> 1 <
Kırık Link Bildir! #67471 25-06-2006 15:11 GMT-1 saat
Oğul Karakoç, hakimlik sınavında isminden dolayı elenmiş. Durumu önceden tahmin eden Karakoç, sol kesim üzerinde etkisiyle bilinen merhum sanatçı Mahzuni Şerif’i araya sokmuş. “Bu benim yeğenimdir.” diyen Mahzuni Şerif’e dönemin SHP yetkilileri, “Mahzuni’nin bu adla yeğeni olamaz.” karşılığını vermiş. Sinirlenen ünlü sanatçı, yakın dostu Abdurrahim Karakoç’a şöyle dert yanmış: “Bunların isme alerjileri var.”
Abdurrahim Karakoç, Mehmet Moğultay’ın işbaşında olduğu 1994 yılında meydana gelen olayın hikayesini Zaman’a anlattı. Karakoç’un halen Ankara Barosu’na kayıtlı avukat oğlu Türk İslam Karakoç, hukuk fakültesini bitirdikten sonra hakimlik sınavına girer. Milliyetçi ve muhafazakar camianın sevilen isimlerinden olan Karakoç, bu kimliği ve isminden dolayı oğlunun mağdur edileceği kaygısını taşır. Bunun için sol cenah üzerinde ağırlığı olan yakın dostu ve hemşehrisi Mahzuni Şerif ile görüşür. Merhum sanatçı, “Ne demek hocam? Yeğenimin haksızlığa uğramaması için elimden geleni yaparım.” diyerek Türk İslam’ı SHP Genel Merkezi’ne gönderir. Hakim olma heyecanı ile SHP’ye giden Karakoç, sonrasını şöyle anlatıyor: “Ayhan isimli arkadaşımla, SHP genel sekreter yardımcısı olan beyefendiye gittik. Mahzuni’nin selamıyla gittiğimiz için bizi sıcak karşıladı. Fakat, ismimin Türk İslam olduğunu duyunca rengi değişti, yüzü buruştu. Hemen rahmetli Mahzuni’yi aradı: ‘İki arkadaş göndermişsin, birisinin adı Türk İslam’mış. Yanlışlık olmasın?’ diye sordu.”
SHP Genel Merkezi’nden ayrılan Türk İslam Karakoç, başından geçenleri babasına anlatır. O da Mahzuni Şerif’i bilgilendirir. Şerif, bunun üzerine parti genel merkezinde SHP’nin önde gelen isimleriyle buluşur. “Türk İslam benim yeğenimdir, ona göre.” der. Fakat SHP’lileri inandıramaz. Görüşmeden ayrılan Mahzuni Şerif, doğruca dostu Abdurrahim Karakoç’un yanına gelir. Ve üzgün bir ses tonuyla olanları anlatır: “Hocam. Bunlar çok katı. Bana, ‘Mahzuni, senin yeğeninin ismi Türk İslam olamaz’ diyorlar. İsmine alerjileri tutmuş. Onlara dedim ki, kardeşim biz de İslam değil miyiz, Türk değil miyiz?”
Abdurrahim Karakoç, oğlunun 11 yıl önce yaşadıklarını yargının siyasallaşmasına kanıt olarak gösteriyor. Yargıda solcu ve mezhepçi bir yapılanma olduğunu savunan Karakoç, oğlunun ideolojik gerekçelerle hakim yapılmadığını vurguluyor.
Türkiye, 1991 seçimlerinin ardından kurulan DYP-SHP hükümeti döneminde en büyük kadrolaşma hareketine tanık oldu. Sadece Adalet Bakanlığı’na 5 bin kişi yerleştirildi. Atamalarda ‘ideolojik’ kıstasların temel alındığı, dönemin Adalet Bakanı Mehmet Moğultay’ın sözleriyle ortaya çıkmıştı. Moğultay, gerçekleştirdiği kadrolaşmayı şöyle itiraf etmişti: “Evet, hükümetten sınavlı beş bin kişilik kadro çıkarttım. Doğu’dan, Güneydoğu’dan gelen insanlar aç mı, işsiz mi kalsın? Bu kadroları örgütüme vermeyip de milliyetçilere mi verseydim? Seyfi Oktay ve benim dönemimde de iki bin hakim aldık. Bu aldığımız kadrolar, ileride yeşerecek demokrat insanlardır. Yaptığım suçsa işlemeye devam edeceğim. Ben yılmayacağım, bu makamı da terk etmeyeceğim.”
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
crazy_31:
...neyleyim KIRMIZI deyince, BEYAZ demeyen yari..