> 1 <
Kırık Link Bildir! #81060 06-07-2006 12:11 GMT-1 saat
--------------------------------------------------------------------------------
İslam’da kadın tartışmasını sahte bir kadın peygamber başlatmıştı
Murat BARDAKÇI
Hürriyet Gazetesi, 29 Ocak 2006
Kadınların dindeki yerlerini konu alan reform tartışmaları, bana her zaman yedinci yüzyılda, Hazreti Muhammed’in vefatından hemen sonra yaşanan ve İslam tarihinin ilk ve tek "sahte" kadın peygamberi olan Secah meselesini hatırlatır.
Bazı hanımların, Çamlıca’daki Subaşı Camii’nde erkeklerle beraber başı açık olarak kıldıkları cuma namazı yüzünden çıkan tartışmalardan ve özellikle de kadınların imamlık yapmak istedikleri şeklindeki iddialardan sonra yine Secah’ın hikáyesini hatırladım ve az bilinen, üzerinde pek durulmamış olan hadiseyi sizlere de nakledeyim dedim.
TÜRKİYE, günlerden buyana başta Cüneyd Zapsu’nun eşi olmak üzere, bazı hanımların Çamlıca’daki Subaşı Camii’nde erkeklerle beraber başı açık olarak kıldıkları cuma namazını tartışıyor.
Kadınların dindeki yerlerine odaklanan reform tartışmaları, bana her zaman yedinci yüzyılda, Hazreti Muhammed’in vefatından hemen sonra yaşanan "Secah" meselesini hatırlatır. Subaşı Camii’nde olanlardan, özellikle de bazı hanımların imamlık yapmak istedikleri şeklindeki iddialardan sonra da Secah’ın hikáyesini hatırladım ve sizlere de nakledeyim dedim.
İslam tarihine geçmiş çok sayıda kadın evliya vardır ama peygamberler bizde sadece erkeklerden çıkmıştır, kadın peygamber yoktur ve Secah, 1425 senelik İslam tarihinin ilk ve tek "sahte" kadın peygamberidir.
İşte, Secah’ın az bilinen, üzerinde pek durulmamış olan öyküsü...
Hazreti Muhammed’in vefatından sonra Arap yarımadasındaki kabileler arasında siyasi güç maksadıyla çok sayıda sahte peygamber türemiş ve bu iddialar ilk Halife Hazreti Ebubekir tarafından güçlü askeri tedbirlerle bastırılabilmişti.
Peygamberlik iddiasında bulunanların en başında gelenler, yarımadanın kuzeyinde isyan eden Tuleyha ile orta kesimlerinde ayaklanan Müseyleme idiler. Yemame kabilesinden olan Müseyleme, daha Hazreti Muhammed’in sağlığında peygamberliğe kalkışmış, hastalandığını öğrendiği Hazreti Muhammed’e bir mektup göndererek "Allah, peygamberlikte beni sana ortak kıldı" demiş ve "dünyayı aralarında paylaşmayı" teklif etmişti. Müseyleme, Hazreti Muhammed’in "Ey, Müseylemetü’l-Kezzáb!" yani "Ey yalancı Müseyleme!" diye başlayan cevabi mektubundan sonra, İslam tarihine bu sıfatla girmişti.
SAHTEKÁRLAR EVLENDİ
Peygamberin vefatından sonra genişleyen ayaklanmalar, ilk İslam Devleti’ni birhayli meşgul etti. Tuleyha’nın ayaklanması devam ederken Temim kabilesi de karışmış, kabile liderleri arasında Ebubekir’in hiláfetini kabul edip etmeme konusunda kararsızlık başgöstermiş ve Halife’ye gönderilmesi gereken zekát ile vergi gönderilmemişti.
Ayaklanmanın öncülüğünü, kabilenin güçlü liderlerinden olan Málik bin Nüveyre yapıyordu. İşte, tam o sırada, ortaya Háris kızı Secah adında Hristiyan bir kadın çıktı; "Allah peygamberleri neden sadece erkeklerden göndersin ki? İşte şimdi de bir kadını görevlendirdi" diyerek peygamberliğini ilán etti ve kendisine bağlı olan dört bin kişiyle beraber Medine’ye, Hazreti Ebubekir’in üzerine yürümek üzere yola çıktı. Bu arada Temim kabilesinin liderleriyle temas kurdu, "Katliama hazırlanın ve sizden olmayanların tamamını öldürmekten çekinmeyin" diye haberler gönderdi. Kabilenin liderlerinden destek vaadi alan Secah yoluna devam ederken Yemáme taraflarında daha önceden peygamberliğini ilán etmiş olan Yalancı Müseyleme ile karşılaştı ve her iki sahte peygamber hiç beklenmedik bir iş yaptılar ve evleniverdiler!
ÖLDÜRTÜP NİKAHLADI
İsyanın gittikçe büyüdüğünü gören Halife Hazreti Ebubekir, o sırada Temim kabilesinin ve sahte peygamberlerin üzerine Hálid bin Velid’in kumandasında güçlü bir ordu göndermişti. Kabilenin ileri gelenleri, ordunun yaklaştığını haber alınca pişmanlık duyarak zekátlarını gönderdiler ama Hálid bin Velid durmadı, daha sert tedbirler aldı, Málik bin Nüveyre ile kabilenin diğer ileri gelenlerini yakalayıp hapsettirdi. Ama, bir emrin yanlış anlaşılması üzerine, yakalananların tamamı o gece öldürüldü ve hemen arkasından daha da garip bir hadise yaşandı ve Hálid bin Velid, Málik bin Nüveyre’nin dul kalan karısını kendisine nikáhladı.
Bu evlilik çeşitli söylentilere sebep oldu, hattá Hazreti Ebubekir’in yakın çevresinde bile "skandal" olarak yorumlandı ve Hálid bin Velid’in görevden alınması bile istendi. Ama, "Allah’ın müşrikler üzerine gönderdiği kılıcı artık kınına sokamam" cevabını veren Halife Hazreti Ebubekir taleplere kulak asmadı ve Hálid’den isyancıları temizlemeye devam etmesini istedi.
Hálid bin Velid’in ordusu, Müseyleme ile Secah’a bağlı isyancılarla nihayet karşı karşıya geldi, gayet kanlı bir çarpışma oldu, Müseyleme kafası kesilerek öldürüldü ama Hálid her nedense Secah’a dokunmadı. İslam tarihinin bu ilk ve tek sahte kadın peygamberi Müslümanlığı kabul ettiğini söyleyince serbest bırakıldı, Arap Yarımadası’nı terkedip Irak’ın güneyine, Basra’ya gidip yerleşti ve Secah’tan bahseden tarihler "Ömrünün sonuna kadar iyi bir Müslüman olarak yaşadı" diye yazdılar.
GÖBEKTEKİ ELLER
İslam tarihinde peygamberlik iddiasında bulunan tek kadın olan Secah’ın öyküsü, kısaca işte böyle... Ama, Çamlıca’daki Subaşı Camii’nde kılınan malûm cuma namazı konusunda, üzerinde pek durulmayan bir husus var: Gazetelerde yayınlanan fotoğraflarda erkeklerle beraber namaz kılarken görünen hanımların ellerini kadınlara değil erkeklere mahsus şekilde, göbeklerinin üzerinde bağlamaları...
Bu alışılmadık el bağlama biçiminin bilgisizlikten mi yoksa "kadın-erkek eşitliği" gibisinden bir düşünceden mi kaynaklandığı konusunda hiçbir fikrim yok ve "reformculardan" biri tarafından aydınlatılmanın beklentisindeyim.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu