunun sonunda ölüm olduğunu bile bilmiyordum. Çünkü o zamanlar bunları anlamayacak kadar küçüktüm. Doğru düzgün hatırlamıyorum bile. Ama o hapishane günlerini hiç unutamam. Buraya gelirken bile o günleri hatırlıyorum.
Ben senin öleceğine inanmıyorum. Daha doğrusu inanmak istemiyorum. Şu an belki kimse bana inanmayacak ama bana öyle geliyor ki, sen ölmeyeceksin. Herkese öyle diyorum. Herkeste sen de dahil olmak üzere "bunu kabullenmiyorsun" diyorsunuz. Belki de öyledir ama şu an ki duygularımı kelimelere sığdıramazken sen benden satırlara sığdırmamı istiyorsun. Benim duygularım ne anlatılır nede anlaşılır. Ama sen bir gün ölürsen şunu bil ki anne hep bir gün çıkıp gelme hayalinle yatıp kalkacağım. Ben senin ölmeni istemiyorum. Bunun için de elimden geleni yapmaya çalışacağım ve herkesin destek çıkmasını istiyorum.
Müge
"Benim tek
isteğim, senin istediklerinin olmasıdır."
Anneciğim;
Şu an yaşamak gerçekten çok zor geliyor bana. Yaşam koşulları değil, böyle söyleten. En sevdiğimin ölümünü beklemek zor olan. Ölüm orucunun ilk günlerinde hep düşünüyordum. Yerini kim alacak, saçlarımdan kim öpecek, bir daha bana kim "canım kızım" diye seslenecek diye... "Kim, kim, kim?" Aslında cevabını bildiğim sorular bunlar "hiç kimse."
Seni ölüme uğurlamak gelmemişti hiç aklıma. Ya da ben aklıma getirmek istemiyordum. Biliyor musun anne hep senden önce ölmek istedim, sırf sensizliği yaşamayayım, sonsuz sensizliği görmeyeyim diye.
Şimdi sensizlikle karşı karşıya gülümsüyorum sensizliğe. Gülümsüyorum çünkü biliyorum ne olursa olsun bundan önceki gibi kalplerimiz hep beraber olduğu gibi bundan sonra da böyle olacak. Seni çok seviyorum anne! Soranlar oluyor hep "vazgeçmesi için bir şey yapmıyor musunuz?" ya da "vazgeçmesini istemiyor musunuz?" "Hayır" diyorum "Hayır!"
Sevmediğimden ya da ölmesini istediğimden değil, benim hayır cevabım.
Anneciğimin bu uğurda, doğru diye nitelendirdiği yolda ölmesi en büyük isteğidir. Ve ben bu isteğini gerçekleştirmek için yaparım her şeyi. "İnsan en sevdiğinin isteğini yapmaz mı?" diyorum. Bu cevapta kimse bir şey diyemiyor artık.
Düşündükleri tek şey birbirimizi ne kadar çok sevdiğimiz oluyor artıkÉ
Anneciğim, tüm bu zorluklara rağmen yine de umudum var, hayallerimin olabilmesi içinÉ
Vazgeçmeni istemiyorum, çünkü senin en büyük isteğin bu uğurda, inançların uğruna ölmek. Benim tek isteğim ise senin istediklerinin olmasıdır.
Her şeye ve herkese rağmen sen hep hayatımda en sevdiğim, çok sevdiğim, tek sevdiğim olacaksın!
Seni seviyorum anne, Seni çok seviyorum anne!
betül
ağlıycam artık hem gönderiyorum hem ağlıycak gibi oluyorum:(